BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  POLİTİKA

Barış yapılacaksa karakol yapılmayacak!

BDP Mersin milletvekili Ertuğrul Kürkçü Lice'de yaşananları ve Kandil'in çağrısını İnternethaber'e değerlendirdi.

Abone ol

NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Lice'nin Kayacık köyünde kalekol yapımına engel olmak için eylem yapan köylülerin üzerine ateş açılması sonrası bir kişinin ölmesi ve 9 kişinin yaralanması sonrasındaki durumu, Kandil'den yapılan sokağa çıkma çağrısını ve tüm yurtta Kürtlere destek çıkan vatandaşların yürüyüşünü İnternethaber'e değerlendirdi.

BARIŞ YAPILACAKSA KARAKOL YAPILMAYACAK DEMEKTİR

"Olay yerinde olmadığım ve şu ana kadar gelen bilgiler de son derece karmaşık olduğu için net bir hüküm veremeyeceğim ama orada Medeni Yıldırım adında bir gencin öldüğü ve öldürüldüğü sırada  da barışçı bir gösterinin içinde olduğu, dolayısıyla barışçı bir gösteride yer alan bir insanın kurşunlanarak öldürülen bir insanın tartışılacak bir yönü yok. Bunu ayrıca yorumlamaya da gerek yok. Devlet, bütün yurttaşların toplantı ve gösteri yapma özgürlüğünü korumakla görevlidir. Karakollar kendilerini koruyabilirler. Benim görüntülerde görebildiğim kadarıyla da olaylar başlarken mi, başladıktan sonra mı, ateş açıldıktan sonra mı kopan bir tepki olup olmadığı anlaşılmıyor. Ancak Medeni Yıldırım'ın öldürüldüğü anda herhangi bir hareket halinde olmadığını hep birlikte görüyoruz."

"Bütün bu nedenlerle, Lice'deki meselenin kaynağına dönecek olursak orada bir karakol yapımına halkın tepki göstermesini çok doğal olduğunu düşünüyorum. Eğer hakikaten barış yapılacaksa karakol yapılmayacak demektir. Ya da karakolların kalekol olarak yeniden inşaasını halkın istememesi kadar anlamlı bir şey yok. Bu gösteriyi insanlar yapabilirlerdi ve oradan ayrılabilirlerdi eğer üzerlerine şiddetle yönelinmeseydi. O nedenle ben bu olayların gidilşini ve burada ortaya çıkacak kayıpların yol açabileceği imtiali okuyamayan anlayamayan valinin, jandarmanın, İçişleri Bakanının asıl tartışma konusu olduğunu söyleyebilirim. Geri kalanı bence bu olayların içinde birer ayrıntı. Net olan bir şey güvenlik güçlerinin kurşunuyla bir genç daha hayatını kaybetti. Bütün Türkiye de bunu barışa karşı bir suikast olarak değerlendiriyor, ben de bu değerlendirmeye katılıyorum. Lice'deki çatışmalı durumun gelişmesinin ayrıntılarına vakıf değilim."

HÜKUMET DEMOKRATİK YOL TEMİZLİĞİ KONUSUNDA ARZULU DEĞİL

"Benim gördüğüm kadarıyla hem Barış ve Demokrasi Partisi çevresinde, hem Kürt Halkının içinde hem Demokrasi güçleri arasındaki yaygın kanaat, ki bu yaygın kanaat doğrudan doğruya hükumetin tutumundan doğuyor, hükumetin özellikle barışın alt yapısını sağlayacak olan demokratik yol temizliği konusuna arzulu ve istekli gözükmüyor. Bütün meseleyi silahlı güçlerin sınır dışına taşınmasına indirgemiş durumda. Sayısının ne olduğu, kim tarafından sayıldığı ve ölçüldüğü belli olmayan miktardaki insanın Türkiye dışına çıkmasına bağladığını görüyoruz. Ben bunun kabul edilebilir bir tarafı olduğunu düşünmüyorum. Hangi sayı makuldür, kaç kişi sınır dışına çıkacaktır, bu konuda yapılmış bir anlaşma mı vardır. Bu envanter biliniyor mu, kim biliyor. Aslında sürecin saydam olarak yürütülmüyor olamsı da burada herkesi son derece zor durumda bırakıyor. Başbakanın dediğinin mi doğru yoksa bir başkasının dediğinin mi doğru olduğunu kimse bilebilecek durumda değil."

