BIST 9.673
DOLAR 35,25
EURO 36,78
ALTIN 2.960,47
HABER /  GÜNCEL

Bakan uyardı kemerleri sıkabiliriz!

Bakan Babacan açık açık söylemese de ekonomide atılan bazı adımların rahatsızlık verebileceğini söyledi.

Abone ol

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bugünlerde mevcut krizin çok ötesine ve dünyada kriz nedeniyle yaşanan kötü tecrübelere baktıklarını belirterek, "Neler yapmalıyız ki, ileride oluşabilecek benzer sorunlarda kendimizi koruyalım. Tabi atılacak bazı adımlar rahatsızlık verecek. Gelecek nesilleri korumak adına bunu yapmamız lazım" dedi.

Babacan, kriz öncesinde bankaların üzerinde çok ciddi durduklarını, problemli bankaları tespit ettiklerini, sessizce sermayelerinni yeniden yapılandırmalarına bir bakıma teşvik ettiklerini belirterek, "Bazen havuç, bazen sopalar kullandık. Krize girdiğimizde Türk bankaları yapacaklarını yapmış durumdalardı. Testi kırılmadan yapacaklarımızı yaptık" dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bugünlerde mevcut krizin çok ötesine ve dünyada kriz nedeni ile yaşanan kötü tecrübelere baktıklarını belirterek, "Buralardan neler öğrenebiliriz? Neler yapmalıyız ki, ileride oluşabilecek benzer sorunlarda kendimizi koruyalım. Tabi atılacak bazı adımlar rahatsızlık verecek. Bunun çok iyi farkındayız. Gelecek nesilleri korumak adına bunu yapmamız lazım" dedi.

İstanbul'da düzenlenen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği(TOBB) Eurochambres Ortak Üyeler Komitesi Toplantısı'nın açılışında konuşan Bakan Babacan, krizin etkilerinin henüz tamamen silinmediğini söyledi. Hangi açıdan ele alınırsa alınsın,son krizin modern ekonominin gördüğü en derin kriz olduğunu, özellikle tüketimin birçok ülkede düştüğünü, hane halkı varlığının önemli bölümünün eridiğini belirten Babacan, bu nedenlerden dolayı pek çok ülkede derinleşen krizin etkilerinin kısa sürede kalmamasının söz konusu olmadığını ifade etti. Dünya genelinde kendi dinamiklerini oluşturamamış bir ekonomik toparlanmadan bahsedildiğine işaret eden Babacan, dünya genelinde artış işsizliğin krizden çıkışı uzatacağını belirtti.

"EMTİA FİYATLARI YÜKSEK VE DALGALI SEYRİNİ SÜRDÜRECEK"

Dünyada bankacılık sisteminin de normale dönmesinin vakit alacağı öngörüsünde bulunan Babacan, emtia fiyatlarının ise yüksek ve dalgalı seyretmeye devam edeceğini söyledi. Bazı ülkelerin zor kararları bugünden almak zorunda olduğuna dikkat çeken Babacan, "Bugün alınmayan zor kararlar, vakit geçerse acı tedbirler olarak gündeme geelcektir. Vakit geçmeden tedbir alınması pekçok ülkede önem taşıyor" önerisinde bulundu. Kriz nedeniyle birçok ülkenin reformdan bahsettiğini dile getiren Bakan Babacan, "Bugün itibariyle reformlarımızı tamamladık" dedi. Türkiye'nin bazı uygulamalarının artık örnek alındığını ifade eden Babacan, "2006'da çıkırdığımız kredi kartı yasası ile ABD'de çıkan yasa neredeyse madde madde aynı" dedi. Babacan, hükümet olarak bütçe açıklarının yüzde 1'in çekildiğini, borç stoğunun ciddi oranda düşürüldüğünü ve sağlam mali yapısı ile OECD ülkeleri arasında kamu bankalarına kaynak aktarmayan tek ülkenin Türkiye olduğunu dile getiren Babacan, Türkiye'nin krizden en hızlı çıkacak ülke olarak gösterildiğini kayretti.

"BORÇLANARAK AKTARILAN KAMU KAYNAKLAR İLELEBET SONUÇ VERMEZ"

Türkiye'nin 7-8 yıldır uyguladığı politikların temelinde özel sektör olduğunu vurgulayan Babacan, 2002 ile karşılaştırıldığında devletin birçok sektörden çekildiğini vurgaladı. Kamudan aktarılan kaynaklarla ve üstelik borçlanarak elde edilen kaynaklarla ekonomide ilelebet büyümeye çalışmanın sonuç vermediğine dikkat çeken Babacan, "En önemli politikamız devlet gölge etmesin, devlet yatırımcının önüne setler çemkesin oldu. Birinci görevimizi olarak bunu gördük. Çünkü açık bir ekonomide bürokrasi ile ilgili engelleri azaltıtğınnızda, özel sektörün dinamizmi zaten o ülkeyi alıp götürüyor. Yeter ki şartları, ortamı hazırlayın" dedi.

"ABD BİZDEKİ YÜZDE 25 PEŞİN ÖDEME KURALINI UYGULASAYDI KRİZ DERİNLEŞMEZDİ"

Babacan, bu söylediklerinin son kriz döneminde sorgulanan politikalar olduğunu da işaret ederek, "Özel sektör bu işi kendi kendine yapamıyor mı? Acaba devlet daha mı çok müdahil olmalı? Biz fikre asla katılmıyoruz. Devlet devlet olmanın görevini iyi yapsın yeter diyoruz. Devletin görevi illa ekonominin fiilen içinde olmak değil amam düzenleyici ve denetleyici rolünü iyi yapmalı. Bugün dünyada bir finans krizi yaşanıyorsa, bu düzenlemelerdeki eksiklikler ve denetimdeki yanlışlıklar nedeniyledir. Bizim Türkiye'de uyguladığımız peşin ödemede yüzde 25 kuralı eğer ABD'de uygulansaydı, biraz da iddialı konuşuyorum, dünyada böylesine bir krizin bu kadar derin yaşanması söz konusu olmazdı" dedi.

