BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,76
ALTIN 2.964,89
HABER /  GÜNCEL

Bakan Koç, uyuduğunu kabul etti

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç nihayet uyuduğunu "itiraf" etti: Uyumam hastalıktandı tedavi oldum ve iyileştim. Koç'un, çok konuşulacak sözleri...

Abone ol CNN Türk'teki yeni programı "Tarafsız Bölge"de kendisine konuk olan Koç'a merak edilen konularda sorular yönelten Ahmet Hakan, programın önemli beyanlarını köşesine taşıdı. İşte Koç'un gazetelere bir kaç gün daha malzeme olacak sözleri...

Yazı: Ahmet Hakan
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr

KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un toplantılarda kameralar karşısında uyumasını günlerce tartıştık.

Onun uyuyan görüntüleri ekranlara yansıdı, gazetelere manşet oldu.

Hatta Bakan’ın adı ‘Uyuyan bakan’a bile çıktı.

Bütün bu tartışmalar sırasında Atilla Koç, kendisini hep, ‘Ben uyumuyorum. Medya beni uyuyormuş gibi gösteriyor’ diye savundu.

Ve filmin sonu:

Dün akşam CNN Türk’te ‘Tarafsız Bölge’ye konuk olan Bakan Koç, uyku meselesine açıklık getirdi.

Bunu yaparken de ilk kez medyayı suçlamadı. Bakan Koç’un konuyla ilgili açıklaması şudur:

‘Doktora gittim. Yüksek tansiyon için kullandığım ilaçların uykuya neden olduğunu öğrendim. Ayrıca bende ‘uyku apnesi’ olduğu tespit edildi. Yani uyumamın hastalık nedeniyle olduğu ortaya çıktı. Ben hep az uyuduğum için gündüzleri uykumun geldiğini düşünüyordum. Meğer asıl neden ‘uyku apnesi’ ve kullandığım yüksek tansiyon ilaçlarıymış. Ayrıca bu rahatsızlığın Türkiye’de son zamanlarda giderek yaygınlaştığını da öğrendim. Sonuç olarak tedavi oldum, iyileştim ve artık uyumuyorum.’

Geceleri sadece dört saat uyuduğunu belirten Bakan Koç, ‘Günlük rutinimi değiştirmedim. Yine dört saat uyuyorum. Ama buna rağmen gündüz toplantılarda uyumuyorum. Demek ki tedavi işe yaramış’ dedi.

Atilla Koç’un mesajları

UZUN bir süredir canlı yayınlarda gözükmeyen Atilla Koç, ‘Tarafsız Bölge’de ‘biriken sorular’ın tümünü yanıtladı.

Yaptığı açıklamalardan ‘altı çizilmesi gerekenler’ şunlardı:

PAPA DUA EDEMEZ:

Vatikan Büyükelçiliği İstanbul Temsilcisi Georges Marovitch’in ‘Papa Ayasofya’da 2 saniye diz çöküp dua etsin, ne olacak?’ çıkışına Atilla Koç, şu yanıtı verdi: ‘Papa aynı zamanda devlet başkanıdır. Konuk devlet başkanları, konuk oldukları ülkenin kurallarına uyarlar. Ayasofya müzedir, orada ibadet edilmez.’

EN SEVDİĞİM ŞAİR KARAKOÇ:

Atilla Koç, ‘En sevdiğiniz şair Necip Fazıl mı? Yoksa Nazım Hikmet mi?’ sorusuna ‘İkisi de değil’ diyerek şaşırtıcı bir yanıt verdi. Bakan, en çok ‘Diriliş’ ekolünün temsilcisi İslami kesimin ünlü şairi Sezai Karakoç’u sevdiğini söyledi. ‘En sevdiğiniz romancı?’ sorusuna ise Dostoyevski yanıtını verdi.

OPERA VE BALE İZLERİM:

Opera ve baleyi bakan olmadan önce de izlediğini söyleyen Bakan Koç, ‘Devletin bale ve operası olur ama devletin tiyatrosu olur mu konusunda tereddütlerim var’ yanıtını verdi.

TİYATRODA ÖDÜN YOK:

Tiyatrocuların talepleri konusunda da konuşan Bakan Koç, ‘Tiyatroya bakan karışmasın diyorlar. Ben karışırım. Karışmaktan amacım tiyatrocuların yüksek bir performansla çalışmalarını sağlamaktır’ dedi.

KİLOLU BALET:

Çok tartışılan kilolu balet konusuna da değinen Kültür ve Turizm Bakanı, ‘Sizin kastettiğiniz kilolu balet kimdi?’ sorusuna yanıt vermekten kaçındı ama ‘Ben amacıma ulaştım’ mesajını vererek, yapılan tartışmalardan memnun olduğunu gizlemedi.

AKM’Yİ YIKACAĞIM:

Gündemdeki ‘AKM yıkılacak mı?’ konusuna da açıklık getiren Atilla Koç, ‘İstanbul Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi kesinlikle yıkılacak. Yapıldığı dönemin koşulları gereği bina son derece yetersiz. Eksiksiz bir onarım çok pahalı. Onun yerine yıkıp yeniden yapmak daha akılcı’ dedi.

Güzel bir film Cinderalla Man

TAMAM, bunda da biraz ‘Rocky’ sertliği var...

Tamam, bunda da Jon Voight’un ünlü ‘Şampiyon’ filmindeki ‘ağlak hava’dan biraz mevcut.

Tamam, bu da geçen yıl hepimizi kendine meftun eden ‘Million Dollar Baby’ ile akraba...

Ve fakat...

Sakın, bütün bunlar nedeniyle ‘Aman, yine bir boks filmi daha’ deyip boş geçmeyin.

Çünkü ‘Cinderalla Man’, bir boks filmi değil.

Filmin konusu ‘1929 buhranını yaşayan Amerika’da umutsuz yoksullara umut olmuş bir boksörün hayatı’ gibi görünse de, ana tema daha ‘yakıcı insani sorunlar’a işaret ediyor:

Yoksulluk, gurur, gururu ayaklar altına alma, çaresizlik, direnç, dayanışma, zafer, hezimet...

Ayrıca...

Hikaye sağlam.

Oyunculuk mükemmel.

Atmosfer gerçekçi.

Yani...

Haftalardır güzel bir film hasretiyle yanıp tutuşanlar için kaçırılmayacak bir fırsattan söz ediyoruz.

Sakın, ‘İyi ama, ‘Banyo’ gibi berbat bir filmin kaçırılmaması gerektiğini yazan Hıncal Uluç da bu filmi göklere çıkardı. İşin içinde bir yamukluk olmasın?’ diye tereddüt etmeyin.

Hıncal Uluç’u boş verin, kafaya takmayın.

Çünkü film, gerçekten iyi...