AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Arınç-Fethullah Gülen görüşmesini değerlendirdi.
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik , Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç 'ın ABD 'de Fethullah Gülen ile görüşmesine ilişkin, "Cemaat dediğiniz insanlar, aynı ruh ve mana iklimini paylaştığımız insanlardır. Bir insanın bizden hoşnut olmaması bile bizim için önemlidir. Bizden çok hoşnut olmayan, sokaklarda bunu dillendiren, bize karşı ideolojik saplantısı olan, siyasi safları belli olan kesimler vardır. Ağzımızla kuş tutsak biz bunları ikna edemeyiz, ama bize oy veren, destek veren, aynı mana iklimini paylaştığımız insanlarla ilgili olarak böyle bir spekülasyon oluşmuşsa o iktidarın, partinin, siyasi hareketin görevi bunu diyalog yoluyla çözmektir. Sayın Bülent Arınç'ın ziyareti bu kapsamda ele alınmalıdır" dedi.
PTT Ahlatlıbel Tesisleri'nde medya kuruluşlarının haber müdürleriyle bir araya gelen Çelik, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
AK Parti'nin başkanlık sistemine ilişkin teklifinin yeni anayasanın olmazsa olmaz koşulu ve bir anlık, günlük, haftalık bir teklif olmadığını belirten Çelik, "İlle de yeni anayasa konusunda muhalefet bizim her dediğimize gelecek, isteklerimizi kabul edecek, biz de başkanlık sisteminden vaz geçeğiz demiyoruz, ama böyle bir iyi niyet görmüyoruz. AK Parti'li arkadaşların Uzlaşma Komisyonundaki çalışmalarına rağmen biz muhataplarımızda samimiyet görmüyoruz. Bu manada bir güven telkin edilmesi gerekiyor" diye konuştu.
MUHALEFET MECLİS'İ YAVAŞLATIYOR
Başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin Meclis'in çalışmasını yavaşlatığını, aksattığını ileri süren Çelik, şöyle devam etti:
"Meclis'in bir saatlik çalışmasının maliyeti 723 bin Türk lirasıdır, Meclis'in bir yıllık çalışma süresini bütçesine böldüğünüzde bunu tespit edebilirsiniz. Muhalefet, başta CHP olmak üzere 24. dönemde 229 kez grup önerisi getirmiş. Toplam grup önerilerine harcanan süreye baktığınızda TBMM'nin esas gündemine geçmesi için her gün fazladan çalışması gerekiyor. Bu dönem muhalefet 28 gensoru önergesi verdi, 9'unu geri çekti. Bu, tam bir komedidir. Her gensoru asgari 110 dakika sürüyor, diğer uzatmalarla beraber 2-2,5 saat süre alıyor. Bu arada, 2 Meclis soruşturması verildi, bunların hepsi reddedilmiştir. Meclis'te kürsüye çıkan muhalefet vekillerinin yüzde 99'u gündemden farklı konuşuyor. Bütün mesele süreci tıkamak, Meclis'i çalıştırmamak. Yazık, günah değil mi?
24. dönemde gensorulardan, grup önerilerinden, soruşturma önergelerinden dolayı TBMM'nin toplam kaybettiği süreyi paraya vurduğunuzda 138 trilyon Türkiye'nin kaybı olmuştur. Akla şu soru gelir; demokrasilerde gensoru bir denetim mekanizması değil midir? Elbette ama ciddi hazırlansın. Son olarak Beşir Atalay ile ilgili verilen soruşturma önergesi CHP tarafından verildi. CHP'nin 134 milletvekili var, toplam kabul oyu 67. CHP, kendi verdiği soruşturma önergesinin arkasında bile durmuyor. 134 milletvekili olan parti soruşturma önergesi verecek, 67 kabul oyu çıkacak. Bu, gayriciddi bir harekettir. Bütün dünya parlamentolarında tıkama yöntemi var, ama bizimkinin cılkı çıkmış durumda."
