Türkiye'nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Edip Başer, Barzani'nin dayılık yaptığını, ABD'nin cılız kaldığını söyledi.
Abone olTerörle Mücadele Özel Temsilcisi Emekli Orgeneral Edip Başer, Türkiye'nin Irak konusundaki politikalarını bundan sonra daha iyi bir şekilde sürdürebilmesi için başta siyasetçilere büyük görevler düştüğünü belirterek, "Türkiye'nin bu gerçeklere karşın, bölgesindeki gelişmelerde etkin olabilecek politikaları üretmek ve uygulamak için gereksinim duyduğu güç unsurlarına sahip bulunduğunu kimse yadsıyamaz. Bu nedenle, başta politikacılar olmak üzere, özellikle sözleriyle kamuoyunu etkileyen sorumlu kişiler ve kamuoyu oluşturma işlevi görenler, bu noktada çok dikkatli olmak zorundadırlar" dedi.
IRAK'IN BÖLÜNMESİ
Irak'ın sosyal yapısının ana unsurları olan etnik gruplar ile mezhepsel topluluklar arasındaki acımasız katliamları da içeren çarpışmaların, bu gruplar arasındaki mevcut düşmanlığı, onarımı olanaksız biçimde derinleştirdiğini ifade eden Başer, "Bugün gelinen noktadan bakıldığında, görünen Irak'ta bir federal yapının oluşacağıdır. Irak'ın kaçınılmaz sonu gibi değerlendirilen 3 parçaya bölünme ise federal yapıda merkezi yönetiminin güçlü ya da güçsüz tutulmasına bağlı olarak, orta ya da uzun vadede gerçekleşebilir.
"ABD'NİN AÇIKLAMALARI CILIZ KALIYOR"
Irak'taki çatışmalardan Türkiye'nin duyduğu rahatsızlığı dile getiren Başer, iki ülke arasındaki ilişkilerin içinden çıkılmaz bir hale gelmesinin önüne geçilmesi gerektiğini belirterek, "Uzunca bir hududu paylaştığımız bir ülkenin, sonu gelmez çatışmalara sahne olması, halkının ülkesine olan bağının her gün biraz daha zayıflayıp, Irak ulusunu tam bir çözülmeye sürüklemesi, elbette bölgesel barış ve istikrarı daha uzun süre onarılamaz şekilde bozacaktır. Sonuç olarak Irak ile 30 senedir zorlukla yürüyen komşuluk ilişkilerimiz iyice olumsuz hale gelir.
Kuzeydeki Kürt gruplarla birlikte en güneyde yoğunlaşmış Şii grupların da zaman zaman dillendirdikleri 'bağımsız devlet' rüyalarına karşı arada bir yapılan cılız açıklamalar dışında başta ABD olmak üzere, AB ve diğer önemli merkezlerden ciddi bir itiraz gelmemektedir. Bunun yorumu bence, Irak'ı bir bütün halinde tutma hedefinin gerçekçi olmayacağına inanılmasıdır diye değerlendiriyorum.
Bir yandan PKK ile mücadele için özel temsilcilik mekanizması oluşturulmasını öneren ve bu terör örgütüyle mücadeleyi de global anlamdaki terörle mücadele anlayışı içinde sürdüreceklerini ifade eden ABD yetkililerinin, diğer tarafta ortaya koydukları farklı bazı söylem ve uygulamaları, Türk kamuoyunda haklı bir kafa karışıklığı ve güven bunalımına neden olmaktadır. ABD'nin bir yandan böyle bir tavır sergileyip, diğer yenden kendi vatan topraklarına sadece bir kaç kilometre uzaklıkta barınan terör gruplarına ve bunların destekçilerine Türkiye'nin uluslararası hukuktan doğan hakkını kullanarak, sınır ötesi harekat yapmasından endişe beyan edilmesi, Türk kamuoyunca tutarlı görülmemektedir" dedi.
"BARZANİ 'DAYILIK' YAPIYOR"
Türkiye'nin güney sınırlarında konuşlanan terör örgütü PKK varlığının, Türkiye kamuoyunda rahatsızlık uyandırdığını belirten Başer, Kürdistan Demokratik Parti (KDP) Lideri ve Kuzey Irak'taki sözde bölgesel Kürt yönetimi Başkanı Mesut Barzani'yle ilgili de sert açıklamalarda bulundu. Barzani'ye bir zamanlar kırmızı pasaportlar çıkartıldığını ve ülkeler arasında seyahat etmesine olanak sağlandığını hatırlan Başer, "Barzani, ben 2. Ordu Komutanlığı görevimdeyken, ancak benim Silopi'deki bir subayımla görüşme yapabiliyordu. Şimdi onunla devlet başkanlığı sıfatında görüşülemez. Barzani 'dayılık' yapıyor" dedi. Türkiye'nin, Irak'la olan ortak sınırın hemen diğer tarafında konuşlanmış PKK varlığından endişeli olduğunu vurgulayan Başer, şunları söyledi:
"PKK'nın varlığı, bizim bu komşu ülkeyle ilgili güvenlik endişemizin başkalarından daha fazla ve daha ciddi olmasını haklı kılan bir olgudur. Hepimizin bildiği gibi Kuzey Irak'ta yerleşik PKK kamplarının önemli bir bölümü, sınırlarımızın hemen güneyinde yer alıyor. Terör örgütü, bu kamplarda eğitimini, barınma ve beslenmesini devam ettiriyor, Kuzey Irak yönetiminin kontrolündeki sağlık tesislerinden yararlanıyor, bu kamplardaki teröristlerin her türlü lojistik ikmali, yine Kuzey Irak yönetiminin kontrolündeki bölgelerden geçerek, çoğu zaman bu yönetimin olanakları kullanarak sağlanıyor. Öte yandan, ayrılıkçı terör örgütünün bu durumu Irak'ı, Türk-Irak ilişkilerinin geleceğinin önemli bir belirleyicisi olmasının yanında, Türk-ABD ilişkilerinin de, bir tür 'test alanı' haline getirmiştir."