Adalet Bakanı Şahin, yargıya güven duyulması gerektiğini söylerken yapılması düşünülen Anayasa değişikliğiyle ilgili net konuştu.
Abone olAdalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, ''Sanki onlar zayıf karakterli insanlarmış da bir takım yerlerden aldıkları talimatlara göre hareket ediyorlarmış izlenimi vermek, yargıya ve burada görev yapan şerefli hakim ve savcılarımıza en büyük haksızlıktır'' dedi.
Şahin, Adalet Güreş İhtisas Spor Kulübü'nün Atatürk Spor Salonu'ndaki müsabakasını izledi.
Bakan Şahin, salondan ayrılırken gazetecilerin, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın, Anayasa Mahkemesinin 47. kuruluş yıl dönümü törenindeki konuşmasında ''yargı reformunun yıllardır bitmeyen bir senfoniye dönüştüğünü'' söylediğinin hatırlatılması üzerine, yargı reformunun bir süreç olduğunu, bir defada yapılarak gerçekleşecek bir şey olmadığını söyledi.
Özellikle son birkaç yılda yargı alanında çok ciddi adımlar atıldığını vurgulayan Şahin, bunların reform niteliğinde olduğunu ifade etti.
Bu alanda daha atılması gereken adımlar olduğunu dile getiren Şahin, 'Bunu uzun soluklu bir hedef olarak belirlemek lazım. Yargı reformu deyince çağdaş dünyada yargı alanında var olanları yakalamak kastediliyorsa bunu yakalamak için Türkiye önemli adımlar attı, daha da atması gereken adımlar var. Ama hiçbir şey yapılmadı denirse bunun haksızlık olduğunu düşünüyorum' diye konuştu.
Kılıç'ın, ''yargının zan altında bırakılmaması ve baskı altında tutulmaması için önlem alınması'' yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Şahin, Türkiye'de yargı bağımsızlığı denilince akla hemen Adalet Bakanı'nın Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda bulunmasının geldiğini söyledi.
Kamuoyuna ''Adalet Bakanının, müsteşarı ile birlikte Kurul'dan çıkması durumunda Türkiye'de yargı bağımsızlığının gerçekleşmiş olacağı'' gibi bir izlenimin yayılmaya çalışıldığını ifade eden Şahin, şunları kaydetti:
''Lütfen çağdaş dünyaya bir bakın. Bizim hukuk alanında kendisinden en çok etkilendiğimiz ülke Fransa'dır. Fransa'da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun başında cumhurbaşkanı vardır, adalet bakanı yardımcısıdır, 16 üyeden oluşur, bir kısmını parlamento seçer. Yani yargının bağımsızlığı deyince adalet bakanının kurulda olup olmaması yargının bağımsızlığı için kafi bir tedbir değildir. Şu anda 7 kişiden oluşan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun 5 üyesi Danıştaydan ve Yargıtaydan seçilmektedir. O bakımdan Adalet Bakanı ve müsteşarının da içinde bulunduğu bu heyetin, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını olumsuz etkilediği şeklinde elinde bir tane örnek olan varsa gelsin. 'Adalet Bakanı bu kuruldadır, o nedenle yargıya şu baskılar yapılmaktadır, şu şekilde kararlar alınmaktadır' diye bir tane olumsuz örnekle birisi karşımıza çıksın ondan sonra bunları konuşalım.
Şu anda Türkiye'de bağımsız yargı organlarımız Anayasa, yasa ve hukuka bağlı olarak vicdanlarına göre hareket etmekte, karar vermektedirler. O nedenle son zamanlarda kamuoyunda gündem oluşturan soruşturmalar nedeniyle gözaltına almalar, tutuklamalar kamuoyunu oldukça meşgul etmektedir. Ama bütün bunların tamamı yargısal faaliyetlerdir. Savcılarımız ve hakimlerimiz ellerindeki delil durumuna göre bir takım kararlar vermektedirler. Bunların siyasi birer kararmış gibi algılanması, kamuoyuna böyle takdim edilmesi bana göre hakimlerimize ve savcılarımıza bühtandır. Sanki onlar zayıf karakterli insanlarmış da bir takım yerlerden aldıkları talimatlara göre hareket ediyorlarmış izlenimi vermek yargıya ve burada görev yapan şerefli hakim ve savcılarımıza en büyük haksızlıktır. O bakımdan bu tür değerlendirmeleri doğrusu hiç isabetli bulmuyorum.''
Bakan Şahin, ''Yapılması düşünülen Anayasa değişikliğinde Anayasa Mahkemesi'nin yapısı ve işleyişiyle ilgili bir düzenlemenin düşünülüp düşünülmediği'' sorusunu şöyle yanıtladı:
''Muhtemelen önümüzdeki günlerde gündeme gelecek olan yeni bir Anayasa değişikliği paketinde Anayasa Mahkemesinin yapısıyla ilgili düzenlemeler olabilir, olması sürpriz olmamalıdır. Kaldı ki Anayasa Mahkemesinin Başbakanlığa, Anayasa Mahkemesinin üye sayısı ve yapısıyla ilgili değişiklik önerisi içeren bir müracaatı da olmuştur. Yani Anayasa'da Anayasa Mahkemesinin konumuyla ilgili bir değişiklik talebi bundan bir süre önce bizzat Anayasa Mahkemesinden gelmiştir. Tabii ki yasama organının bütün bu talepleri değerlendirmesi son derece doğaldır.