Usta gazeteci-yazar Mehmet Barlas, bayramların geçmişte bıraktığımız zamanlar gibi yaşarken kıymetini bilemeyeceğimizi yazdı. İşte Barlas'tan duygusal bir yazı:
Abone olUsta gazeteci-yazar Mehmet Barlas, "Bayramlar da zaman gibi geçicidir" dediği yazısında, mutluluğun yaşanılmayacağını; olsa olsa anımsanacağını kaydetti. Barlas bugünkü yazısında geçmiş zamanlardan hatırladığı bir anısına yer verdi:
- Yakup Kadri Karaosmanoğlu bir yazısına "Yıllar yarlardan vefasız" diye başlar. Chagall'ın bir tablosu da, "Zaman kıyısı olmayan bir nehirdir" adını taşır.
Federico Fellini ise yıllara ilişkin duygularını şöyle seslendirmiştir bir sohbetinde:
- Yemek masasındakilere şöyle bir baktım. Masadaki en genç insan bendim. Sonra yine sofraya oturdum. Ne göreyim. Masadaki en yaşlı insan bendim.
Babaannemin yaşadığı dönemde de ev işlerine yardım eden emektar Lütfiye ile çocukları konuşuyor, onların nasıl hızlı büyüdükleri üzerine laf üretiyorduk.
Lütfiye "Çocuklar büyüyor, biz ise yaşlanıyoruz" dedi.
Direksiyon başında Barbaros Bulvarı'ndan aşağı iniyordum. Trafik sıkıştı. Yanımda duran aracın direksiyonunda 30'lu yaşlarında bir genç adam oturuyordu. Yanında da oldukça yaşlı bir bey vardı.. Birbirleri ile konuşurken, bakışları sevgi doluydu.
Herhalde o yaşlı bey, sürücünün babasıydı. O yaşlı adam gençken ve o genç adam çocukken, kimbilir kaç kez baba direksiyonda ve çocuk babasının yanındaki koltukta oturmuşlardı.
"Zaman"ın kıymetini bilmenin anlamı fazla yok.
Siz zamanın içindesiniz ama zaman hep sizin dışınızda çünkü.
Peki, sizin için zamanı somut hale getiren şeylerin kıymetini biliyor musunuz?
"Gençliğinizin kıymetini bilin" demiyorum. Çünkü gençliğin kıymeti bilinmez, gençlik sadece yaşanılır ve geçer.
Dedenizin, ninenizin, babanızın, annenizin sizinle birlikte var olmalarının kıymetini bilebiliyor musunuz?
Veya çocuğunuzun bebekliğinin ne kadar kısa sürdüğünün farkında mısınız?
Okuldan kaçtığınız gibi, işinizden veya günlük hayattan kaçabilir misiniz?
Cahit Sıtkı Tarancı, ateşin yaktığını ve suyun boğduğunu 35 yaşına gelince fark etmişti. Ya siz?.. İnsanlar önlerindeki yılların, arkada kalan yıllardan daha az olduğunu ne zaman fark eder?
Celal Bayar'la son röportajımı yaptığımda, o 102 yaşındaydı. Üzerinde yeni bir takım elbise vardı. Terlik değil ayakkabı giyiyordu. Demokrat Parti'nin kuruluşu sırasında 1946'da İsmet İnönü ile yaptıkları pazarlığı anlatmıştı. Anlattıklarını yazmak için izin istedim. "Olmaz, bunları ben yazıp, ileride kitap yapacağım" dedi.
Siz hiç 102 yaşında oldunuz mu ve "İleride" yapacağınız işleri tasarladınız mı?
Bu bayramda elini öpeceğiniz sizden yaşlı kaç akrabanız var?
Hiç düşündünüz mü?
Yazı: Mehmet Barlas
Kaynak: