BIST 9.420
DOLAR 34,41
EURO 36,32
ALTIN 2.842,70
HABER /  GÜNCEL

Bakan Ergün'den yeni indirim sinyali

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, hafif ticari araçlardfaki ÖTV artışının gözden geçirilebileceğini söyledi.

Abone ol

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, ''ÖTV artışı hafif ticari araçların üretimini, satışını, iç pazardaki dengelerini, otomobille arasındaki ilişkiyi nasıl etkileyecek, bunu 3-5 ay bir görmek lazım. Ondan sonra bir gözden geçirme olabilir'' dedi.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Bilgi Teknoloji Proje Yarışması ödül töreninde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ergün, Otomotiv sektöründeki ÖTV artışının Otomobil Strateji Belgesi ile çelişmediğini kaydetti.

Ergün, ÖTV artışının Türkiye'nin üretmiş olduğu otomobil segmenti ile ilgili bir artış olmadığını, ''çok lüks otomobiller'' diye sıralanabilecek kategorilerle ile ilgili bir ÖTV artışı olduğunu dile getirerek, bu ÖTV artışının nedenlerinin Maliye Bakanlığı'nca açıklandığını anlattı.

Otomotivdeki ÖTV artışını ağırlıklı olarak cari açıkla ilgili alınan önlemler çerçevesinde görmek gerektiğine işaret eden Ergün, bu ÖTV artışı ile lüks otomobil ithalatının bir miktar önüne geçilmesinin amaçlandığını söyledi.

Bakan Ergün, bunun da herkes tarafında genel olarak doğru algılanan bir konu olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Belki burada tartışılacak olan konu hafif ticari araçlardaki ÖTV artışıdır. Zaten bu açıklanırken de 'cari açıkla ilgili olmadığı, hafif ticari araçla otomobil arasındaki makasın kapatılmasına dönük olduğu' şeklinde açıklandı. Hafif ticari araçların da, yüzde 70 kullanım var iç pazarda, otomobillerde yüzde 70 ithalat var. Biz onun için otomobilde üretimin artışını yeni model ve markaların hem yatırım yapmasını hem de üretimi artırmalarını Türkiye'de de bir marka model ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Çünkü yüzde 70 ithal otomobil kullanıyor Türkiye'de otomobil sahibi olmak isteyenler. Sadece Türkiye'de üretilenlerin yüzde 30'unu tüketiyor. Karşıdan baktığımızda hafif ticari araçlarda bunun tersi, yüzde 70 Türkiye'de üretilen hafif ticariler kullanılıyor.

Bu ÖTV artışının iyi gözlemlenmesi lazım. Otomobille hafif ticari arasındaki haksız rekabeti ortadan kaldıracak etki meydana getirir mi getirmez mi, bu uygulamayı bir görmemiz lazım. Uygulamayı gördükten sonra belki hafif ticari araçla ilgili ÖTV artışı konusu bir gözden geçirilebilir. Ama 'Otomotiv Strateji Belgesine uygun olmayan bir vergi artışı oldu' diye genel olarak düşünmek doğru olmaz. Bütün strateji belgelerinin temel yaklaşımlarından bir tanesi de cari açığa neden olmamaktır. Cari açığa neden olacak bir stratejik bakış açısı olmaz Türkiye'de, strateji belgeleriyle bu yönüyle çelişmez.''

Hafif ticari araçlardaki ÖTV artışının uygulamanı göreceklerini dile getiren Ergün, ''Hafif ticari araçların üretimini, satışını, iç pazardaki dengelerini, otomobille arasındaki ilişkiyi nasıl etkileyecek, bunu 3-5 ay bir görmek lazım ondan sonra bir gözden geçirme olabilir'' dedi.

DEPREM VERGİSİ DİYE BİR VERGİ YOK

Bakan Ergün, bir gazetecinin ''Maliye Bakanı'nın dünkü açıklamalarından sonra, 'deprem vergilerinin' bütçedeki konumlandırılmasıyla ilgili'' sorusu üzerine şunları kaydetti:

''Deprem vergisi' diye bir vergi yok. Zaten ortada olan vergi Özel İletişim Vergisi. 1999 yılında depremden sonra konulmuş bir vergidir. Türkiye'nin bütün vergi gelirleri bütçe içerisinde kayıtlıdır. Dolayısıyla bütçenin hangi amaçla harcandığı da TBMM'de Plan Bütçe Komisyonunda net olarak ortaya konulmaktadır. Dolayısıyla 'deprem vergisi' diye özel bir vergi bütçe kalemleri içerisinde zaten yer almıyor. Ama deprem olduğu zaman veya olmadan önceki çalışmalar yine bütçeden ayrılan ödeneklerle gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla bütçeden afetlerle veya afetlerin önlenmesiyle ilgili çalışmalara kaynaklar toplanan genel vergilerin içerisinden zaten ayrılmaktadır.

Özel İletişim Vergisi toplanmamış olsaydı bile afetle ilgili çalışma yapmayacak mıydı Türkiye? Bütçesinden buna kaynak ayırmayacak mıydı? Zaten ayırmaktadır. Dolayısıyla olaya şimdi, 'Van'da bir deprem oldu, nasıl olayı ekonomik ve politik yönden istismar edebiliriz' diye düşünenlerin bunu fırsat olarak görmeye çalışması yanlış oluyor. Şimdi bir depremle karşı karşıyayız bunun yaralarını hep beraber nasıl saracağız, Allah'a şükür saracak imkanlarımız da var, onları da sarıyoruz.''