BIST 9.420
DOLAR 34,41
EURO 36,27
ALTIN 2.839,93
HABER /  GÜNCEL

Balyoz darbe planı uydurma mı?

Times gazetesi, ''Balyoz'' olarak bilinen dava dosyasında yer alan 'tahrif edilmiş kanıtlar' nedeniyle 2003'te gerçekten bir darbe planlanıp planlanmadığının ikna edici bir şekilde ortaya çıkamayabileceğine dikkat çekiyor.

Abone ol
 Alexander Christie-Miller, imzalı haberde, ''darbe planlamakla suçlanan generallerin yargılandığı davanın özünde tahrif edilmiş kanıtların bulunduğu'' kaydediliyor.

2003 yılındaki darbe hazırlığı iddiasıyla oluşturulan ve NATO'nun ikinci en büyük ordusundan 195 generalin yargılandığı davadaki kanıtların ''bariz tutarsızlıklar'' içerdiğini, bunun da bazı zanlıların komploya uğradığı izlenimi verdiğine dikkat çeken Times muhabiri, ''Örneğin'' diyor, ''Darbe planlarına ilişkin 2002 aralık ayı tarihli bir belgede Türk Gençlik Birliği adlı bir derneğin adının yer alıyor. Oysa dernek 2006'da kurulmuş'' diye de devam ediyor.

Ayrıca, dosyada planın hazırlandığı tarihte varolmayan hastaneler, kurumlar ve hatta bir NATO üssüne göndermeler de var habere göre. Aynı haberde, bir zanlının bir CD üzerindeki el yazısının mekanik olarak taklit edilmiş olabileceğine ilişkin bilirkişi raporuna da atıf var.

Bir başka zanlı subay ise, Türkiye'de darbe belgeleri hazırladığı iddia edilen dönemde, İngiltere'de savunma akademisinde görevliymiş.

Geçen ay ordunun komuta kademesinde yaşanan istifaları hükümetle ordu arasındaki iktidar mücadelesinin de sonu anlamına geldiğine ilişkin bir işaret olarak yorumlayan Miller, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Koşaner'in açıklamasındaki, ''tutuklamaların evrensel hukuk, adalet ve vicdan kurallarıyla bağdaşmadığı eleştirisini'' de aktarıyor.

YA ZAMAN MAKİNESİ YADA UYDURMA

Haberde görüşlerine yer verilen Johns Hopkins Üniversitesi'nden Gareth Jenkins ise, ''Ya bu belgeleri yazanların bir zaman makinesi vardı ya da bunlar uydurma'' diyor:

''Amacın, kısmen rakip bir iktidar merkezi olarak görüldüğü için orduyu kurumsal olarak itibarsızlaştırma ve kısmen de geçmişte İslamcılara eziyet ettiği için kendisinden intikam almak olduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunduğunu düşünmüyorum'' diye de devam ediyor Jenkins.

Poliste ve yargıdaki yolsuzlukları ele alan iki araştırmacı gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener'in de bir terör soruşturması kapsamında tutuklandıklarını aktaran Times, Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş'ın ''kimsenin bu konulara dokunmak istemediği bir gazetecilik ortamı'' bulunduğunu, bunun da üzücü olduğunu belirten görüşlerine de dikkat çekiyor.

Davanın çok sayıda destekçisinin bulunduğunu, desteğin bir nedeninin de ordunun ''darbeler sicili'' ve kendine biçtiği ''laik rejimin bekçisi'' rolüyle insanlara acımasızca davranması olduğunun altını çizen Times muhabiri, davayı savunanların dosyadaki tutarsızlıkları ''zanlıların 2009 yılına kadar belgeleri güncellemekte olmalarıyla'' açıkladığını belirtiyor.

Ama o zaman neden belgelerin oluşturulma tarihleri 2003'te kalıyor sorusunun ise yanıtsız olduğunu belirten Miller, Jenkins'in ''bunun, belgeleri bir başka kanıta, 2003 Mart ayında bir 'İslamcı kalkışmanın bastırılması'nın ele alındığı askeri seminere ilişkin kayda bağlamak amacı taşıdığına inandığını'' aktarıyor.

DARBE PROVASI MI SAVAŞ SENARYOSU MU?

Savcı, semineri bir ''darbe provası'' olarak görüyor, sanıklar ise, ''bu bir savaş oyunu senaryosuydu'' diyor.

Times muhabiri, habere kutu olarak sayfada yer alan analizinde de, ''Subaylar, 2003'te gerçekten de bir darbe planlamış olabilirler. Ama tahrif edilmiş kanıtlar yüzünden, bundan asla emin olamayacağız. Sanıklar, düşmanlarınca sonsuza kadar suçlu, yandaşlarınca da sonsuza kadar masum olarak görülmeye devam edilecek'' diyor.