AK Parti MKYK üyesi Gedikli, bankaların kuru yükselterek faizi artırmaya çalıştıklarını ama başaramadıklarını söyledi.
Abone olAK Parti MYK üyesi Bülent Gedikli, "Bu mekanizmaları siyasi irade güçlü olduğu için işletemediler. Ama hep pusudalar" dedi
AK Parti MKYK üyesi Bülent Gedikli ile Türkiye ve dünya ekonomisindeki sıcak gelişmeleri değerlendirdi.
2014'TE FED KARARLARINDAN NASIL ETKİLENECEĞİZ?
Sabah sinin haberine göre, Gedikli'nin açıklamaları şöyle:
2013, 2014'ten daha da iyi olacak. 22 Mayıs'ta Fed'in açıklamasından sonra bazı lobiler bunu farklı sunmaya çalıştı. Psikolojik operasyon yaptılar. Kriz tamtamları çaldılar. Ben o dönemde verilere bakarak Fed'in tahvil alımını azaltmayacağını söyledim. Çünkü iyi görünen verilerin nitelikleri yoktu. Fakat kaos projesinin aktörleri her zaman olduğu gibi devreye girerek faizi yükseltmek istediler. Şu anda dünya ekonomisinde arzda sorun yok. Bu borç krizi gibi görünse de altında talep ve gelir krizi vardı. Avrupa'da hâlâ talep yok. 2008'de başlayan global krizin temel parametrelerinde fazla bir değişiklik olmadı. Sadece kötüye gitmiyor ama iyi olduğu da söylenemez.
Bunun temel sebebi şu:
Ekonomide bir para bir de maliye politikası var. Ülkelerde merkez bankaları başat rol üstleniyor. Ama sadece para politikasıyla bunu çözemezler. Devletler çok borçlu olduğu için harcama yapma imkânları yok. Talep sorununu devletler de harcama yapamadığı için gideremiyorlar. Bu da krizin sürmesine neden oluyor. Yani fabrika ayarlarına dönemiyorlar. ABD ekonomisinde son günlerde gelen veriler biraz daha iyi. Ama Fed kararları artık satın alındı. Bizi çok etkileyeceğini zannetmiyoruz.
DOLAR VE FAİZ YÜKSELİYOR... ETKİLENMEMEK MÜMKÜN MÜ?
Türkiye'de bütçede bir sorun yok. Cari açıkla beraber bütçe açığı da olsaydı o zaman sıkıntı olurdu. Ama şu anda ikiz açık yok. Cari açık yönetilebilir düzeyde. Özel sektör kredi alsa da yatırıma yönlendiriyor. Eskiden borçlar kamu kaynaklı olduğunda krizle sonuçlanıyordu. Bankalarımız sağlam.
DOLARIN YÜKSELİŞİ SIKINTI YARATMAZ MI?
Hanehalkının döviz borcu yok. Döviz Tevdiat Hesapları 133 milyar dolara çıktı. Bu dövizin üzerinde baskı olmasını engelliyor. Hanehalkının kredi ve kart borcu var. O konuda da önlem alıyoruz. Hanehalkının bilançosunu yönetmesini sağlıyoruz. Firmaların borcu var ama bilanço yönetimini iyi yapıyorlar. Kısa vadeli açık pozisyon kalmadı. Firmaların borçları zaten 'back to back' kredilerden kaynaklanıyor. Bunların oranının yüzde 60 olduğu söyleniyor. Yani döviz kuru arttığında yurtdışındaki kendi varlıklarının değeri de yükseliyor. Bankaların da kredileri geri çevirememe riski yok.
FAİZ LOBİSİ KARAMSARLIK MI POMPALIYOR?
Bunlar kuru yükseltip, faizin artmasını istediler. Ama eski tezgâhlar bitti. Bu mekanizmaları siyasi irade güçlü olduğu için işletemediler.
Her zaman pusudalar. Hava değiştiği zaman bir banka çıkıp 1.000 kişiyi kapının önüne koyuyordu. Ama artık bunu kimse yapamaz. Başaramadılar, başaramayacaklar. Hak ettiklerinden fazlasını almaya kalkışıyorlar. Adam hesabında hiç işlem yapmamış, bunun için bile para alıyorlar. Haksız kazançlara çekidüzen veriyoruz. Bakın faiz lobisinin olmadığını söyleyenler biz de Rekabet Kurulu'nun dünyada da Libor manipülasyonlarının cezasına baksın. Eskiden bankalar hortumlanırdı, dünyadaki gelişmelere bakınca artık bankaların devletleri ve vatandaşları hortumladığı görüldü.
EKONOMİ BÜROKRASİSİ NASIL İŞLİYOR?
Merkez Bankası, Hazine Müsteşarlığı, SPK ve BDDK koordinasyon içinde hareket ederse daha etkili oluyor. Ama mesela 2006'da birlikte hareket edemediler. Kendi aralarında bazen uyumlu eylem sorunu oluyor.
MERKEZ BANKASI'NIN KUR AÇIKLAMASI NASIL DEĞERLENDİRİLEBİLİR?
Kurların geldiği seviye bence normal. İhracatçı seviyeden memnun. Kurun enflasyona geçişkenliği de tamamlanıyor. Bundan sonra enflasyon aşağı doğru gelecek. Dalgalı kur sisteminde fiyat söylemek doğru değil.
EKONOMİDE VASEYET KALKTI MI?
Siyasi, sosyal ve ekonomik vesayet kalktığı için Türkiye önemli adımlar atabiliyor. Sermaye arasında ayırım bitti. Belli ailelerin egemenliği olmayacak. Soyadı bilmem ne olan aileler bu işi yapar, başkası yapamaz anlayışı bitti. Bence IMF'yi Türkiye'den çıkarmak da vesayeti bitirdi.
SAYIŞTAY RAPORU TARTIŞMASININ NEDENİ NE?
Ana muhalefet kamuoyunu yanıltıyor. Sayıştay denetçileri kamu kurumlarına gidip rapor yazarlar. Bunu idareye verip, savunma isterler. Rapor bir iddiadır. Sayıştay kendisine gelen cevapları değerlendirir. Sayıştay mali yargı kurumu. Suç varsa yargılama yapar. Bu raporların direk Meclis'e gelmesi diye birşey söz konusu olamaz. Hüküm verme merci Sayıştay'dır. Suç varsa zaten mahkemeye gönderiyor. Mahkeme karar vermedikçe bu hüküm değildir.
3K FORMÜLÜ NEDİR?
Şimdi bakın, Türkiye'de sağdan soldan yapılan salvolar hep ülkeyi daha da güçlendirecek güçlü liderliği engellemek için yapılıyor. Ama artık eskisi gibi sonuç alamazlar. Çünkü Türkiye özgüven kazandı. 3K formülü hep vardı. Korku, kaos ve kriz. Önce bir korku nesnesi icat ederler. Sonra onun üzerine öcüler çıkarırlar. Kaos yaratıp ardından da kriz çıkarırlardı. Çocuklara söylendiği gibi 'biz seni öcülerden kurtaracağız' derler.