Mahkemelerin 'kredi kartından aidat alınmaması' yönündeki kararlarına rağmen bankalar aidatı müşteriye yansıtmak için ilginç yöntemlere başvuruyor
Abone olMahkemelerin 'kredi kartından aidat alınmaması' yönündeki kararlarına rağmen bankalar aidatı müşteriye yansıtmak için ilginç yöntemlere başvuruyor. Kart sahibinin iade talebi üzerine bir banka, ücretin iptali için müşterisinden 90 gün içerisinde 3 bin 750 lira harcama yapmasını istedi. Harcama yapılmaması halinde aidatın yeniden yansıtılacağı uyarısı yapıldı.
Zaman'dan Serkan Şahin'in haberine göre, İstanbul'da yaşayan R.D. yıllardır çalıştığı bankadan kredi kartı aidatını geri ödemesi için başvuru yaptı. Talebi reddetmeyen banka, müşterisine gönderdiği mektupta, kredi kartı sözleşmesine göre her yıl banka tarafından belirlenen üyelik ücretinin kredi kartı hesabına yansıtıldığını belirtti.
Bu bilginin hesap özetinin arkasında da yer aldığı açıklanan mektupta, bu durumun herhangi bir yasal aykırılık oluşturmadığı ifade edildi. Ancak talebin aylık kullanım tutarına bağlı olarak değerlendirileceğini bildiren banka, ücretin iptali için müşterisinden 90 gün içerisinde 3 bin 750 lira harcama yapmasını istedi. Bu tutara da puan kullanımları, faiz ücret tutarları ve taksitli işlemlerin taksit tutarlarının dahil edilmeyeceği ve harcamanın gerçekleşmemesi halinde aidatın yeniden yansıtılacağı uyarısında bulundu.
Geçen yıl 20 milyar liranın üzerinde kâr elde eden bankacılık sektörü, düşen faiz oranları ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) uygulamaları yüzünden gelirlerinin düşeceğini öngörüyor. Diğer taraftan da Merkez Bankası, cari açığın büyümesini engellemek için zorunlu karşılık oranlarını artırarak kredi hacminin genişlemesini engellemek istiyor.
Geçtiğimiz günlerde bu durum Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince'yi karşı karşıya getirmişti. Merkez Bankası ve BDDK'nın bankacılığın kârını azaltıcı önlemleri sebebiyle önümüzdeki günlerde kredi kullanım miktarının düşmesi beklenirken, faiz dışı gelirlerini artırma çabasındaki bankaların komisyon ve ücretleri müşteriye yansıtmak için kullandığı yeni yöntemler müşteriyi harcama yapmaya itiyor. Tüketiciler, artan maliyetler yüzünden kredi kullanmasalar bile bankalar tarafından kredi kartıyla harcama yapmaya teşvik ediliyor. İki durum yan yana koyulduğunda ise kamunun tüketimi azaltma önlemlerinin etkisinin bankacılık sektörünün teşvikleri yüzünden azalacağı dikkat çekiyor.
EN ÇOK ŞİKAYET KREDİ KARTLARI İÇİN GELİYOR
Vatandaş ile bankaları karşı karşıya getiren kredi kartı şikayetlerinde gelenek bozulmadı. Tüketici, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) kapısını kredi kartı mağduriyeti için çaldı.
Kuruma ulaşan ihbar ve şikayetlerin başında kredi kartları geliyor. 2009'da kredi kartlarına ilişkin bin 720 ihbar ve şikayet gelirken, aynı rakam geçen yıl 2 bin 112'ye çıktı. Bu kalemde bankalara yönelik şikayetlerin başında kredi kartı ücret ve komisyonları geliyor. Bu konuda 376 şikayet gelirken, geçen yıl önceki yıla oranla en fazla dert yanılan konulardan bir diğeri ise kredi kartının bankaca iptal edilmemesi oldu. Finans kuruluşlarının eleştirildiği diğer alanlar ise müşteriden habersiz kart tanzimi, borcun yeniden yapılandırılması ve borç miktarında mutabakatsızlık.
BDDK verilerine göre kuruma ulaşan ihbar ve şikayetlerin konu bazında dağılımına bakıldığında önceki yıl 6 bin 329 olan toplam rakam 2010'da 7 bin 627'ye yükseldi. Konuya ilişkin olarak faaliyet raporunda yer alan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Kuruma iletilen şikâyet dilekçeleri konu bazında değerlendirildiğinde, en çok başvurunun kredi kartları konusunda gerçekleştiği görülmekte. Şikâyetlere konu hususlar Bankacılık Kanunu ile Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun amir hükümlerini ihlal etmediği sürece, uyuşmazlıklara kurum tarafından müdahale edilmesi mümkün bulunmamakta." Bankacılık Üst Kurulu'nun 2010 Yıllık Faaliyet Raporu, Başkan Tevfik Bilgin'in imzasıyla yayınlandı. Raporda değerlendirmede bulunan Bilgin, kurumun 2011 yılındaki başlıca gündem maddelerini şöyle sıraladı: "Basel 2'ye yönelik düzenleme çalışmalarının tamamlanması ve uygulamaya konulması, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi'ne katkı sağlanması, Türkiye için ikinci Finansal Sektör Değerlendirme Programı'nın gerçekleştirilmesi ve sonuçlarının değerlendirilmesi ile Stratejik Plan'ın (2010-2012) tüm unsurlarıyla hayata geçirilmesi teşkil etmektedir."