Elvir Baliç fırtınalı hayatını Aksiyon'a anlattı
Abone olF.Bahçe ve Real Madrid gibi takımlara rekor ücretlerle transfer olan Baliç, şimdilerde erken tattığı şöhretin bir hayli uzağında. Bir ara futbolu bırakan Boşnak oyuncu devre arasında A.Gücüne geldi. G.Saraydan kendisinin de alacağı olduğunu söyleyen Baliç, zikzaklarla geçen futbol hayatını anlattı.
Sıra dışı bir yaşam, sıra dışı bir futbolcu, sıra dışı bir yıldız: Elvir Baliç. Hayallerinin ötesinde top koşturan bir futbolcu kendisi. Saraybosnanın yeşil bahçelerinde başlayan, daha sonra aynı şehirde top gülleleri altında süren bir ilk evre. Ardından Bursasporda profesyonelliğe adım atan, F.Bahçe ile ilk sıçrayışını yapan, nihayetinde İspanyanın Real Madrid gibi dünyaca devinde zirveye ulaşan bir kariyer. Sonrası ise çok farklı. İspanyada tutunamayan, soluğu G.Sarayda alan, ardından Konyaspora geçen ve ansızın futbolu bırakan bir süreç başlar. Şimdilerde futbola A.Gücü forması altında yeniden dönen Baliçin futbol hayatının koridorlarına yolculuk yaptık.
1974 doğumlu Baliç, futbola 1984te Saraybosnada başlar. Babası Sarajevo taraftarıdır ama oturdukları eve yakın olduğu için onu Zeljenicar kulübünün alt yapısına yazdırır. Bu takımda 8 yıl top oynar. 1992de başlayan Bosna Savaşı sırasında Sarajevo takımına transfer olur. Top gülleleri arasında antrenmanlara gidip geldiği günlerdir: Bir yanda savaş vardı, diğer yanda hayat devam ediyordu. Korkunçtu. Her gün ne olacak diye bekliyorsun. Akşamları ev âdeta bir kavuşma yeriydi aile için.
Savaşta eniştesini ve amcasını kaybeder. Ablası ve dayısı ciddi şekilde yaralanır. Lig yoktur. Kulübü de Bosnalı askerlere yardım amacıyla dünyanın değişik ülkelerinde turnuvalara katılır. Tam 13 ay süren maçlar sonunda yaklaşık 1 milyon dolara yakın para toplanır. En çok Suudi Arabistan ve Endonezyada kalırlar. Tekrar döndüklerinde savaş hâlâ devam etmektedir. 7 ay daha Bosnada kalır. Sonra rahmetli Devlet Başkanı Aliya İzzetbegoviçin izniyle tekrar turnuvaya çıkarlar. Bu dönemde Türkiyeye de uğrarlar. Bursada Bursaspor ile karşılaştık. Bursasporu Nejat Biyediç çalıştırıyordu. O maç sonrasında bana teklifte bulundu. diyor.
Ancak turnuva devam ettiği için bu teklifi o an kabul etmez. Birkaç ay sonra yine takımıyla birlikte Bosnaya döner: Savaştan önce eski Yugoslavyada futbolcular 28 yaşına kadar yurtdışına çıkamazdı. Ben ise 18 yaşında dünyayı dolaştım. Ancak tekrar döndüğü ülkesinde hiçbir hedefi yoktur. Lig zaten tatildi. Takım dağılmak üzereydi. Bu süreçte Bursa ile temas kurdum. Onlar da beni tekrar çağırdılar.
Bursaya geldiği günü hiç unutmuyor; 2 Şubat 1995 Ramazanın ilk günüydü. Transfer dönemi geçmişti. Yazı beklemem lazımdı. Takımda üç tane yabancı vardı. Ben üç ay boyunca antrenmanlara çıktım. Bursaspor sezon sonunda İnter-Toto Kupasına katılma hakkını elde eder. Yabancılardan Yusuef de ayrılır. İlk İnter-Toto maçlarında giydim yeşil-beyazlı formayı. Forvettim ve iyi oynuyordum. Üç tur atladık. Ama hâlâ gol atamamıştım. Üçüncü turda rakip Almanyanın Karsruhe takımıydı. Maç öncesi Baliç gol atsın diye kurban kesilir, kurşun döktürülür. O da golü atar; ama takımı penaltılarla elenir.
