Balayı dönüşünde uçakta öpüşünce olay olan çift konuştu
BODRUM'da bulunan beş yıldızı bir otelin genel müdürü 40 yaşındaki Mehmet Tulunay, balayından dönerken uçakta eşini öpünce kriz çıktı. Mehmet Tulunay öpüşme krizinin sebebini ve kavga ettiği yolcuyu anlattı
BODRUM'da bulunan beş yıldızı bir otelin genel müdürü 40 yaşındaki Mehmet Tulunay, balayından dönerken, bindiği İstanbul-Bodrum uçağında iddiaya göre, eşini öpünce yaşanan krizle ilgili basın toplantısı düzenleyip, yaşadıklarını anlattı. Tulunay, "Ne yapıp ne yapmayacağımı iyi biliyorum. Anormal bir şey yapmamıştım. İnsanlar da bizi destekledi. O insanın yanlış yaptığına, kendisine çok iyi ifade ettiler" dedi.
Bir otel zincirinin genel müdürlüğünü yapan Mehmet Tulunay, 9 Ekim gecesi 29 yaşındaki Merve Topçu'yla evlendi. Bir süre sonra 10 günlüğüne Küba'yı ve ABD'yi kapsayan balayı tatiline giden Tulunay ve eşi, yurt dışından dönerek, dün saat 10.20'de Bodrum'a gitmek üzere İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan kalkan uçağa bindi. Uçağa bindikten bir süre sonra yanında oturan eşiyle sohbet ederken, eşini öpen Tulunay'a iddiaya göre, yandaki koltukta oturan erkek yolcu, "Kadını nasıl öpersin? Burası uçak. Herkesin içinde olmaz böyle şeyler" diyerek, tepki gösterdi. Bunun üzerine ikili arasında tartışma çıktı. Olay büyüyünce Tulunay, eşi ve kendilerine tepki gösteren yolcu, uçaktan indirildi. Olay, basında haber olarak yer aldı.
Tulunay çifti, yaşadıklarını anlatmak amacıyla basın açıklaması yaptı. Kadıkalesi Mahallesi'ndeki bir restoranda düzenlenen basın toplantısında Mehmet Tulunay, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Saat 10.20'de Bodrum uçağımıza bindik. Eşimle 'Vatanımıza hoş geldik. Ne kadar güzel Bodrum'a gidiyoruz, evimize gidiyoruz, arkadaşlarımız bizi bekliyor. Köpeğimiz burada, kedimiz burada onlarla karşılaşacağız' düşüncesiyle sevinirken, tabir-i caizse 'bayramlaşır gibi' öpüştük. Aradan biraz zaman geçti, arka taraftan bir homurdanma başlandı. O kadar normal hareketler içindeydim ki böyle bir şeyin sorun yaratacağını düşünmedim. Birden arkamdaki kişi, beni uyarıp, 'Ne yapıyorsunuz siz kardeşim, uçakta öpüşülür mü?' falan deyince, ne olduğunu anlayamadım. Kalktım ve 'Ne demek istiyorsun sen, anlamadım' dedim. 'Burası uçak kardeşim, burada öpüşemezsin' dedi. Ben de 'Eşimi öpmek için sana mı soracağım?' diyerek, tepki gösterdim. Açıkçası çok da fazla olayı büyütmek istemedim; çünkü beyefendinin yanında eşi ve çocuğu da vardı. Çocukları da ağlıyordu. Bu sefer uçaktaki diğer yolcular, tepki göstermeye başladı. Bizimle beraber 'Sana ne, sen bakmasaydın. İnsanlar eşini öpmeyecek mi?' demeye başladılar. Zaten ben, yeteri kadar öfkelenmiştim ve gerçekten trajikomik bir olaydı. İnsanlar sevgi ile birbirlerine sarılıyor ve bu yaşadığım tepki beni şoka soktu. Kızamadım."
ANORMAL BİR ŞEY YAPMAMIŞTIM' Tulunay, sevgiden daha güzel bir şey olduğunu düşünmediğini ve insanların hasretle mutlulukla karısına sarılmasında, gülümseyerek, konuşmasında kızılacak bir şey olmadığını belirterek, şöyle devam etti: "İnsanlar, olayın daha farklı bir boyuta gittiğini anladılar. 'Burası Bodrum uçağı, insanlar öper de sever de sarılır da. Sen bakmasaydın' diye tepki gösterdiler. Yolcular, ciddi anlamda kızdılar. Açıkçası uçaktaki yolculara teşekkür ettim. Benim daha fazla sinirlenip, yanlış bir tepki vermeme engel oldular; çünkü onlar, bizim adımıza her şeyi söylediler. Biz, kötü bir şey yapmadık. 40 yaşındayım. Belli bir sosyal tecrübeye, aile terbiyesine sahibim. Ne yapıp ne yapmayacağımı emin olun, iyi biliyorum. Anormal bir şey yapmamıştım. İnsanlar da bizi destekledi. Sevgimize, enerjimize, mutluluğumuza ortak oldular. O insanın yanlış yaptığına, kendisine çok iyi ifade ettiler. Pilot, sanırım uçakta daha büyük bir olay olacağını öngördüğü için çünkü olay, bizim dışımızda çıktı ve insanlar da dahil oldu. Tedirgin oldular ve geri dönüp, park pozisyonuna çekti. Uçağa polis davet ettiler. Beni aşağıya davet ettiler. Olayın daha fazla uzaması için itiraz etmeden indim. Hatta eşimi bile uçakta bıraktım, 'geri gelirim' diye. Arkamdan da diğer beyefendinin de aşağı inmesini istemişler. Aşağıya indi. En son aşağıya indiğinde tabi ki beyefendi, daha farklı bir ruh halindeydi. Uçakta daha fevri iken aşağıya indiğinde benimle hiç göz teması kurmadı. Uzakta durdu zaten eşi ve çocuğuyla uğraşıyordu. Ben de olayın üzerine gitmek istemedim. Bizi karakola götürdüler, ifademizi verdik. Önce beyefendinin ifadesini aldılar. İfadesinde, beyefendi, bir yanlış anlaşılma olduğunu ifade etti."