YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç'in Başbakan'a yönelik olarak eleştirilerine Bakan Hüseyin Çelik'ten cevap geldi. Çelik, Erdoğan'ın yanlış anlaşıldığını belirtti.
Abone olMilli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Bahçeşehir Üniversitesi'ndeki konuşmasını eleştiren YÖK Başkanı Prof. Dr Erdoğan Teziç'e yanıt verdi. Çelik, ''Başbakan Erdoğan, 'YÖK'e, üniversitelere ve akademik camiaya yönelik iddia edildiği türden hiçbir ifade kullanmamıştır. Orada sarf edilen sözler, Sayın Teziç'in ifadesiyle 'jest ve hareketler'in hiçbirisinin hedefi ve muhatabı YÖK, üniversiteler ve genel olarak akademik camia değildir'' dedi. Çelik, yaptığı yazılı açıklamada, YÖK Başkanı Prof. Dr. Teziç'in 30 Eylül 2005'te yaptığı bazı açıklamalarla ilgili olarak basın aracılığıyla kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ihtiyacı doğduğunu belirtti. Hüseyin Çelik, ''Teziç'in açıklamalarında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 24 Eylül'de Bahçeşehir Üniversitesi'nin öğretim yılı açılışında yaptığı konuşmanın, muhatabı ve amacının doğru anlaşılmadığının ortaya çıktığını'' kaydetti. Başbakan Erdoğan'ın, ''Niçin vakıf üniversiteleri kurulabiliyor da özel üniversiteler kurulamıyor?'' şeklindeki sorusunun muhatabının YÖK olmadığını belirten Çelik, Başbakan Erdoğan'ın, bunun Anayasal bir engelden kaynaklandığını çok iyi bildiğini ifade etti. Çelik, şöyle devam etti: ''Bir Başbakan'ın ülkesindeki Anayasal ve yasal engeller başta olmak üzere her türlü kısıtlayıcı uygulamadan şikayetçi olması, bunu dillendirmesi, bunlarla ilgili kamuoyu oluşturması insanların dikkatini buralara çekmesi ve siyasal gücü nispetinde bunlara müdahale etmek için girişimde bulunmasından daha tabii ve daha demokratik bir şey olamaz. Hal böyleyken, Sayın Başbakan'ın YÖK'e verilmemiş bir yetkiyi kullanmasını istemesi, dolayısıyla onları 'hukuka uygun işler yapmamaya teşvik etme'si söz konusu olamaz.'' ''GERÇEĞİN İFADE EDİLMESİNDEN İBARET...'' Başbakan Erdoğan'ın, ''bilim adamı yetiştirme görevinin YÖK ve üniversitelere ait olduğunu'' söylemesinin, ''bir görevin hatırlatılması ve bir gerçeğin ifade edilmesinden ibaret olduğunu'' ifade eden Çelik, şunları kaydetti: ''Nitekim, hükümetimiz, 2003-2005 yılları arasında geçici, vizeli personel çalıştırılması ve profesör, doçent kadroları dışında üniversitelerimize 14 bin 800 yeni kadro tahsisi yapmıştır. Tahsis edilen her türlü kadronun izne bağlı olarak kullandırılması, bir program dahilinde, makro ve mikro ekonomik dengeler ve politikalar göz önünde bulundurularak yapılmaktadır. Bu uygulama, YÖK'e ve üniversitelere mahsus değildir. Kadroların izne bağlı olarak kullandırılması bütün bakanlıklar ve diğer kuruluşlar için de geçerli olan bir uygulamadır. Aksi bir niyet söz konusu olsa, kadroları kullandırmak istemeyen siyasi irade baştan tahsis de yapmaz.'' Hüseyin Çelik, üniversitelerin yeni bilim adamları yetiştirmesi için gerekli imkan ve kaynakların hükümetçe esirgenmediğini, AR-GE'ye de daha önce hiç olmadığı kadar büyük bütçeler ayrıldığını anlattı. BÜTÇE YÖK ve tüm üniversitelere 2002'de ayrılan bütçenin 3.11 katrilyon lira olduğunu, konsolide bütçe oranının yüzde 2.69, 2005'te ise bu miktarın 5.18 katrilyona, konsolide bütçedeki oranının da yüzde 3.33'e yükseldiğini bildiren Çelik, üniversitelere doğrudan ödenen AR-GE ödeneklerinin, 2002'de 17 trilyon civarında iken, 2005'te 129.5 trilyon liraya yükseldiğini kaydetti. Çelik, başta üniversiteler olmak üzere 2005 yılında araştırma kurumlarının yararlanması için TÜBİTAK ve Devlet Planlama Teşkilatı'na 450 trilyon lira tahsis edildiğini vurguladı. Hükümetin, Türkiye'nin Avrupa Araştırma Alanı'na dahil olması için, 2003-2006 yılları arasında 6. Çerçeve Programı'na katılım payı olarak ödenecek 245 milyon doların büyük kısmını ödediğini anlatan Çelik, şöyle devam etti: ''17.5 milyar Avro bütçesi olan 6. Çerçeve Programı'na proje ile katılarak bu muazzam fondan yararlanma konusunda ne yazık ki üniversitelerimiz beklenen performansı gösterememişlerdir. Sayın Teziç'in iddia ettiği gibi TÜBİTAK tıkanmamış, aksine yeni düzenleme ve yönetimle bu kurumumuz, çok başarılı çalışmalar yapmakta veya koordine etmektedir. Sayın Başbakan, bu imkanları üniversitelerimize sunan bir hükümetin başında olduğu için, haklı olarak daha çok sayıda ve çok daha donanımlı bilim adamlarının yetiştirilmesini arzu etmektedir.'' ''MUHATAP YÖK DEĞİL'' Çelik, Başbakan Erdoğan'ın, söz konusu konuşmasında, ''YÖK'e, üniversitelere ve akademik camiaya yönelik iddia edildiği türden hiç bir ifade kullanmadığını'' vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Orada sarf edilen sözler, Sayın Teziç'in ifadesiyle 'jest ve hareketler'in hiçbirisinin hedefi ve muhatabı YÖK, üniversiteler ve genel olarak akademik camia değildir. Sayın Başbakan her türlü özelleştirme, değişim, dönüşüm ve yeniliğe karşı çıkanlara yönelik olarak söz konusu ifadeleri kullanmış, bir zihniyeti sorgulamış ve dolayısıyla oradaki jestler de söz konusu zihniyetin mensuplarına yönelik olmuştur. 22 kişilik kabinesinde 6'sı üniversitelerden gelen öğretim üyesi olmak üzere, 9 doktoralı bakan bulunan, bilimi, araştırmayı, üniversiteyi çok önemseyen, üniversiteler kurmak için gayret gösteren Sayın Başbakan'ın bütün bir akademik camiayı hedef alan rencide edici sözler söylemesi mümkün değildir. Esasen, meseleyi iyi anlamadan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başbakanı'nı yakışıksız sözler kullanmakla itham etmek, devlet adabıyla bağdaşmaz.'' Söz konusu toplantıda bulunanların hiçbirisinin, Başbakan'ın sözlerini ve jestlerini Teziç gibi anlamadığını kaydeden Çelik, aradan geçen günlerde basında da meselenin böyle anlaşıldığı ile ilgili olarak herhangi bir değerlendirmenin çıkmadığını anımsattı. Bakan Çelik, YÖK Başkanı Teziç'in yaptığı açıklamaların, Başbakanı ve hükümeti hedef alan ''nahoş bir üslup kullanması''nın üzüntüyle karşılandığını bildirdi.