BIST 9.420
DOLAR 34,38
EURO 36,28
ALTIN 2.837,71
HABER /  GÜNCEL

Bakan Güler'den flaş açıklama!

İçişleri Bakanı Muammer Güler gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu

Abone ol

İçişleri Bakanı Muammer Güler, Reyhanlı'daki bombaları saldırılara ilişkin olarak "Olayı koordine eden, Suriye ile ilişkileri temin eden, bu şahısları yönlendiren, gerekli paraları veren, bombacıya talimat veren iki kişi olmak üzere, bir de bombaları yapan bir kişi olmak üzere şu anda üç kişinin, yine yardım ve yataklıktan da şüphelendiğimiz bir kişi olmak üzere dört kişinin de aranmasına devam ediliyor" dedi.

Güler, Belçika Başbakan Yardımcısı, İçişleri ve Eşit Haklar Bakanı Joelle Milquet ile Bakanlık'taki makamında bir araya geldi. Güler ve Milquet, görüşme öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Emniyete bağlı çalışacak koruma memurlarına ilişkin olarak gündeme gelen eğitim süresinin azlığı ve "polis devleti kurulmaya çalışıldığı" iddialarının anımsatılması üzerine Güler, alınma şartlarının henüz belirlenmediğini söyledi.

"Lise mezunu olabilir, iki yıllık meslek yüksekokulu mezunları olabilir. Sadece koruma görevi yapmak üzere bir sınıf ihdas etmeyi planlıyoruz. 6 aylık bir süre koruma göreviyle ilgili teorik ve pratik eğitimler verilmesi için yeterlidir" diyen Bakan Güler, eğitim konusunda eksiklik yaşanması halinde hizmet içi eğitimlerle eksiklerin giderilebileceğini belirtti. İçişleri Bakanı Güler, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunların görevlerinin başlangıçta kişi, bina, tesis, hassas bölgeler ve son sıralarda gündeme gelen statlar veya üniversitelerdeki koruma görevlerini de bu kişilere yaptırabileceğimizi ifade ettim. Süre yeterli değilse bunu arttırırız. Burada belirttiğimiz konu şudur, bu arkadaşlarımız sadece ve sadece koruma görevi yapacaklar. Onun için bu eğitim sürelerinin yeterli olduğuna şimdilik inanıyoruz. Zaten polislerimizi de biz, biliyorsunuz üniversite mezunu polislerimizi, altı aylık bir sürede yetiştiriyoruz. Ama gerektiğinde ihtisas süreleri itibarıyla hizmet içi eğitimlerle de bunları pekiştiriyoruz.

Üniversiteler, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 130'uncu maddesine göre devletin gözetim ve denetimi altında olan, güvenlik hizmetleri de devletçe sağlanacak kuruluşlar arasında sayılmıştır. Bu anlamda özel kolluğun yetmediği yerlerde veya devamlı olarak koruma memurluklarıyla bu işin yürütülmesini şimdilik planlıyoruz. Ancak tabii ki bununla ilgili kanun tasarısı taslağını hazırlıyoruz ve bu kesinleşince size daha ayrıntılı bilgi vereceğim."

POLİS DEVLETİ İDDİASI KABUL EDİLEMEZ

İçişleri Bakanı Güler, "polis devleti kurma" iddiasını kabul etmenin asla mümkün olmadığını, bu tür güvenlik teşkilatlarının kaynağının anayasa ve kanunlar olduğunu, yetki, görev ve sorumlulukların kanunlarla çizildiğini, kanunlarla öngörülen makamlar tarafından denetlendiğini vurguladı.

Belirlenen sınırlar içinde görev yapıldığını anlatan Güler, "Zor kullanmanın bile kanunlarda çizilmiş sınırları vardır. Bunlar layüsellik içerisinde olmaz. Polis devleti gibi bir iddiayı da kabul etmek mümkün değildir. Esasen polis teşkilatımız vardır, polis teşkilatı içerisinde koruma görevini yapacak ayrı bir sınıf ihdas edilmektedir" diye konuştu.

ASLİ FAİLLER TUTUKLANDI

Bakan Güler, Reyhanlı'daki bombalı saldırılara ilişkin yeni tespitler olup olmadığı yönündeki soru üzerine de, saldırılarla ilgili olarak çeşitli zamanlarda 18 kişinin gözaltına alındığını, 12 kişinin tutuklandığını anımsattı.