"KURALSIZ YARIŞ OLMAZ"

Serbest rekabet ortamında firmaların yarışarak en iyi hizmeti, uygun fiyatla sunmaya çalışmalarını, ekonomik başarının temelinde gördüklerini dile getiren Babacan şöyle devam etti:

"Ancak yarışma derken, hiç bir yarışma kuralsız olmaz. Bugünlerde kış olimpiyatlarını izliyoruz. Kim en iyi olacak onun mücadelesi veriliyor. O yarışlardaki kuralları kaldırın ve sonucu görün. Orada sadece bir kaos olur. Gerçek anlamda kim başarılı, kim başarısız onun sonucunu göremezsiniz. Serbest rekabet, daha iyi üretme yarışması, kuralların iyi konması ve oyuncuların da o kurallara iyi uyup uymadığının denetlenmesidir. İşte bunun dengesini iyi kurmak gerekiyor. Bu dengeyi iyi kuramazsanız ya tamamen özel sektörün oluşturacağı bir kaosa işler gidebilir. Ya da aşırı devlet müdehalesi sebebi ile ekonomilerde ciddi sorunlar yaşanabilir. Biz bu dengeyi Türkiye'de tuturmaya çalışıyoruz."

"ATILACAK ADIMLAR RAHATSIZLIK VERECEK"

Bankalar üzerinde çok ciddi durduklarını dile getiren Babacan, krizden çok önce stres testlerini yaptıklarını, problemli bankaları tespit ettiklerini, onların sessizce sermayelerini yeniden yapılandırmasına bir bakıma teşvik ettiklerini dile getirerk, "Bazen havuç, bazen sopalar kullandık ama bunları yaptık. Sonuçta krize girdiğimizde Türk bankaları yapacaklarını yapmış durumdalardı" dedi. Bankalara ilişkin kriz öncesi alınan tedbirleri Nasrettin Hoca'nın testi fıkrasına benzeten Babacan, "Testi nasıl taşınacak? Onu söylemez baştan uyarınızı yapmazsanız testi kırıldıktan sonra artık çok geç. Biz o testi kırılmadan yapacaklarımızı yaptık" dedi.

Bugünlerde yine ileriye, mevcut krizin çok ötesine baktıklarını dile getiren Babacan, "Dünyada yaşanan bu kötü tecrübeler ona bakıyoruz. Buralardan neler öğrenebiliriz? Bu günlerde neler yapmalıyız ki ileride oluşabilecek benzer sorunlarda kendimizi koruyalım diye. Tabi atılacak bazı adımlar, yapılacak bazı uygulamalar rahatsızlık verecek. Bunların çok iyi farkındayız. Gelecek nesilleri koruma adına bunları bugünden yapmamız lazım" dedi.

"DÜNYADAKİ GELİŞMELER İYİ OKUNMALI"

Dünyadaki gelişmelerini iyi okunması gereken bir dönemden geçildiğine işaret eden Bakan Babacan şunları söyledi:

"Burada hükümetlerin özel sektöre yol açıcı, yol gösterici politikalar uygulaması, ne yapacaklarını ne yapmacaklarıın ilan etmesi ve kimseyi şaşırtmaması lazım. Kötü sürprizler görmye artık kimsenn tahammülü yok. Dolayısı ile doğru politikalar bazen bedel ödemeyi gerektiren politikalar. Doğru politikalar kısa vadede maliyet getirecek politikalar ama bu maliyetleri bugün ödemezseniz, yarın daha çok büyük maliyetlerle o ülkeyi karşı karşıya bırakırsınız. Hiç bir ülkede hiç bir parti siyasi bekasını düşünerek hareket etmemeli. Kısa vadede varsın bazı siyasetçiler zarar görsün. Ne adına? O ülkenin gelecek nesillerinin geleceği adına. Doğru politikalar neyse onu uygulamak gerekiyor. Bu noktada iş dünyası olarak sizlere çok önemli rollar düşüyor. Ekonomideki ağırlığınızı iyi kullanmalısınız."

"TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİNE DESTEK VERİYORUZ"

AB Parlamentosu Üyesi Marietje Schaake, 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'da bulunmaktan mutluluk duyduğunu belirterek, "İstanbul, AB'nin kültürel çeşitliliğine katkıda bulunan önemli bir şehir. Burada Türk Kahvesi falı bakmaktansa, sizlere gerçekçi bir yaklaşım sergilemek istiyorum. Türkiye'nin AB üyeliğine destek verdiğimizi söylmek istiyorum" dedi. AB'deki genişlemenin temel ve sağlam kriterler üzerinde olmasının önemli olduğunu düşündüklerini söyleyen Schaake, genişleme sürecini desteklediklerini kaydetti. AB'nin bugün kalifiye iş gücüne ihtiyacı olduğunu vurgulayan Schaake, parlamento olarak iş gücü konusunda yeni bir strateji belirleyeceklerini, bununla birlikte Ar-Ge'nin AB'de tutulması, Hindistan gibi ülkelere kaçmasını engellemek için de çalşıtklarını kaydetti.