BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Balıkçı'dan İran Kandil'i rehin alıyor iddiası

İmralı-PKK'daki gelişmelerle ilgili çarpıcı tespitleriyle dikkat çeken Balıkçı'dan şimdi de İran'ın Kandil operasyonuyla ilgili ilginç yorumlar geldi

Abone ol

İran ordusu PKK'nın İran kolu olarak bilinen PJAK'a operasyon düzenledi. Son bir haftadır yaşanan çatışmalar sürerken Öcalan'la devlet arasındaki görüşmelere arabulucuk ettiğini söyleyen "Balıkçı" olarak tanınan İlhami Işık ilk kez açık kimliği ve görüntüsüyle röportaj vererek süreci yorumladı.

İran'ın bir yıldır silah kullanmamasına rağmen ilk kez düzenlediği operasyonla, Kandil'i rehin almak istediğini savunan Işık, Öcalan, “Devrimci halk savaşını artık kaldırdık” dediği gün, İran Kandil’e girdi. Bu anlamlıdır. Çünkü Öcalan’ın mutabakat sağladık dediği üç konu, PKK’nin sınır dışına çıkmasıyla sonuçlanacak mutabakatlardı. Şimdi Kandil, İran işgali altındayken, gerilla nasıl sınır dışına çıkacak?"

Silvan olayıyla ilgili soru işaretleri
koyan, özerklik ilanının Öcalan'a rağmen yapıldığını iddia eden Işık'a göre anayasal süreç olmadan zorlanacak bir özerklik de iç savaş anlamına gelecek...

17 YILDIR GÖRÜŞMELERİN TANIĞI

Taraf gazetesinden Neşe Düzel'e açık kimilğiyle röportaj veren Işık Batmanlı olduğunu ve geçen yıla kadar tekstil işiyle uğraştığını anlattı. 1996, 1997, 1998 ve 2010 yıllarında Öcalan'la devlet arasında arabuluculuk yaptığını söyleyen Işık "Son 17 yılın, dolaylı ve direkt görüşmelerin tanığıyım" dedi.

Hiç bir zaman PKK'lı olmadığını İGD'nin Doğu ve Güneydoğu sorumlusu olarak lisede örgütlenme çalışmaları yaptığını anlatan Işık Öcalan'la da bu süreçte tanıştığını söyledi.

Işık, "İmralı'dayken hiç görüştünüz mü?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"İmralı'dan önce başlayan ve İmralı'da da sürdürülen görüşmelerin tanığıyım ben. Devletin, Öcalan'la görüşmeleri İmralı'ya gelmeden önce başladı. Benim, "dolaylı görüşmeler" dediğim de bunlardır zaten. Bunlar, Öcalan'la Suriye'deyken yapılan görüşmelerdir. Ben, 2010 temmuzunda tekrar devreye girdim.

ORTAK AKIL İÇİN ARABULUCULUK YAPTI

Öcalan'ın İmralı'da görüştüğü heyettekileri tanıdığını söyleyen Işık "Nasıl bir arabuluculuk yaptığı" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Siyasetteki gelişmelerle ve olabileceklerle ilgili stratejik tesbitler konusunda arabuluculuk yaptım ben. Yani Öcalan'la devlet arasında ortak bir akıl bulma arabuluculuğu daha çok benimkisi. 1996- 1999 döneminde yıllarca Öcalan'la devlet arasında bilgi notları taşındı. 2010'de tekrar arabuluculuk yaptık ve bu arabuluculuk temmuzdan aralık ayına kadar sürdü. Ve devlet artık Öcalan'la direkt görüşmeye başladı. Dolayısıyla arabuluculuğa da gerek kalmadı."

ÖZERKLİK İKİ YIL ERKEN İLAN EDİLDİ

Balıkçı olarak tanına Işık Öcalan'ın, Silvan baskınından önce imzalayacağını açıkladığı Barış Konseyi'nin kurulması, PKK'lıların dağdan indirilmesi ve yeni anayasayı içeren üçlü mutabakat süreciyle ilgili şunları söyledi:
"Gerilla dağdan nasıl indirilir konusunda bir prensip anlaşmasına varılmış. Zaten Öcalan’ın ilk açıklaması, görüştüğü devlet heyetiyle sanki bu mutabakatlar imzalanmış gibiydi. Sonra Öcalan, “imzalamadım” deyince, birileri apar topar “demokratik özerklik” ilan etti. Oysa Öcalan, demokratik özerkliğin iki yıl daha tartışılmasını istiyordu."

ÖCALAN'LA KCK'NIN STATÜ KAVGASI

Işık, "Neden böyle aceleyle özerklik ilan edildi?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Öcalan’ın sözünü ettiği “mutabakat” gerçekleşirse, “o mutabakatın içinde demokratik özerklik yok” diye böyle apar topar ilan edildi.
“Devletle Öcalan arasında bir mutabakata doğru gidişat var. Ama bu mutabakat Kürtlere bir siyasi statü getirmiyor“ diye bir algılama oldu. Dağdan inecek ve kendisine “Sen niye dağdan iniyorsun” diye sorulacak. “Demokratik özerkliği biz sağladık, Kürtlere, biz bir statü kazandırdık ve onun için dağdan iniyoruz” diyecek.