MECLİS KAPANIYOR

"Anladığımız şey, ikinci aşama denilen Kürt halkının ve Türkiye'deki demokratik ihtiyaçları dayattığı bir dizi düzenlemenin yapılması konusunda hükumette bir arzu bulunmadığıdır. İşte, bu hafta sonu meclisin kapanacağı yönünde genel bir duyum var. AKP çoğunluğu bunu yapacak, yani yaz boyunca çalışılmayacak, Eylül geldiğinde hala biz bu çözüm süreci başladığında yasal olarak neredeysek orada olmaya devam edeceğiz. Bu, çok büyük bir sıkıntı. Cezaevleri insanlarla dolu, şu an 10 bin civarında insan cezaevlerinde. Bunların çok büyük bir bölümü son iki yılda cezaevlerine konulanlardan oluşuyor ve bunların hepsinin rehin alma sürecinin sonunda oraya konulduklarını biliyoruz. Seçme ve seçilme koşullarında değişen bir şey yok, seçim barajında değişen bir şey yok, partiler yasasında ifade özgürlüğü alanında değişen bir şey yok."

TOPLUM SES ÇIKARMAYINCA İKTİDAR DOĞRU YAPTIĞINI DÜŞÜNÜYOR

"Bu arada Gezi'de ortaya çıkan büyük zulmü yaşadık. Bunların hepsi birden şu sonucu doğuruyor,  eğer özgürlükler, biz harekete geçmezsek dikkate alınmayacak. Bu açıdan bu özgürlükler talebinin arkasında durduğumuzu herkesin görmesi gerekiyor deniyor. Demokrasilerde, eğer demokrasiyse, bundan daha doğal bir şey olduğunu düşünmüyorum. Yani, eğer demokrasi demokratik taleplerin barışçı biçimde ve halkın önünde ortaya konmasını şart koşuyorsa o zaman bu şart yerine getirilecek demektir. Kaldı ki ben, doğrusu Türkiye'de sadece BDP'nin değil, demokrasi isteyen herkesin, demokratların, sosyalistlerin, insan hakları savunucularının, ekolojistlerin, hayvan hakları savunucularının, cinsel yönelim savunucularının, herkesin sokakta olmasının en sağlıklı durum olduğunu düşünüyorum. Çünkü toplum sesini çıkarmayınca, iktidar toplumun kendisinden memnun olduğu gibi bir hissiyata kapılıyor. Oysa biz hiçbirimiz bu durumdan memnun değiliz."

GEZİ DİRENİŞİNDEN SONRA TOPLUM EMPATİ YAPTI

"Hükumet demokratik dönüşümler için ayağını sürüyor ve insanlar da yaptıkları fedakarlığın bir karşılığı olması gerektiğini düşünüyorlar. Bu durumun kaçınılmaz sonucu olarak da sokağa çıkılması insiyatifini görüyorum."

"Çözüm süreciyle birlikte toplumun sağlıklı düşünmesi, haklarının farkında olduğunu ifade etmesinin önünü tıkayan bir tıpa sanki yerinden çıkarıldı. Şimdi artık, bütün her şey akması gereken istikamette akıyor. Bu hakikaten toplumun iyileştiğini gösteriyor. İnsanlar, başkasına yapılan hakszılığı kendine yapılmış bir haksızlık olarak görmeye başladılar. Gezi direnişi başladığında herkes polisten gördüğü muamelenin sonucunda şunu diyordu, "Demek ki Kürtler 30 yıldır ne çekiyor". Şimdi artık bu bilinç hiç kaybolmaz. İnsanların vicdanı ve bilinci açıldı. O nedenle Lice'de yapılanları da herkes kendine yapılmış gibi görüyor. bunun da çok sağlıklı bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Şu an Türkiye'nin genel müessses politik hayatının toplumun sahip olduğu bilinç, sağduyu, vicdan, demokratik zihniyetin çok daha gerisinde kaldığını görüyorum. O yüzden de sokak kurumların önüne çıkıyor, çünkü sokak hayatı yansıtıyor fakat kurumlar hayatı yansıtmıyor, boğuyorlar.