80'li yılların bankerleri geri döndü. Bankadan kredi alamayan onlara koşuyor.
Abone ol80'li yıllarda borç alıp vermede en kilit rolü üstlenen, Banker Kastelli ile gündemden düşmeyen, İlyas Salman'ın "Banker Bilo" filmi ile ekranlara kadar taşınan bankerlerin yerini bugün Hazine'den aldıkları ruhsatla faaliyet gösteren ikrazatçılar aldı.
İKRAZATÇI=BORÇ VEREN
Referans Gazetesi'nde Ebru Tuncay'ın haberine göre, Türkiye’de son yıllarda katlanarak büyüyen kredi pazarında ikrazatçılar da atağa geçti. Borç verme anlamındaki ikraz kelimesinden adını alan ikrazatçılar, 1999 yılında 17 milyon YTL kredi verirken kriz yıllarının ardından gelen ekonomik toparlanma ile verdikleri kredi miktarını katladı.
Hazine Müsteşarlığı'nın açıkladığı rakamlara göre, ikrazatçıların
2004'te 148 milyon YTL olan işlem hacmi,
2005'te 222 milyon YTL'ye,
2006 sonunda ise 368 milyon YTL'ye kadar ulaştı.
Bu rakamın 2007 sonunda ise yarım milyar YTL’yi aşması bekleniyor.
YÜZDE 1 İLE 8 ARASI FAİZ
Verdikleri borç paralara karşılık yüzde 1 ile 8 arasında değişen oranlarda faiz uygulayan ikrazatçıları en çok tercih edenler ise bankalardan umudunu kesenler ile protestolu çek ve senetleri dolayısıyla kara listede yer alanlar.
İkrazatçıların müşterilerinin son yıllarda büyük oranda artmasının diğer bir nedeni ise bankalara göre daha az ve “esnek” prosedür uygulamaları.
Çoğu ikrazatçı vergi levhası fotokopisi ve ikametgah gibi temel birkaç belge ile müşterilerine kredi açıyor.
1 MİLYON YTL'YE KADAR KREDİ
İkrazatçılar Hazine'den yetki alıyor. Her yılın sonunda Hazine'ye yaptıkları işleri rapor ediyorlar. Ay ay da muhasebe kayıtlarını Maliye’ye bildiriyorlar. Prosedürlere uygun faaliyet göstermeyenlerin ise yetki belgeleri iptal ediliyor. Denetimler nedeniyle 90'lı yıllarda 76 olan ikrazatçı sayısı bugün 33'e düşmüş durumda. Ancak kayıtdışı faaliyet gösterenlerin sayısı binlerle ifade ediliyor. İkrazatçılar 10 bin YTL'den 1 milyon YTL'ye kadar kredi verebiliyor.
BİZ TEFECİ DEĞİL İKRAZATÇIYIZ
Deniz Ağırbaş (Ağırbaş İkrazat Yöneticisi)'de "Çoğu ikrazatçı ne kendilerinin ne de müşterilerinin bilinmesini ister. Ama bizler yasal bir iş yapıyoruz. Sonuçta Hazine'den yetkiyle çalışıyoruz. Bizden şahıslar, şirketler gelip kredi alıyorlar. Bankaların istediği belgeleri istemiyoruz. Mesela adamın çekleri olabilir. O çekleri kayıt altında alınıyor. Karşılığında para veriliyor. Her sektör büyüyor. Biz de büyüyoruz. " diyor.
BANKER KRİZİNİN GEÇMİŞİ
1980 yılında 24 Ocak Kararları ile Türkiye bir yandan ekonomide serbest piyasa dönemine adım atarken, diğer yandan da faizlerin serbest bırakılmasıyla bankerlerin sayısında bir patlama yaşandı. 1981'de bankerlerin sayısı bini aştı. Hatta sözkonusu tarihte faaliyet gösteren 38 bankanın 31'i bu bankerler aracılığıyla halktan para toplar hale geldi. Yıllık enflasyon oranını dörde katlayan faiz oranları, emeklisinden, memuruna, tüccarından ev kadınına kadar halkın önemli bir kısmının varını yoğunu bankerlere yatırmasına yol açtı. Ancak denetimsiz gelişen düzen ile toplanan yaklaşık 1.5 milyar dolarlık birikim, 1981 sonunda bankerlerin birer ikişer batmasıyla yok oldu. 12 Eylül 1980'den sonra Bülent Ulusu Hükümeti'nde, İktisadi İşlerden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevini üstlenen Turgut Özal, "Banker Skandalı"nın patlak vermesi üzerine, 14 Temmuz 1982'de istifa etti