Hüseyin Çelik, AK Parti'nin "Yeni, tepeden tırnağa sıfır kilometre, ileri standartlara sahip bir anayasa yapma gayretinde ısrarcı olduğunu" vurgulayarak, "Bizim için kendi teklifimizi getirip 330 ile Meclis'ten geçirip onu da referanduma götürmek son olarak başvuracağımız çaredir, bütün çareler ve yollar tükendiği zaman başvuracağımız bir seçenektir. Hukuki ihtimaller çerçevesinde bütün imkanları araştırıyoruz, ama biz muhalefeti milletin hakkını gasbetmemeye, milletin kürsüsünü gereksiz konularla meşgul etmemeye çağırıyoruz" ifadesini kullandı.
PKK'LILARA MİLLETVEKİLLİĞİ SÖYLENTİSİ
Terör örgütü elebaşlarından Murat Karayılan ve dağ kadrosuna milletvekilliği yolunu açacak düzenlemeler eklendiği iddialarına ilişkin Çelik, "4 siyasi parti grubunun da TBMM Uzlaşma Komisyonuna verdiği öneriler ortadadır, bu metinler kamuoyuna açıktır. Bu kadar ayan beyan bir konuda 'şuna milletvekillik yolu açılmak isteniyor' gibi söylentiler çıkartılıyor ve siz de buna inanıyorsanız buna üzülürüz. AK Parti'nin her madde için verdiği teklifler herkese açıktır. Bunu ciddiye almanız, demek ki birilerinin başarıya ulaştığını gösteriyor. Medyaya olmayan şeyleri servis etme gayreti var ama yok böyle bir şey" değerlendirmesinde bulundu.
ANKETLER AK PARTİ DEDİ
Çelik, bir soru üzerine de son anketlere göre, AK Parti'nin oy oranının yüzde 51,5, CHP'nin ise yüzde 20-20,5 aralığında görüldüğünü söyledi.
Yeni anayasanın, AK Parti ve BDP uzlaşmasıyla yapılması halinde milliyetçi tepkiler nedeniyle halk oylamasından geçmeyeceğine dair endişelerin var olduğunun söylenmesi üzerine de Çelik, şöyle konuştu:
"Bizim şu partiyle anayasa yapmak, diğeriyle yapmamak gibi bir tavrımız olmadı. İdeal olanı TBMM'de grubu bulunan 4 partiyle birlikte yapmak. AK Parti CHP, yüzde 75 yapar, olmadı diğer partilerle bu zemin yoklanabilir, ama biz 'bir partiyle yaparız, diğeriyle yapmayız' tavrı içine girmedik. Makul bir çizgi yakalanacağı kanaatine varmazsak AK Parti olarak 330 kabul oyu alabileceğimizi hissettiğimizde Meclis'e getiririz teklifi. 'Bu durumda 330'u bulur musunuz?' derseniz, eğer CHP, MHP, BDP, milletvekillerine yasak koymazlarsa, tıpkı 26 maddenin oylamasında olduğu gibi, bırakın milletvekillerinin hür iradesine karışmayın. Böyle olursa o Meclis'ten 330 çıkar."
AK PARTİ'DEN FİRE ÇIKAR MI?
Yeni anayasanın Meclis'te oylanması sırasında AK Parti'den fire çıkıp, çıkmayacağı sorusuna Çelik, "Öyle bir iddiamız yok, tabii ki olabilir. Gizli oylamanın olduğu her yerde fire olabilir" yanıtını verdi.
Çelik, eski milletvekillerinden Sabit Osman Avcı'nın, "imza aleni, rey gizli" sözünü anımsatarak, "CHP'li milletvekillerine parti grupları bir şey verdiğinde hepsi imzalar, ama oy kullanmaya perdenin arkasına gittiğinde kendi vicdanı kanaatiyle baş başadır" dedi.
Mini paketlerle anayasa değişikliğine de şu an için sıcak bakmadıklarını ifade eden Çelik, "Bizim arzumuz tamamen yeni bir anayasa yapılmasıdır. Şu anda gündemimiz tamamen yeni bir anayasa yapmaktır. 12 Eylül anayasası üzerinde değişiklik yapmak değil. Başka zamanlarda başka paketler hazırlanabilir mi? Hazırlanabilir, ama Türkiye'nin şu an gündeminde böyle bir şey yok" diye konuştu.
