Aslıhan Aydın ve Ayhan Hülagü'nün Zaman gazetesinde yer alan haberine göre Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Tiyatroları dışında, orkestralar, opera-bale ile güzel sanatlar gibi bakanlığa bağlı sanat birimleriyle ilgili yapılacak düzenlemeyi sivil toplum örgütlerinin görüşlerine açıyor.
Konu ile ilgili Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in başkanlık edeceği belirtilen bir toplantı 22 Ocak’ta yapılacak. Toplantıya tarafların temsilcileri katılacak. Toplantıda, bakanlık tarafından daha önce hazırlanan yasa taslağı ilk kez ilgili kesimlerle görüşülecek.
Bakanlığın hazırladığı “ Türkiye Sanat Kurumu ile Sanatın Desteklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı” başlıklı çalışma, geçtiğimiz sanat sezonunun sonunda gündeme gelmişti. Ancak bakanlık taslakla ilgili açıklama yapmamıştı. Söz konusu toplantıda ise bakanlık, adı geçen taslağı sahiplenerek, sivil toplum örgütlerinin, ilgili tarafların görüşüne açacak. Taslağın ilgili kurumların görüşleri alındıktan sonra Meclis’e getirilmesi hedefleniyor. Taslak, devlete bağlı Devlet Tiyatroları, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Opera Bale Genel Müdürlüğü ile orkestraların faaliyetlerinin tamamının Türkiye Sanat Kurumu’na (TÜSAK) bağlanmasını içeriyor.
Kurum, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tavsiyesi ve Bakanlar Kurulu kararı ile atanacak 11 kişiden oluşan Türkiye Sanat Kurulu ve hizmet birimlerinden oluşacak. Türkiye’de desteklenecek tüm kültür-sanat faaliyetleri 11 kişinin uhdesinde olacak. Tasarının ‘gerekçe’ bölümünde, yeni düzenlemede, İngiltere ’nin 1940 yılında kurulan ‘İngiliz Sanat Konseyi’, İtalya’da 1976 yılında kurulan Kültürel Faaliyetler Bakanlığı ile Avustralya’da 1975 yılında kurulan Sanat Konseyi’nin örnek alındığı belirtiliyor.
KURUMLAR TÜSAK'A DEVREDİLECEK
Tasarıda, kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte söz konusu devlete bağlı sanat kurumlarının kapanarak, yöneticilerinin bakanlık müşavirliği kadrosuna, personelinin ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredileceği belirtiliyor. Emeklilik dönemine yakın personelin de emekliliğini istemesi halinde emeklilik ikramiyesinin yüksek miktarlarda ödeneceği taahhüt ediliyor. 30 yaşını geçmemiş ‘sanatçı memur’ statüsündeki personelin bir kısmının da TÜSAK’ta ‘uzman yardımcısı’ olarak başvuru yapabileceği belirtiliyor. Böylece devlette ‘sanatçı’ kadrosu tamamen ortadan kalkacak. Taslakta, TÜSAK’ın görev tanımlarına bakıldığında, Türkiye’deki tüm kültür-sanat faaliyetlerinin bu kurum eli ile gerçekleştirileceği görülüyor.
Sanat projelerinin değerlendirilmesi, desteklenmesi ve yaptırılması TÜSAK’a ait olacak. Kurum, mali ve idari özerkliğe sahip, özel bütçeli, kamu tüzel kişiliğini haiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyetlerini sürdürecek. Devlet tiyatroları oyuncuları ise bu karara tepki gösteriyor.
BİNDİKLERİ DALI KESERLER
Ayten Gökçer (Oyuncu): Eski köye yeni âdet getirmeye gerek yok. Devlet Tiyatroları’nı kapatmaya çalışıyorlarsa açıkça söylesinler. Bunu yapamazlar, onları aşar. Dünyanın her yerinde sanat özgürdür. Kuruma destek verenler tabii ki orada neler olduğuna bakacaklardır ama direkt müdahale edemezler. Bu bindiğin dalı kesmektir. Böyle bir karar almayacaklarını düşünüyorum. Aklı başında kişiler oldukları kanısındayım.
KAPATMAK ÇÖZÜM DEĞİL
Nevra Serezli (Oyuncu): Devlet Tiyatroları, uzun yıllar süren bir geleneğe sahip. Kendi iç tüzükleri, işleyişi var. Bunları yok sayıp onu atıyorum, bunu kapatıyorum tutumu çok yanlış. Bu kökten değişim, her şeye kökten el koymak oluyor. Çok üzücü. Mevcut sistemin sorunu varsa onu gidermeye çalışırsın, kapatarak sorun çözemezsin. Sanat kurulunu iktidarın belirlemesi sanatın siyasallaşması anlamına geliyor. Sanat, özgürlük demek. Onu kısıtlarsan, bariyerler koyarsan hiçbir şey üretemezsin. Olamaz böyle bir şey. Umarım keyfe keder böyle düzenleme yapılmaz.
DEHŞET İÇİNDEYİM
Haldun Dormen (Oyuncu-Yönetmen): Böyle bir şeyi nasıl yaparlar, sanatı böyle nasıl baltalarlar anlamıyorum. Dehşet içindeyim. Sanatı bir yerlere getirmek için bu kadar yıldır çalışıyoruz. Müzikte, tiyatroda, sinemada dünya çapında isimler yetiştirdik. Böyle bir düzenleme, bunları yok etmektir.