BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Bakanlık uyardı! Issız adam sayısı patlama yaptı!

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nca yapılan araştırmaya göre Türkiye'de yalnız yaşayanların oranı 5 yılda yaklaşık 2 kat arttı. Yalnız yaşayanlar arasında da özellikle 'Hiç evlenmemiş, genç erkek nüfus' oranının hızla yükseldiği belirlendi.

Abone ol

Türkiye'de geniş aileden çekirdek aileye geçiş yaşanırken, yalnız yaşayanların oranının artması dikkat çekti. Yalnız yaşayanlar arasında ise hiç evlenmemiş erkek nüfus oranının arttığı görüldü. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca 2006 ve 2011 yıllarında yapılan araştırmalar karşılaştırılarak hazırlanan "Türkiye Aile Yapısı Araştırması", akrabalık ve komşuluk ilişkilerine ilişkin çeşitli bulgular sunuyor.

Buna göre, Türkiye'de bireylerin büyük çoğunluğu (yüzde 74), çekirdek aileli hanelerde yaşıyor. Bunu geniş aileli haneler takip ediyor. Ancak 2006 ve 2011 yıllarına bakıldığında geniş aileli hanelerin çözülmeye başladığı, yalnız yaşayanların sayısının arttığı ortaya çıktı.

YALNIZ YAŞAYANLARIN ORANI 5 YILDA 2 KAT ARTTI

Araştırmaya göre, yalnız yaşayanların oranında beş yılda neredeyse iki kat artış yaşandı. 2006'da yüzde 2.7 olan yalnız yaşayanların oranı, 2011'de yüzde 4.7'lere yükseldi. Karadeniz Bölgesi'nde yalnız yaşayan kişi sayısında önemli artış görülürken, Batı Marmara Bölgesi'nde evdeki akrabalar azalırken, yalnız yaşayanların oranı Türkiye ortalamasından iki kat daha fazla yükselerek yüzde 10'a çıktı.

Yalnız yaşayanlar arasında özellikle erkek nüfusun önemli bir orana ulaştığı da ortaya çıktı. 2006'da kentlerde yalnız yaşayan erkeklerin yüzde 55'i lise ve daha üstü eğitim görürken, 2011'de bu oran yüzde 68'e ulaştı. Araştırmada, erkekler arasında yalnız yaşamanın zorunluluklardan çok, bir yaşam biçimi haline dönüştüğü değerlendirmesinde bulunuldu.

Yalnız yaşayan erkeklerin çoğunluğunun hiç evlenmeyen ve genç nüfus olduğu (18-44 yaş) belirlendi. 2006'da bu yaş grubundaki yalnız erkeklerin oranı yüzde 48 iken, 2011'de bu oran yüzde 60'a ulaştı. 2006 yılında yalnız yaşayanlar arasında en çok kadın ve dul olanlar varken (yüzde 70), bu oran 2011'de yüzde 57'ye düştü. 2011'de yalnız yaşayan kadınlar arasında yaşlıların oranının daha da artarak yüzde 62'ye ulaştığı ortaya çıktı.

EVDEKİ AKRABA ORANI DÜŞTÜ

Araştırmada, hanelerde çekirdek aile üyelerine ek olarak bulunan akrabalarla ilgili de bulgular yer aldı. 2006 yılında 18 yaş ve üstündeki bireylerin yüzde 9'u geniş aile içinde yaşayan akrabalar iken, 2011'de bu oran yüzde 6'ya düştü. 2006'da kırsal kesimde daha fazla birey hanede akraba statüsündeyken, 2011'e gelindiğinde artık hanede akraba statüsünde olanların çoğunluğunun kentsel kesimde yaşandığı ortaya çıktı.

Her iki yılda da evdeki yaşlı akrabaların oranının toplam nüfustaki yaşlı oranından daha yüksek olduğu tespit edildi.

En çok eşi ölen, boşanan ya da ayrı yaşayan bireylerin akrabalarının yanında kaldığı belirlenirken, evdeki akrabaların en az beşte birinin daha önce evlendiği ortaya çıktı.
2006'da Karadeniz Bölgesi'nde yüzde 10'un üstüne çıkan evdeki akraba oranının, 2011'de yine aynı bölgelerde hızla aşağılara çekildiği görüldü.

Buna karşılık 2006'da Güneydoğu Anadolu'da, Orta Anadolu'da yüksekçe olan evdeki akrabaların oranı, 2011'de az da olsa bir düşüş yaşadı. Evdeki akraba oranlarının arttığı tek bölge Akdeniz Bölgesi olarak tespit edildi.

YAŞLANDIKÇA AKRABALARDAN UZAKLAŞILIYOR

Bireylerin akrabalarıyla ilişkilerinin de araştırıldığı çalışmaya göre, 2006-2011 arasında aynı yerleşmede oturan akrabaların azaldığı, başka yerleşmelerde oturanların arttığı görüldü. Bireylerin çoğunlukla anne-baba ya da kayınvalide-kayınpederi ile aynı binada oturduğu da belirlendi.
Zamanla en çok büyükanne-büyükbaba, amca, dayı, teyze, hala gibi görece uzak akrabalardan biraz daha uzaklaşıldığı tespit edildi.

Bireylerin en sık çocuklarıyla, anne ve babalarıyla yüz yüze görüştüğü belirlenirken, 2011 yılında çocuklarla sık görüşme 45 yaşlarına kadar çok yoğun iken, bu yaşlardan sonra görüşme sıklığının azaldığı ortaya çıktı.

Bireyler komşularıyla akrabalarıyla olduğundan daha sık görüştüklerini ifade ederken, akrabalarda olduğunun aksine bu ilişkilerin yaş ilerledikçe azalmadığı belirlendi.