KILIK KIYAFET GENELGESİ YANLIŞ YORUMLANDI
Bir soru üzerine, İçişleri Bakanlığı'nın kılık-kıyafet konusunda yayımladığı genelgesinin de yanlış yorumlandığını belirten Çelik, "İki satırlık yaz kıyafeti uygulaması şu tarihte başlayacak, şu tarihte bitecektir' şeklinde. Bir ilimizde bu genelgeye binaen iç genelge hazırlanırken, daha önceki metinlere bakılmış, o metnin aşağı yukarı aynısı yazılmış ve bu gazetelere konu olmuş. Türkiye'nin 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl önceki alışkanlıklarını sürdüremeyiz. Bu konuda rahat olmak zorundayız, insanın şekline, kıyafetine karışmamalıyız" ifadesini kullandı.
ALKOL DÜZENLEMESİ
Hüseyin Çelik, alkolle ilgili düzenlemenin de bugün Meclis'te görüşüldüğünü hatırlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Alkollü içki üretiminde hiçbir sınırlama yoktur, satışında sınırlama yoktur, yasaklama söz konusu değildir, tüketiminde herhangi bir sıkıntı yoktur. Alkollü içki tüketmeyi teşvik etmeyelim, bunun reklamını yapmayalım bunun promosyonunu, kampanyasını yapmayalım. İşin özü budur. İktidara geldiğimizden beri hep şunu söylüyorum; 'hiç kimsenin hayat tarzına müdahale etme niyetimiz, tavrımız, fiilimiz yok. İnsanlar neyi istiyorsa onu içer, neyi istiyorsa onu giyer, genel geçer malum edep, ahlak kuralları vardır. Kimsenin hayat tercihlerine müdahale etmedik, bundan sonra da böyle bir tavrımız olmaz, olamaz, olmayacaktır. Laikliğin de özü budur. Laiklikte içene de saygı vardır, içmeyene de saygı vardır."
ARINÇ-GÜLEN GÖRÜŞMESİ
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, Fethullah Gülen ile görüşmesine ilişkin soruyu da Çelik, şöyle yanıtladı:
"Türkiye'de Fethullah Gülen Hoca Efendiyi seven bir cemaat var. Türkiye'de son zamanlarda şöyle bir moda çıktı; 'kar yağsa cemaat yağdırıyor, kuraklık olsa cemaat yaptı' diyorlar. Olumsuz ne varsa cemaata bağlayan bir şey ortaya çıktı. 'Cemaatle hükümet, AK Parti birbirine girdi' gibi spekülasyonlar oldu. Daha önce 'Biz, muhafazakar demokrat bir hükümetiz, partiyiz. biz kendi tabanımızla kavga etmeyiz, kendi tabanımızın değerleriyle cebelleşen, kendi tabanımızın, halkımızın değerleriyle kavga eden bir parti olmadık, bundan sonra da olmayacağız' demiştim. Cemaat dediğiniz insanlar, aynı ruh ve mana iklimini paylaştığımız insanlardır. Başka bir cemaatin de bizden beklentileri vardır, sıkıntıları vardır, siyaset vatandaş memnuniyetine dayanır, vatandaş sizi desteklediği zaman iktidar olursunuz. Dolayısıyla bir insanın bizden hoşnut olmaması bile bizim için önemlidir. Bizden çok hoşnut olmayan, sokaklarda bunu dillendiren, bize karşı ideolojik saplantısı olan, siyasi safları belli olan kesimler vardır. Ağzımızla kuş tutsak biz bunları ikna edemeyiz, ama bize oy veren, destek veren, aynı mana iklimini paylaştığımız insanlarla ilgili olarak böyle bir spekülasyon oluşmuşsa o iktidarın, partinin, siyasi hareketin görevi bunu diyalog yoluyla çözmektir. Sayın Bülent Arınç'ın ziyareti bu kapsamda ele alınmalıdır."