Mustafa Balbay'ın avukatları, adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü ile özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM'e başvurdu.
Abone olİkinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanığı Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay'ın avukatları, adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü ile özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurduğu belirtildi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada konuşan Balbay, Türkiye'nin Uluslararası Siber Suçlar Sözleşmesi'nin sadece bir maddesini yasaya geçirdiğini ancak bunu da uygulamadığını belirterek, kendisiyle ilgili dijital delillerin hukuka aykırı olarak toplandığını ileri sürdü.
Mahkemenin bunların ne ölçüde delil olup olmadığına ilişkin karar vermesi gerektiğini ifade eden Balbay, "Gelin, Türkiye'nin Uluslararası Siber Suçlar Sözleşmesi'ne imza atması için karar çıkarın" dedi.
"Amerika'da gazetecilerin yaptıkları haber nedeniyle tutuklanmalarının üzerinden 1,5 asır geçtiğini, ancak Türkiye'de bugünkü iktidar mantığında, televizyon kurmanın bile terör örgütü kurmaktan daha tehlikeli göründüğünü" savunan Balbay, "Dünya iletişim çağından uzay çağını yakalamak istiyor, biz uzay çağında suç yakalıyoruz" diye konuştu.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi hakimlerinden İdris Asan'ın Yargıtay üyeliğine atandığını belirten Balbay, sanıklardan Levent Göktaş'ın "100'den fazla hata yaptı" dediği hakimin vereceği kararların adil olamayacağını iddia etti.
ARAP ÜLKELERİNDEKİ PROTESTOLAR
Tunus, Mısır ve Libya'daki gelişmelere değinen Balbay, Türkiye'deki demokrasinin Ortadoğu ülkelerinden bile daha geriye gittiğini, Arap ülkelerindeki protestoların beğenilip demokratik ilan edildiğini savunarak, "Türkiye'de hükümeti devirmeye teşebbüs etmek gibi ucu bucağı açık suç yaratacaksınız. Arap ülkelerinde tek adamdan demokrasiye geçiş koşulları aranırken, Türkiye'de demokrasinin bütün olanakları kullanılarak 'tek adam'la yönetime gidiş var" şeklinde konuştu.
Mustafa Balbay, duruşma salonunun olduğu binada sanıkların beklediği alanın genişletilmesi için çalışmaların başladığını ifade etti.
"Bizi kim katletti? 2 yıldır kim öldürüyor? Türkiye'yi açık hava hapishanesine çeviren mantık nedir? Bu komployu da aramak zorundasınız" diyen Balbay, "Türkiye'de geçmişin intikamını alma güdüsü var. Bu havada intikam kokusu var" diye konuştu.
Adnan Menderes'in yargılanmasının 9 ay 15 gün, Mithat Paşa'nın yargılanmasının 14 ay sürdüğünü anlatan Balbay, "Sizi İngiliz hakimlerle karşılaştırmak istemem ama Mithat Paşa'yı yargılayan hakimler 'Bu delillerle bu dava açılmaz' dediler" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İran'da tutuklanan 2 Alman gazetecinin serbest bırakılması için aracı olduğunu ve Almanya Cumhurbaşkanı'nın kendisine teşekkür ettiğini belirten Balbay, Türkiye'de ise bu davada aydınlar ve gazetecilerin tutuklu yargılandığını kaydetti.
Normal ağır ceza mahkemelerinin işleyişine göre 30 yıldır yargılandıklarını ifade eden Balbay, "30 yıllık yargılama sonunda geldiğiniz noktayı tekrar gözden geçirin. Sabır taşı olsa çatlar. Bakış açınızı ortaya koyun. Bu hem davanın seyrini değiştirecek hem de bizi siyasi iktidarın önünde malzeme yapmaktan kurtaracaktır. Ben yaşamımı, bu ülke için ortaya koydum.
Balbay'ı ne kadar kazırsanız kazıyın, altından Atatürk Türkiyesi için kendini adamış bir insan bulacaksınız" dedi.
Duruşma, sanıkların taleplerinin alınmasıyla devam ediyor.
BALBAY'IN AİHM BAŞVURUSU
Bu arada, Mustafa Balbay'ın avukatları, müvekkillerinin adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü ile özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM'e başvuruda bulunduklarını belirtti.
Avukatlar Mehmet İpek, Aydın Metin ve Hasan Hüseyin Altaş tarafından hazırlanan dilekçede, Balbay'ın "Ergenekon" kapsamında tutuklanması sürecine değinildi.
Dilekçede, Balbay'ın soruşturma ve yargılama aşamasında tahliyesi için yapılan itirazların hep aynı gerekçelerle reddedildiği ifade edilerek, yargılamanın 28. celsesinden itibaren müvekkillerinin tahliye talebinin ayrı olarak değerlendirilmeye başlandığı, ancak mahkeme başkanının karşı oyuna rağmen yine basmakalıp ifadelerle hukuki gerekçelere dayandırılmadan reddedildiği kaydedildi.
Balbay'ın tahliyesi için yapılan bütün taleplerin aynı gerekçelerle reddedilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 6. maddesinde belirtilen "makul sürenin" aşılmasına neden olduğu vurgulanan dilekçede, itirazlara karşı verilen itirazın reddi kararlarına karşı başvurulacak başka bir iç hukuk yolunun bulunmadığı, bu durumda da bütün iç hukuk yollarının tükendiği anlatıldı.
TAZMİNAT İSTENDİ
Dilekçede, Balbay'ın tutuklandıktan 9,5 ay sonra savunmasını yapabildiği, sanık sayısının fazla olmasından dolayı savunmaların tamamlanamadığı ve yargılamanın uzun süreceği ifade edilerek, tahliye taleplerinin sürekli ve yasal olmayan gerekçelerle reddedilmesinin AİHS'nin 5'inci maddesindeki "özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal ettiği" kaydedildi.
Yargılamanın, cezaevi kampüsü içinde özel olarak hazırlanan duruşma salonunda oluşturulan ayrı bir heyet tarafından yapıldığı ifade edilen dilekçede, yargılamanın tabii olmayan olağanüstü mahkeme tarafından yürütüldüğü, bunun AİHS'nin 6'ıncı maddesinde yer alan "adil yargılama hakkını ihlal ettiği" savunuldu.
Dilekçede, Balbay'ın 24 kitabı olduğu, yegane amacı habere ulaşmak olan müvekkillerinin yaptığı görüşmeler, gazetedeki yazıları, televizyon, radyo programları, haber kaynaklarından aldığı bilgi ve belgeler nedeniyle kendisine suç isnat edilmesinin hukuken mümkün olmadığı belirtildi.
Balbay'ın gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklu yargılandığı dile getirilen dilekçede, bunun da AİHS'nin 10. maddesi ile güvence altına alınan "ifade özgürlüğünü ihlal ettiği" vurgulandı.
Dilekçenin sonunda, AİHS'nin 5, 6 ve 10. maddelerinin ihlal edildiğinin tespit edilmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tazminata hükmedilmesi istendi.