Bursasporda iyi bir futbol ortaya koyar. Nejat Biyediç dışında, Gordon Milne ve Rasim Kara ile de çalışır. Sürekli ilk onbirde yer bulur. İlk sezon 9, ikincisinde 21, son sezon ise 13 gol atar. Sözleşmesinin bitmesine 1 yıl daha kalmasına rağmen günlerce kamuoyunu meşgul edecek ve bugün bile kırılamayan bir transfer rekoruyla F.Bahçeye geçer: Artık gitmem gerekiyordu. Bursaspora verebileceğim bir şey kalmamıştı. F.Bahçede Başkan Aziz Yıldırımın koltuğa yeni oturduğu dönemdi. Beni ilk o istedi. Kendisine söz verdim. Sonra G.Saray da istedi ama ben F.Bahçeye söz verdiğim için bu takıma gittim.
Bu transfer 9 milyon dolara gerçekleşir. Baliç bir Anadolu takımından İstanbula transfer olan en pahalı futbolcudur. (Bu transfer rekoru bugün hâlâ kırılamadı). Maliyeti büyüktü transferlerin. Benim üzerimde aşırı baskı oldu. Tatile gittim, bütün televoleler imzamı konuşuyor. Bu parayı hak ediyor mu, hak etmiyor mu? Bu paraya şu kadar okul, hastane yapılır gibi haberler vardı. Benim bir suçum yoktu. Bonservisim yüksekti. diyor. Ama F.Bahçede de iyi bir başlangıç yapar. İki üç maç oynadıktan sonra artık herkes helal olsun aldığı paraya der. Teknik Direktör Lövdür. O sezon 18 gol atar. Ve sezon sonunda devreye Real Madrid girer.
Real Madrid, birçok futbolcunun hayal bile edemediği bir takım. Baliçin hayallerinde de yoktur burası. Galli Teknik adam J.Benjamin Toshack Beşiktaştan ayrıldıktan sonra Reale teknik direktör olur. Realin menajeriyle Ankaraya G.Birliğinde oynayan Geremiyi izlemeye gelir. İlk yarı bitmeden stattan çıkarlar. Sonra Baliçin ismi ortaya atılır. Toshack onun için iyi ama pahalı oyuncu der. Real Menajeri Piri ve diğer yetkililer olsun yine de bir izleyelim diye tuttururlar. F.Bahçe, İstanbulda Antalya ile oynuyordur: 3-1 kazandığımız o maçta ben de iyi bir performans sergiledim. Maçtan sonra menajer Piri benim için iyi futbolcu dedi. Ondan sonra anlaşmaya geldiler.
Baliç tüm bu olan bitenler karşısında oldukça şaşkındır. Bir yıl içinde F.Bahçede oynamak, sonra da Real Madridin teklifi. Aziz Yıldırım ise Baliçin Reale gitmesini istemiyordur. İlk başta Realden Baliç için 35 milyon dolar bonvervis parası ister. Tabii görüşme o anda biter. Real de İngilterede oynayan Anelkaya yönelir. Anelkayı alamazlar. Bir kez daha F.Bahçe ile temasa geçerler; Ben de bu arada Aziz başkana gidip ricada bulundum. Baliç, Aziz Yıldırıma Başkanım bu fırsat bir daha elime geçmez. Bana izin ver. der. O sıralar F.Bahçenin Almanya kampı da başlamıştır. Görüşmelerin ardından Aziz Yıldırım 19,3 milyon dolara Baliçi Reale satmaya razı olur. Rüya gibiydi. Almanyada kamptaydık. Gece bir buçukta görüşmeleri benim adıma yapan Suat Karaliç aradı. Hayırlı olsun dedi. Tabii o anda şoke oldum. İnanamadım. Arkadaşlarla vedalaştım. Tüm oyuncular şaşırdı bu işe.
Baliçin şaşkınlığı Madridde de devam eder. Havaalanında onu o ana kadar hiç karşılaşmadığı bir gazeteci kalabalığı bekliyordur. Belki de 50 kamera vardı. Türkiyede oynuyorsun. Kimse seni tanımıyor. Üstelik Realin en pahalı transferisin.
İki üç gün içinde kendini dünyaca ünlü futbolcularla aynı kampta bulur. Raul, Moriantes, Mkalele, R.Carlos, Salgado ve tabiî ki Hierro. Hepsi yıldızdı. Toshack beni karşısına aldı. Burada sadece futbol oynamayı düşün, başka bir şey düşünme dedi. Hazırlık maçlarının hepsinde forma giyer. Her şey gayet iyi gidiyordur. Ama tam lig başlayacağı anda dizinden sakatlanır. Bir ay oynamadım. Barcelona maçı öncesi sakatlığım geçti. Bu maç için yaptığımız son antrenmanın bitimine beş dakika kala yine sakatlık geçirdim. Çekilen MR sonucunda çapraz bağlarının koptuğu kendisine söylenir. Bu defa 4,5 ay sahalardan uzak kalır.
Bu arada eşinden de ayrılır. Her şey gibi takımdaki işler de kötü gitmektedir. Hatta Real, La Ligada 15. sıraya kadar düşmüştür. Yönetim Toshcakın işine son verir. Takımın başına Del Bosque getirilir. İyileştiğimde o vardı. Ve daha çok İspanyolları oynatıyordu. Sezon sonunda beni takımda düşünmediğini söyledi. Ben de kendisine teşekkür ettim. Bu olay yaşanınca devreye F.Bahçe girer. Aziz Yıldırım Baliçi kiralık olarak F.Bahçeye alır. Ancak Baliç burada da fazla oynayamaz. Teknik Direktör Mustafa Denizli daha çok Rapaiç, Revivo, Anderssonu tercih eder. Baliç oynayamadığı için sinirlenir. G.Anteple ilk yarısı 3-0 F.Bahçenin aleyhine biten, ikinci yarıda ise Sarı-Lacivertli takımın 4 gol atarak kazandığı o unutulmaz maçın devre arasında kendisini oyundan çıkardığı için Mustafa Denizliye kızar ve soyunma odasını terk eder. Benim de hatalarım vardı tabii. Denizli bana göre iyi bir hocaydı. Tarzı farklıydı. Ama anlaşamadık bir türlü kendisiyle.
Sezon sonu tekrar Madride döner. Takıma Zidane ve Figonun geldiği yıldır. Del Bosque onu ilk yarı boyunca pek oynatmaz. O da ikinci yarı Roya Vallaconaya kiralık olarak gider. Böylelikle Real macerası 15 maç ve 2 golle kapanır. Roya Vallaconada da tutunamaz. Son bir ay hocaya kızar ve Bosnaya gelir. Hatta tatile çıkar. Tatil için kaldığım otelde G.Saray kongre üyesi bir kişiyle karşılaştım. Bana G.Sarayda oynar mısın dedi. Neden olmasın dedim. İki gün sonra aradılar beni. Sonra Realle kontak kurdum. Bonservisimi bedava verdiler. Ve G.Saraya geldim.
G.Saraya gelmesini isteyen onu Bursasporda oynadığı günlerde A Milli Takıma kazandırmaya çalışan Fatih Terimdir. Ancak Fatih hoca Baliçten beklediğini alamaz ve ona ligde pek forma vermez. 7-8 maç oynatmadı. Sonra bir maç oynattı, üç maç oynatmadı. İkinci yılın devre arasında 4 arkadaşla birlikte kadro dışı bıraktı. Sezon sonuna doğru ise takımın başına G.Hagi getirilir. Hagi onu ve diğer kadro dışı bırakılanları affeder. Baliçe de övgüler yağdırır. Bir sezon sonra artık Haginin kafasındaki isimlerden biridir o. Trabzon maçında gol atınca da taraftarların sevgilisi olur. Ancak, ilk yarı biterken sakatlanır: Son 4 maçta oynamadım. Devre arası oldu. Yönetici Fatih Gökşen, Hagi seni istemiyor dedi. Ben buna inanamadım. Çünkü o sürekli benden memnun olduğunu söylüyordu. Sebep nedir diye sordum. Bana herhangi bir cevap vermedi. Üzüldüğüm nokta ise Haginin benimle konuşmamasıydı. Ancak daha sonra Baliç, Hagiden ziyade yönetimin kendisini istemediğini öğrenir. Ona göre, Hagi böyle bir isteğe boyun eğmek zorundadır. Çünkü yönetim onu göndermek için fırsat kolluyordur. Baliç, Haginin o dönem kulüpte çok fazla sözünün geçtiğine de inanmıyor. Yöneticilerin kendisini niye istemediğini de bilmiyor.
Bugün de G.Sarayda para krizi hâkim. Onların zamanında da buna benzer kriz vardır. Benim de alacağım var. Hâlâ paramı ödemediler. Ödemelerini bekliyorum. Baliç, G.Saraydan anlaştığı rakamın yüzde 40ını hâlâ alamadığını söylüyor.
Cim Bomdan ayrılma aşamasında devreye Konyaspor Teknik Direktörü vatandaşı Saffet Susiç girer. Bir dönem Sarajevo takımında top oynayan çocukluğunun futbol yıldızı Saffet hocanın teklifine hiç düşünmeden evet der. Saffet hoca çok büyük futbolcuydu. İdolümdü. Belki de dünyanın en iyi on oyuncusundan biriydi. Lakabı Papeydi. Babam çocukluk yıllarımda bana sürekli Pape, Pape diye hitap ederdi. Konya küçük bir şehirdi. Baliç bu şehre alışmakta zorluk çeker. Kaybedilen bir maçtan sonra futbolu bıraktığını açıklar: Bunalımdaydım. Çocuğumun hastalandığı dönemdi. Her şey bir anda oldu. Tamam bırakıyorum dedim. Bıraktım.
Bir hafta geçmeden yanlış yaptığını anlar ve geri döner. Baliç tezcanlı bir kişiliğe sahipti ve kızıp ani karar vermeleri bu yüzdendi. Sezon bitince Konyaspordan ayrılıp Bosnaya yerleşir. Ailesine vakit ayırır. Tatile çıkar. Ancak bu sezon İlhanla problemler yaşayan A.Gücünde teknik direktör yine Saffet Susiçtir. Devre arası yine Baliçi çağırır. Yeniden kendimi ispat etmek gibi bir derdim yok. Ama tabii ki iyi oynamak istiyorum burada. Katkı vermeye geldim. Umarım bir problem yaşamam.
ELVİR BALİÇİN ÇIKARDIĞI KASET KARABORSAYA DÜŞTÜ
Elvir Baliçin hayatında müziğin yeri bir başka. Boşnak oyuncu geçen yıl ülkesinde bir kaset çıkardı. Müzik benim hobim. Çocukluğumda akordeon çalardım. Şarkı söylerdim. Bir kaset çıkarmak gibi bir isteğim vardı. Onu da çıkardım Allaha şükür.
Baliçin çıkardığı müzik kaseti Bosnada satılıyor. Ancak o da telif haklarından ve karaborsadan şikâyetçi. Kaseti korsan basılıyor. 2-3 bin satış gerçekleşti. Ancak Bosnada insanlar bir CDye 5-10 dolar vermekten ziyade korsanını almayı tercih ediyor. Korsanın önüne bizim orada da geçilemiyor maalesef.
Kasetindeki parçaların sözleri Dini Muharemoviç adında bir yazara ait. Bana 50 şarkı sözü verdi. Ben de içlerinden beğendiklerimi seçtim. Kaseti pop fantezi arası bir tarz. Ne Cengiz Kurtoğluna ne de Tarkana benziyor. Bizde söylem tarzı farklı, gırtlak farklı, melodi farklı. Kasetimiz biraz hareketli, biraz canlı. Genelde aşk şarkıları var. Ayrılıklar falan. Kasette iki tane de slow parça bulunuyor.