Yazar Ayşe Kulin, Balkan sürgününün artık anlatılması gerektiğini söyledi.<br/>Yıldız Teknik Üniversitesi, “2. Türk Dili ve Edebiyatının Bug...
Abone olYazar Ayşe Kulin, Balkan sürgününün artık anlatılması gerektiğini söyledi.
Yıldız Teknik Üniversitesi, “2. Türk Dili ve Edebiyatının Bugünkü Sorunları ve Çözümleri” konulu uluslararası sempozyuma katılan Ayşe Kulin ve Doğan Hızlan, romanların gerçek tarihten önemli izler taşıdığını söyledi.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) tarafından, TC. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı, Küçük Çekmece Belediyesi ve Kafkasya Üniversiteler Birliği’nin destekleriyle düzenlenen “2. Türk Dili ve Edebiyatının Bugünkü Sorunları ve Çözümleri” Uluslararası Sempozyumu başladı. YTÜ Davutpaşa Kongre Merkezi’nde 3 gün devam edecek sempozyumun açılışına YTÜ Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Yusuf Ayvaz, Atatürk Kültür Merkezi Başkan Yardımcısı Şaban Abak, Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma Eğitim Genel Müdürü Doç.Dr. Ahmet Arı, Düzenleme Kurulu adına YTÜ Öğretim Üyesi Prof.Dr. Yakup Çelik ve çok sayıda yerli ve yabancı akademisyen ve öğrenci katıldı.
TÜRK DİLİ İÇİN HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI
Sempozyumun açılışında konuşan YTÜ Rektör Yardımcısı Yusuf Ayvaz, küreselleşme döneminde Türkçenin ve Türk kültürünün öneminin bir kez daha ortaya çıktığını belirtti. Ayvaz, Türk dilini dünya ölçeğinde kullanılabilir bir dil haline getirmek, bilim ve teknoloji dili yapabilmek, en azından kaybolmamasını, etkisini yitirmemesini sağlayabilmek adına herkesin üzerine düşen görevi yapması gerektiğini söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin son yıllarda, yurt içinde ve yurt dışındaki faaliyetleriyle bu konudaki duyarlılığını ortaya koyduğunu aktaran Ayvaz, “Milletimizin geçmişten gelen sağlam bir kültürel yapısı, bir tarihi ve hiç şüphesiz bir edebiyatı vardır. Türk edebiyatı bugün bütün dünyada benimsenen, beğenilen, çeşitli dillere çevirileri yapılan bir duruma gelmiştir” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından Yazar Doğan Hızlan’ın başkanlığı ve Yazarlar Ayşe Kulin, Hıfzı Topuz ve Buket Uzuner’in katıldığı ‘Tarih, Toplum ve Roman’ ana temalı açılış oturumuna geçildi. Açılış oturumunda ilk olarak söz alan Doğan Hızlan, roman yazarlarının kitaplarını hazırlarken bilimsel tarih kitaplarından da yararlandığını belirterek, romanın okuyucunun o dönemi, kişileri daha kuşatıcı bir şekilde anlaşılmasını sağladığını belirtti.
Hızlan, Kemal Tahir’in okuyucularından ısrarla gelen ‘Yazdıklarınız gerçek mi?” sorusu üzerine yazdığı “Gerçek ama roman gerçeği” yazısını hatırlattı.
Ardından konuşan Yazar Ayşe Kulin, yaklaşık 24-25 kitabı bulunduğunu belirterek, son üç kitabı hariç tüm kitaplarının yakın tarihten izler taşıdığını aktardı.
Kendisinin 3 ayrı yüzyılın birikimini taşıdığını anlatan Kulin, anneannesinin annesini ve babasını görerek ve ondan tarih dinleyerek büyüdüğünü ifade etti. Aile büyüklerinin her hal ve tavırlarıyla Osmanlı’yı temsil ettiğini aktaran Kulin, ilk kitabından başlayarak tüm kitaplarında ailesinin izlerinin yazılarına sirayet ettiğini ifade etti.
BALKAN SÜRGÜNÜ ANLATILMALI
Kendisinin de bir Balkan göçmeni olduğunu aktaran Kulin, aile büyüklerinin vatanını kaybetmenin, Balkanları kaybetmenin acısını, ıstırabını yaşadığını söyledi. Büyüklerinin o acı dolu günlerden hiç bahsetmediğini ancak duruşlarına, konuşmalarına ve edalarına çektiklerinin yansıdığını aktaran Kulin, Balkan Savaşı ve Rus Harbi döneminde yaşananları anlattı.
Aile büyüklerinin hayatını kaybetmesinden sonra kendisine intikal eden mektup ve hatıra defterlerinden bir takım gerçeklere ulaştığını aktaran Kulin, bu hatıraların tarihçiler tarafından doğrulandığını söyledi. Kulin, aile büyüklerinin sessizliğini saygıdan ötürü kitaplarında hiçbir zaman nefret tohumları saçmamaya özen gösterdiğini aktardı.
Balkan Harbi sonrası Boşnakların bölgeden kovulduğunu ve kısa bir süre içinde göç etmeye zorlandığını belirten Kulin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Zaten terk edecekler vatanlarını yolda komitacılara, yani çetelere yakalanıyorlar. Yunan’ı ayrı Bulgar’ı ayrı işkenceler tecavüzler, çalmalar, çırpmalar korkunç bir şeydir o. Ondan önce zaten 93 Harbi diye bildiğimiz Rus Savaşından aynı acıları çekerek 1 milyona yakın insan kaçarak gelmiştir. Ama bu gün büyük devletler bunları bir tek Hıristiyan bazı devletlerin çektiğini zanneder. Neden? Çünkü biz hep susarız, anlatmamış olduğumuz için belki de. Belki de anlatmanın zamanı gelmiştir.“