Avrupa Yakası'nın son bölümünde Şesu'nun kendisini arayan bankacı için "Şerefsiz bankacı" demesi bankacıları ayağa kaldırdı. Semercioğlu hadisenin arkaplanını yazdı.
Abone olEkranların en çok izlenen dizilerinden biri olan Avrupa Yakası'nın son bölümünde Şesu'nun "Şerefsiz bankacı bu kadar da ısrarcı olunmaz ki canım" demesi bankacıları ayağa kaldırdı. Hürriyet Gazetesi yazarı Cengiz Semercioğlu hadisenin arkaplanını okuyucuyla paylaştı:
Bir televizyon dizisine tepki gösteren mesleki gruplar arasına son olarak bankacılar da eklendi.
Avrupa Yakası’nın son bölümünde Şesu’nun kendisini arayan bankacı için, ‘Şerefsiz bankacı bu kadar da ısrarcı olunmaz ki canım’ demesi üzerine bankacılar ayağa kalktı.
Şesu’nun bu sözü üzerine günlerdir bitmeyen bir mail trafiği yaşanıyor. Bankacılar internet ortamında örgütlenip birbirlerini gaza getiriyor, internet sitelerini ve gazetecileri mail yağmuruna tutuyor.
Hani mevduat toplamak için bu kadar örgütlü olsalar, malı mülkü satıp gözümü kırpmadan kendilerine emanet edeceğim.
Artık açmıyorum bankacılardan gelen mailleri ya da ‘Şesu’ konulu şikayetleri, direkt çöpe!
Hani bir de bunlar okumuş-yazmış kadro! Bu işin dizi olduğunu, böyle bir esprinin bankacıları şerefsiz yapmayacağını anlayabilecek düzeydeler.
Benim ablam bankacı, eşi de öyle...
Dolayısıyla ortada söylendiği gibi bir şerefsizlik olsa, bizim de üzerimize alınmamız gerek! Koşullar fazlasıyla mevcut yani.
Öyleyse nedir bu yangın?
Eminim şimdi bu yazı üzerine bana da hakarete başlayacaklar. Neyse ben onların ‘şerefsiz’ demesiyle öyle olmayacağım, tıpkı Şesu’nun şerefsiz demesiyle bankacıların olmadığı gibi...
Özilhan, Trump gibi olabilir mi?
Sonunda Türkiye’nin Donald Trump’ını bulduk: Tuncay Özilhan. Bu köşeyi takip edenler, nasıl bir The Apprentice fanatiği olduğumu bilirler.
Çok iyi düşünülmüş, çok iyi kurgulanmış, dünya televizyonlarında son yılların en iyi ‘unscripted’ yani ‘senaryosu olmayan’ draması. Ancak bu şovu böyle yapan en önemli özellik de Trump’ın kimliği.
Dolayısıyla böyle bir kimliği bulmak Türkiye’de zordu. Kanal D de uzun süredir Trump’ın Türkiye’deki muadilini arıyordu.
Rahmetli Sakıp Sabancı bu şova çok sıcak bakmış, ancak ‘Kovuldun’ bölümüne itiraz etmişti.
Daha sonra Kanal D, aralarında Cem Boyner ve Yıldırım Demirören’in de bulunduğu işadamlarıyla temasa geçti ancak projeyi kabul ettiremedi.
Sonunda Türkiye’nin Donald Trump’ı Anadolu Grubu İcra Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan oldu. Olabilecek en iyi seçim.
Ancak Özilhan bunun bir şov olduğunu unutmamalı, programa Türk usulü yumuşaklıklar getirmemeli, tam aksine Trump gibi katı, iş dünyası hakkında bilgi verici olmalı, ‘Kovuldun’ repliğini hakkını vererek söylemeli.
Çünkü bu, en başta Tuncay Özilhan’ın şovu olacak.
Ve bence çok da iyi izlenecek.
Yazı: Cengiz Semercioğlu
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr