Koç Holding ile hükümet yerli otomobil konusunda karşı karşıya geldi.
Abone olYerli otomobil projesine "ticari intihar" diyen Koç Holding Başkanı Mustafa Koç, hükümeti kızdırdı. Hükümetin yerli otomobil yapacak babayiğit arayışına kapıları kapatan Koç'a Nihat Ergün, bugün cevap verdi.
OYNAMAYA NİYETİN YOKSA BAŞKASI OYNAR
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, yerli otomobil üretimindeki tartışmalara ilişkin, "Biz sektöre, 'Siz yapın biz önünüzü açalım' dedik ama senin oynamaya niyetin var mı yok mu? Hiç 'yerim dar, yerim dar' deme. Oynamaya niyetin yoksa başkası oynar" dedi.
Ergün, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) üyeleri ile Bakanlıkta düzenlenen sohbet toplantısında bir araya geldi.
Soruları yanıtlayan Ergün, hurdaya ayrılacak araçlarla ilgili yapılan çalışmanın henüz netleşmediğini bildirdi.
HURDA ARAÇLARIN TOPLATILMASI
Önce işin mantığının oluşturulması ondan sonra da doğru adımların atılması gerektiğinin altını çizen Ergün, şunları kaydetti:
"Bugün yollarımız da araçlarımız da daha nitelikli ama bunun yanında da çok eski araçlar var. Türkiye'de 20 yılın üzerindeki araçların sayısı 2 milyonun üzerindedir. Hala trafiği aksatan, çevreyi kirleten arabalar var. Bir bakıyorsunuz arkasından siyah dumanlar saçan bir araba gidiyor önünüzde. Türkiye trafiğinde artık bu tip araçların olmaması lazım. Ancak bunu yaparken ne tür mekanizmalar kullanacaksınız bu önemli? Bu mekanizmalar şunlardır; birisi zorlayıcı birisi de teşvik edici olacak.
Zorlayıcı olan şudur, sistemi tersine çevirmemiz lazım. Yeni araçlar çevreci değil mi? Ama çevreyle ilgili vergileri daha yüksek. Motorlu Taşıtlar Vergisi'ni (MTV) daha yüksek ödüyorlar. Sıfır arabanın, en çevreci arabanın vergisi en yüksek. Çevreyi en çok kirleten arabanın vergisi en sıfır, en düşükte. O zaman sistemde bir yanlış var. O zaman zorlayıcı olanın bu olması lazım. Çevreci olmayan araçların MTV'sini yükselten ve çevreci araçların MTV'sini düşüren bir sisteme yöneldiğinizde bu, sistemi zorlar."
SATIN ALMA GÜCÜ DE HESAP EDİLMELİ
Ergün, bunun yanında satın alma gücünün de hesap edilmesi, o zaman da teşvik edici yönün devreye sokulması gerektiğini bildirdi.
Bunun da hurda aracın verilmesi karşısında bir bedelin takdir edilmesi ve yeni, çevreci bir araç alınması durumunda da uygun kredi mekanizmalarının oluşturulması olduğunu belirten Ergün, "Şimdi bunları birlikte kurguladığımız zaman hem hurda araçları trafikten çekmiş oluruz hem çevreci bir yaklaşımla hareket etmiş oluruz hem de yeni bir sektörün, özellikle çevreci araçlarla ilgili, hibrid ve elektrikli araç sektörünün güçlenmesine katkı sağlamış oluruz. Bu üçünü birden sağlarsa model, bizim için iyi bir şey olur" ifadelerini kullandı.
YERLİ OTOMOBİLDE MARKALAŞMA İSTİYORUZ
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç'un yerli otomobil üretimi konusundaki sözlerinin sorulması üzerine de sektörde çok farklı yaklaşımların olabileceğini ancak istedikleri şeyin, markalaşma konusunda adım atılması olduğunu söyledi.
Yoksa Türkiye'de otomobilin üretildiğine işaret eden Ergün, şöyle konuştu:
"Türkiye'de üretilen otomobilleri yerli ürün sayıyoruz ama yerli marka değil. Markalaşma konusunda adım atmak çok kolay olmayabilir. Bazı alanlara girmek için daha erken attığımız adımları bırakmasaydık mesela, şimdi markalaşma konusunda çok daha iyi bir yerde olurduk. Bugün markalaşma konusunda otomotiv sektörünün, bu işin peşini bırakması gerekmiyor. Önümüzdeki süreçte bir sürü yeni alan var. Yani siz fosil yakıtlı motorlarda markalaşmada geç kalmış olabilirsiniz ama bu, elektrikli araçlarda markalaşmada geç kaldığınız anlamına gelmiyor. Çalışmalarınızı sektör olarak buraya odaklasanız, herkes daha yolun başında, bu konuda çok hızlı mesafe alabilirsiniz.
DÜNYADA OLMAK İSTİYORSAK MARKALAŞMA OLMADAN YAPAMAYIZ
Biz şunu yapıyoruz. Sektörde eğer ana oyunculardan biri olarak dünyada olmak istiyorsak, bunu markalaşma olmadan yapamayız. En azından bir alanda markalaşma adımı atmak gerekiyor. Yoksa başkasının markasını, patentini, tasarımını burada üretmeye devam ederiz. En çok otomobil üreten merkezlerden biri olabiliriz, yan sanayimizde gelişir ama parayı başkası kazanır, işin itibarlı tarafını başkası paylaşır. Onun için biz sektöre, 'siz yapın biz önünüzü açalım kardeşim' diyoruz. Yani sektör, 'Ben adım atmak istiyorum, yerimi açın' dediği zaman biz yerini açıyoruz ama 'yerim dar' diyorsun, yerini açıyoruz, sonra da 'yenim dar' diyorsun. Bu da şunu gösteriyor. 'Yerim mi dar, yenim mi dar' tartışmasını bir kenara bırak. Senin oynamaya niyetin var mı yok mu? Onu söyle. De ki 'Benim oynamaya niyetim yok.' Hiç 'Yerim dar, yenim dar' deme. Oynamaya niyetin yoksa 'Ben oynamayacağım' dersin olur biter. Başkası oynar. Sen oynamazsan başkası oynar."