Barış Pınarı ve yaptırımlar...
ABD yanlış yaptığını, yetmiş yıllık müttefikini incitmek pahasına bir terör örgütüne yatırım yaptığını ve kaybettiğini kabullenemiyor.
Yıllardır eğitip donattığı, onbinlerce tırlık silah, mühimmatla teçhiz ettiği PKK ve uzantılarının Türk Silahlı Kuvvetlerini daha uzaktan görünce kaçmaya başlamasından duyduğu derin hayal kırıklığını sindiremiyor ve Türkiye’ye yönelik hiçbir anlam ifade etmeyecek yaptırım açıklamalarında bulunuyor…
Hatırlanırsa Rahip Brunson olayında da birkaç bakanın Amerika’daki malvarlıklarını dondurma kararı almıştı. “Amerika’daki malvarlıklarının dondurulması kararı alınan” bakanlar Süleyman Soylu ve Abdülhamit Gül bu kararı çok komik bulmuş ve tek bir kuruşluk malları bulunmayan ABD’nin bu kararını uygulamasını ısrarla istemişlerdi…
Şimdi yine aynı terane… Hulusi Akar, Süleyman Soylu ve Fatih Dönmez için yaptırım kararı almışlar…
Bir kez daha tane tane anlatmak lazım.
ABD’nin müttefiki Türkiye’dir. NATO üyesi olan ülke Türkiye’dir. NATO’nun en önemli güçlerinden birisi Türkiye’dir.
Türkiye’ye rağmen terörist PKK örgütü ile iş birliğine girişen ABD’dir. PKK ve uzantıları DAİŞ’e karşı savaşmamış, bu örgütü varlığını sürdürmek için bir koz olarak kullanmıştır.
DAİŞ ile hiçbir problemi olmadığını TSK’yı karşısında görünce hapsettiği teröristleri serbest bırakarak göstermiştir.
ABD’ye sadık olmayacağını hemen bir gecede Rusya ve Suriye Hükümeti ile anlaşarak ortaya koymuştur.
Türkiye’nin operasyonunun ABD ve Batı medyasında ileri sürüldüğü ve politikacılarının ifade ettiği gibi Kürtlerle değil, yalnızca terör örgütü ile olduğunu harekatın seyri açıkça ortaya koymuştur.
PKK ve uzantılarından kaçan 500 bini aşkın Suriye Kürdü halihazırda Türkiye’de sığınmacı olarak yaşamaktadır.
PKK’nın uzantıları tarafından yıllardan beri ABD desteği ile işgal altında tutulan yerlerin ahalisi Türkiye’de sığınmacı olarak yaşamaktadır. Türkiye’de dört milyonu aşkın Suriyeli bulunmaktadır.
Oluşturulmak istenen güvenli bölgeye bu sığınmacıların en az yarısının yerleştirilmesi planlanmıştır. Uzayan iç savaşın maliyetine ortak olmak istemeyen Batı’nın ve ABD’nin sığınmacılar konusunda Türkiye’nin fedakarlığını açıkça gördükleri ve bildikleri halde takındıkları tavır ahlak ve hukuk dışıdır.
PKK’yı terör örgütü olarak tanımalarına rağmen yıllardan beri PKK ve uzantıları ile iş tutmaya uğraşmak zaten ABD’nin ve AB ülkelerinin ilkesizliğini, müttefiklik ruhundan ne kadar uzak olduklarını göstermektedir.
ABD ve AB’nin Suriye’de kalıcı bir barışı hiçbir zaman arzu etmediklerini bu tavırları bile yeterince göstermektedir.
Vekaleten savaşı terörist yapılanma üzerinden yürütmeye çaba gösteren ABD’nin esas korkusu Amerikan vergi mükelleflerinin kendilerine dönüp hesap sormasıdır.
Türkiye Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı herakatları ile hem DAİŞ’i hem de PKK ve türevlerini ezip geçmiş, Barış Pınarı ile arkasında, önünde kim olursa olsun hiçbir şekilde terör örgütlerine pabuç bırakmayacağını, bir hafta içinde dümdüz edeceğini bir kez daha göstermiştir.
ABD’nin ve AB’nin yapması gereken tek şey vardır, Ortadoğu bataklığında yok olmaktan kurtulmak için Türkiye ile iyi geçinmenin yollarını aramak…
Bu günler de geçer ama Türk milleti asla unutmaz.
Kürtler ve Türkler kardeştir, hiçbir fitne bu kardeşliği bozamaz, terör örgütleri tasfiye olur bu millet yoluna devam eder…