BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  DÜNYA

Barolar Birliğinden Gül’e ziyaret

İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve yurdun çeşitli bölgelerine yayılan eylemlerle ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kabul ...

Abone ol

İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve yurdun çeşitli bölgelerine yayılan eylemlerle ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kabul edilen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Avukat Metin Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ‘herkesin söylese de söylemese de önemli dersler çıkardığı’ düşüncesinde olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Avukat Metin Feyzioğlu ve beraberindeki heyeti Çankaya Köşkü’nde kabul etti. İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm yurda yayılan olaylarda emniyet güçlerinin müdahaleleri sırasında çekilen fotoğraf ve görüntülerin yer aldığı bir dosyayı Cumhurbaşkanı Gül’e takdim eden Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, görüşmenin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Gül ile Türkiye Barolar Birliği yönetimi olarak İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda yaşanan ve tüm yurda yayılan olaylarla ilgili yaklaşık bir saatlik bir görüşme gerçekleştirdiklerini dile getiren Feyzioğlu, yaşanan olaylardan Cumhurbaşkanı Gül’ün üzgün olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül’ün ‘herkesin söylese de söylemese de önemli dersler çıkarttığı’ düşüncesinde olduğunu kaydeden Feyzioğlu, “Biz Cumhurbaşkanımıza polisin uyguladığı şiddet eylemleriyle ilgili elimizdeki görüntüleri verdik. Bizzat şahit olduğumuz ya da meslektaşlarımızın yaşadığı çok önemli çarpıcı olayları anlattık. Örneğin, Kızılay’a ambulansların girememesi sebebiyle Ankara Barosu Eğitim Merkezi gibi, Mülkiyeliler gibi yerlerde kurulmak zorunda kalan geçici revirlerde yaşananları, polisin kalabalıkları etrafından çevirip aslında tehlikesizce dağılmak amacıyla ve sınırlı olarak kullanılması gereken gazı cezalandırmak amacıyla kullandığını ifade ettik” diye konuştu.

“NEFRET DUVARININ ÇEKİLMESİNİ ÖNLEMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Amaçlarının ne polisi kötülemek ve yıpratmak olduğunu ne de siyasi itibarı yıpratmak olduğunu vurgulayan Feyzioğlu, “Tam aksine şunu ifade ettik. Amacımız siyasi iktidarı yıpratmak veya polis teşkilatını hırpalamak olsa hiçbir şey yapmamıza gerek yok. Kenara çekiliriz ve polisin bu şiddet uygulamalarını devam ettirmesini bekleriz. Oysa biz hem yurttaşlarımızın canları yanmasın istiyoruz, hem de devletin polisiyle halk arasına daha sonradan giderilmesi mümkün olmayan bir nefret duvarının çekilmesini önlemeye çalışıyoruz. Bizim yaptığımız budur” dedi.

“MAZERET ÜRETMEK DERS ÇIKARMAMIZI ÖNLER, BİR AN ÖNCE SORUMLULAR HAKKINDA İŞLEM BAŞLATILSIN”
İstanbul Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm yurda yayılan olaylar sırasında emniyet güçleri tarafından göstericilere atılan gaz bombasının kapsülünü getirdiklerini ifade eden Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı Gül’ün boş gaz kapsülünü incelediğini anlattı. Cumhurbaşkanı Gül’e verdikleri gaz kapsülünü gösteren Feyzioğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Sanıyorlar ki insanlar bu kapsül gaz tüfeğinden kenara atıldıktan sonra namludan sadece gaz çıkıyor. Namludan çıkan budur. Bu yakın mesafeden sıkıldığında aslında o gaz tüfeği gaz atmak için değil, gazdan ziyade bu metali bir insanın vücuduna saplamak için kullanılıyor. İşte bu çekirdeğin insanların ayaklarının dibine sıkılması durumunda şarapnel parçalarının şuanda Numune Hastanesi’nde yatan iki hastanın testislerini paramparça ettiğini izah ettik. Üç veya dört göz kör olmasına sebebiyet verdiğini, avukatlarımızın meydandan geçerken acımasızca dövüldüğünü ve gözlerinin patlatıldığını fotoğraflarla belgeledik. Ankara Barosu Eğitim Merkezi’nde CMK görevi yapmak üzere karakollara gitmek isteyen meslektaşlarımızın üzerlerine eminim bilmeden ama oranın bir baro binası olduğunu gözetmeden gaz bombaları atıldığını, hatta binaya da sıkıldığını izah ettik. Bunlar tabi çok çeşitli gerekçelerle mazeret üretilebilecek açıklamalarımız ama mazeret üretmenin olaylara faydası yoktur. Mazeret üretmek ders çıkarmamızı önler. Bizim arzumuz şudur; bir an önce sorumlular hakkında adli ve idari işlemlerin başlatılmasını, bundan sonra olabilecek olayların caydırılması anlamında istiyoruz.”