TÜRKLERLE KÜRTLERİ AYRIŞTIRIR

Özerkliğin Öcalan'a rağmen ilan edildiğini savunan Balıkçı bundan sonra yaşanabileceklerle ilgili de kötü bir tablo çizdi:
Eğer demokratik özerkliği, demokratik yollardan konuşarak, tartışarak, yeni bir anayasa yaparak, Türkleri de ve BDP’ye oy vermeyen diğer Kürtleri de ikna ederek hayata geçirmek istiyorsan, burada bir sorun yoktur. Ama özerkliği, devrimci halk savaşıyla sürdürmek demek, sürekli ölüm demektir. Teorik olarak bir iç savaştır bu ve demokratik özerkliğin savaşla kurulma şansı sıfırdır."

SİLVAN'A 33 ASKER BENZETMESİ

Balıkçı'ya göre yaşanna son olaylara karşın mutabakatlar hala yürürlükte. Silvan olayı da 1993'te Bingöl’de 33 askerin öldürüldüğü olaya benziyor. PKK, bu olayı üstlenmiş ancak daha sonra “İçimizdeki çeteler yaptı” demişti. "3 yıl sonra da benzer bir açıklamanın yapılmasını beklememek gerek" diyen Işık, "Barış süreci böylesine olumlu giderken niye Silvan yaşandı? Eğer Silvan, PKK tarafından sorgulanmazsa, çok daha vahim olaylara yol açabilecek" uyarısında bulundu.

Silvan'da PKK'nın yaptığı savunma açıklamasını haksız bulan Işık, "PKK açısından bir meşru savunmayı göstermiyor. O askerî birlik, PKK’yi imha edebilecek, PKK’nin elindeki rehineleri alabilecek kapasitede ve yetenekte bir birlik değil. Özel bir birlik değil o. Üç ay eğitim almış, adı kâğıt üzerinde komando olan bir birlik o. PKK’nin bunu bilmemesi mümkün değil. Onun için olayın sorgulanması gerekiyor" dedi.

ÖCALAN'IN LİDERLİĞİ SÜRÜYOR MU?

Silvan sonrası PKK içinde Öcalan'ın etkisinin azaldığı yorumları yapıldı. Balıkçı ise böyle düşünmüyor ve şunları söylüyor:
"PKK içinde tek hâkim hâlâ Öcalan’dır. Herkes bir şey yaparken, onun adına yapıyor. Demokratik özerklik, Öcalan adına ilan ediliyor. “Ben onun adına dağdayım” deniyor. Silvan olayı dâhil bütün bunları Öcalan’ın argümanlarını kullanarak yapıyorlar.

İRAN'IN KANDİL SALDIRISININ NEDENİ

Yaşanan kördüğümden çözümsüzlük sürsün diyenlerin faydalandığını savunan Balıkçı İran'da PKK'nın kolu PJAK'a yapılan operasyonla ilgili ise şunları söyledi:

"İran, Kandil’e girdi ve kendi uzantılarında ve Kürt kesimlerinde , “aslında, Kandil’i Türkiye vuruyor” algılaması yarattı. Nitekim Duran Kalkan şu açıklamayı yaptı. “Aslında İran bize saldırmıyor. Türkiye bize saldırıyor” dedi. Aslında İran, Kandil’i rehin almak ve Kandil’i kendisine biat ettirmek istiyor. Öcalan, “Devrimci halk savaşını artık kaldırdık” dediği gün, İran Kandil’e girdi. Bu anlamlıdır. Çünkü Öcalan’ın mutabakat sağladık dediği üç konu, PKK’nin sınır dışına çıkmasıyla sonuçlanacak mutabakatlardı. Şimdi Kandil, İran işgali altındayken, gerilla nasıl sınır dışına çıkacak?"

KANDİL'İ REHİN ALMAK İSTİYOR

İran ilk kez Kandil’e giriyor. Üstelik sadece PJAK’ın değil, PKK’nin Harkuk bölgesine de giriyor. Aslında İran, Amerika Irak’tan çekilirken hem Şii bölgesine bir koridor açmak, hem Suriye’ye yönelik girişimleri önlemek hem de Kandil’i rehin almak istiyor. Bunu da, uzantılarıyla, kendisine yakın olan insanlarla yapıyor. Kısacası, saydığım bütün olayların bir haftada yaşanmasında İran’ın etkisi var. Türkiye kendi içinde büyük bir kargaşa yaşarsa Suriye’ye ya da başka bir ülkeye demokratikleş diyebilir mi? Bakın Suriye çok önemlidir. Suriye düşerse, İran da düşer!