"Bu olayı gerçekleştiren yani asli fail olarak nitelendirilebileceğimiz kişiler yakalandı son olarak" diyen Güler, olayı gerçekleştirmek üzere araçları alan, bombaları getiren, bu kişileri Suriye'ye getirip götüren, araçlara özel bölme yaptıran, depoları bulan, bombaları yerleştiren ve araçları patlama yerine getirenlerin tutuklular arasında olduğunu bildirdi.

Güler, şöyle konuştu:

"Bu nedenle bunlar asli fail olarak, diğerleri de bunlara yardım ve yataklık yapan kişiler olarak ilk soruşturmada belirlendi. Zaten bu tespitler üzerine de tutuklamaları da gerçekleştirildi. Ancak olayı koordine eden, Suriye ile ilişkileri temin eden, bu şahısları yönlendiren, gerekli paraları veren, bombacıya talimat veren iki kişi olmak üzere, bir de bombaları yapan bir kişi olmak üzere şu anda üç kişinin, yine yardım ve yataklıktan da şüphelendiğimiz bir kişi olmak üzere dört kişinin de aranmasına devam ediliyor. Bu nedenle mahkemenin kesin hüküm vermesine kadar kesin bir şey söylemek mümkün değil ama tespitler, deliller ve soruşturma sonucunda elde edilen bilgiler, ifadeler, beyanlar, kabuller çerçevesinde bu olayın asli failleri olduğunu belirtmemiz mümkündür."

Reyhanlı'daki olayla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığının gerekli adli soruşturmayı başlattığını söylediğini hatırlatan Güler, şu bilgileri verdi:

"Başbakanımızın talimatıyla da biz, idari görevliler hakkında yani bu işin önleyici noktasında görev alan arkadaşlarla ilgili olarak, Başbakanlık, Mülkiye ve diğer bakanlıkların uygun gördüğü müfettişleri bu alanlarda gerekli incelemeyi yapmış olacaklar.

"Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığındaki bazı tayinlerin, Reyhanlı'da yaşanan olayla ilgili olup olmadığının sorulması üzerine Güler, "Oradaki görev rutin bir görevdir. Kesinlikle alakası yoktur" yanıtını verdi.

MÜŞTEREK TAVIR ŞART

Bir basın mensubunun terör örgütü DHKP-C'nin Belçika'daki faaliyetleriyle ilgili sorusu üzerine Güler, sorunun konuk Bakan Milquet için tercüme edilmesini istedi.

Tercümenin ardından Milquet soruyu, şu ifadelerle cevaplandırdı:

"Bizde de güçler ayrılığı söz konusu. Dolayısıyla adli soruşturma yürütülüyor. Bazıları mahkumiyetle sonuçlandı. Yakın bir zamanda yine başka bir dava açılacak. Tabii ekiplerimizin koordinasyonu şu an güçlendiriliyor."

Tekrar söz alan Bakan Güler de, "Özellikle Avrupa ülkeleriyle ilgili olarak DHKP-C operasyonlarını yürütürken, suçlanan ve kırmızı bülten ile aranan DHKP-C militanlarının iade edilmesi konusunda gayret göstermelerini bekliyoruz dostlarımızdan" değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Güler, terörle mücadelenin birçok ülkenin müşterek tavır almasını gerektiren bir olgu olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"AB süreci de böyle bir mecburiyeti ifade etmektedir. Geçmiş dönemde maalesef Türkiye'de suç işleyen, Avrupa ülkelerine sığınan, oradaki müsamaha hukukunda kalabilecekleri yer temin edenler oldu. Son patlamalarda da bunu gördük. Sayın Bakanla bu konudaki işbirliğinin boyutlarını da tekrar görüşmüş olacağız. Daha önce Adalet, İçişleri ve Dışişleri bakanlıklarımız yaptığı müşterek toplantı sonucunda bir protokol belirlenmişti. Bu protokol hükümlerinin nasıl uygulanacağını da görüşmüş olacağız. DHKP-C başta olmak üzere PKK ve diğer terör örgütleriyle ilgili bütün Avrupa ülkelerinin müştereken tavır alması gerekiyor."

Belçika Başbakan Yardımcısı Milquet, Suriye'deki Belçika vatandaşları için ne tür girişimlerde bulunduklarının sorulması üzerine ise Suriye'de bazı terör örgütlerinin farklı alanlarda menfaat sağlamaya çalıştığını, dinin de bu çerçevede kullanıldığını ifade etti.

Milquet, "Bu örgütler birçok genç Avrupalının onlara üye olmasını teşvik ediyor. DHKP-C ve PKK konularında Türkiye ile koordinasyonu güçlendirmek istiyoruz. Suriye ile ilgili acil müdahale için ABD nezdinden yürütülen girişimlerinizi destekliyoruz" diye konuştu.