“TWITTER’IN YASAKLANACAK OLMASI ÜRKÜTÜCÜDÜR”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptıkları görüşme sırasında sosyal paylaşım sitesi Twitter’ın da konu olduğunu söyleyen Feyzioğlu, iletişim aracı olan twitter’ın bir baş belası olarak nitelendirilerek, özgürlüklerin kısıtlanacağına dair sinyal verilmesini son derece ürkütücü bulduklarını söyledi. Twitter üzerinden yapılan yazışmaları Cumhurbaşkanı Gül’e arz ettiklerini kaydeden Feyzioğlu, yazışmaların bir suç unsuru taşımadığını, son derece masum halk hareketinin kendi içerisinde spontane örgütlenmesinden ifade olduğunu anlattıklarını vurguladı. Feyzioğlu, “Arzumuz şu oldu, twit atan gençleri soruşturma konusunda gösterilen bu aceleciliğin çok daha fazlasının ve etkilisinin vatandaşları öldüresiye döven polisler, onlara göz yumanlar, onları azmettirenler ve teşvik edenler hakkında gösterilmesini istedik” dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yaptığı açıklamalarla tansiyonun düşmesini sağladığını belirten Feyzioğlu, “Ancak doğaldır Sayın Cumhurbaşkanını ve yüksek makamdaki devlet görevlilerinin olup biteni başka gözlerden de görmesi ve dinlemesi gerekiyordu. Biz hiçbir beklenti içerisinde olmadan bunu yapacak en etkili ve önemli kuruluş olarak görevimizi yerine getirdik. Ben Sayın Cumhurbaşkanımızı son derece anlayışlı ve gereğinin yapılması konusunda kararlı gördüm” diye konuştu.

“CUMHURBAŞKANI GÜL, ‘CADI AVININ’ YAPILMAYACAĞININ GARANTİSİNİ VERDİ”
Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde başlayan olayların dinmesinin ardından ‘bir cadı avı’ başlatılacağı, Terörle Mücadele Mahkemeleri’nin önüne dizi dizi göstericilerin getirileceği konusunda bir duyum olduğunu aktaran Feyzioğlu, bu endişeleri Cumhurbaşkanı Gül’e ilettiklerini söyledi. Feyzioğlu, “Böyle bir ‘cadı avı’ olmayacağını, olmasına ihtimal vermediğini ifade etti. Bunu da biz bu aşamada yeterli olarak görmek istiyoruz” dedi.

“POLİS SLOGAN ATANLA OTOBÜS DURAĞINI YAKAN ARASINDA KENDİ ZİHNİNDE BİR FARK GÖRMÜYOR MAALESEF”
Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Feyzioğlu, bir gazetecinin olaylar sırasında kaç kişinin gözaltına alındığı sorusuna, “Şuanda sağlıklı bir bilgi yok. Sürekli değişiyor bu. Açıkçası bu tam olarak gözaltı da değil. Yakalanıyorlar ve savcıya sevk edilenler var, sevk edildikten sonra hızlıca tahliye edilenler var. Bu konuda bizimde yaptığımız girişimler sonucunda gözaltı sayısında ciddi şekilde azalma var. Umut ediyorum sadece şiddete başvuranlarla sınırlı olarak ve hürriyetleri olabildiğince kısıtlamadan işlem yapılır. Adliyenin sorunu burada şudur; polis slogan atanla otobüs durağını yakan arasında kendi zihninde bir fark görmüyor maalesef. Dolayısıyla siyasi istikrarı eleştirmek için konuşanı da öbürünü de aynı kefeye sokup, aynı yerden topluya alıyor. Bunu yaparken birde yanında bulunan kafede, alışveriş merkezinde bulunanı da aslında kendi attığı gaz bombasından kaçtığını hiç düşünmeden niçin kaçıyorsun diye topluyor” şeklinde konuştu.

“YARIN HANGİ KIVILCIMLA NE OLACAĞINI BİLEMEYİZ”
Polisin adliyeye sevk ettiği üç grup insanın bulunduğuna dikkat çeken Feyzioğlu, konuşmasına şöyle sürdürdü:
“Birincisi dünyanın en barışçı gösterisini yapanlar, sadece slogan atanlar. Sebepleri şu veya bu ama hepsinin paydası daha fazla özgürlük istiyorlar. Diğeri ise bunlar slogan atarken kenarda bekleyenler ve ne olup bittiğini anlamaya çalışanlar. Üçüncü ve çok az sayıda kişi var. Bunlar ise marjinal gruplar. Bu kitlenin bir araya gelmesini kendi amaçlarını kullanmaya çalışanlar yani şiddete başvuranlar. Polisin görevi bu şiddete başvuranları bulup getirmek olduğu halde arada fark görmediği için hepsini topluyor getiriyor ve savcının önüne konuyor. Dolayısıyla adliyenin çok hızlı ve titiz çalışması gerekiyor. Şunu ifade ettik biz; acımasızca dövülen bir kişinin yerine meydana elli veya yüz kişi iniyor, gözaltı süresi uzayan bir kişinin yerine meydana elli kişi iniyor. Oğlunun dövüldüğünü gören anne ve baba sokağa iniyor. Bu hareketleri önlemek ve normalleşmeyi sağlamak için polis şiddetinin derhal sonlandırılması lazım. Sorumlular hakkında yasal işlemlerin başlatılması lazım ve buna göz yumanların bulunup derhal görevden el çektirilmesi lazım. Bu yapılanların halka anlatılması lazım ki, devletle halk karşı karşıya gelmesin. Araya nefret duvarı örülmesin. Aksi takdirde bu insanlar bugün eve gider ama yarın hangi kıvılcımla ne olacağını bilemeyiz.”
Basının da son günlerde yaşanan olaylar çerçevesinde kendisine dönük bir eleştiri yapmasını isteyen Feyzioğlu, “Basının ilk çıkarması gereken ders, Türkiye’de yer yerinden oynarken güzellik yarışması veya lezzet duraklarını yayınlamak veya halkın ne yaşadığına bakmak” dedi.