BIST 9.673
DOLAR 35,26
EURO 36,71
ALTIN 2.963,24
HABER /  GÜNCEL

Bakan Çelik ÖSS'yi eleştirdi

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ÖSS'de geçen yıl binlerce öğrencinin neden sıfır aldığını saptamak için ortaöğretim sisteminin masaya yatırıldığını belirtti.

Abone ol

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ÖSS'de geçen yıl binlerce öğrencinin neden sıfır aldığını saptamak için ortaöğretim sisteminin masaya yatırıldığını belirterek, ''ÖSS sistemi, bizim lise gerçekliğimizin çok çok uzağındadır, yıldızlar kadar bizden uzaktır'' dedi. Çelik, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı'nca MEB Şura Salonu'nda düzenlenen ''Orta Öğretimde Yeniden Yapılanma Sempozyumu ve Orta Öğretimde Okul Çeşitliliği Paneli''ne katıldı. Açılışta konuşan Çelik, orta öğretim sistemindeki aksaklıkların masaya yatırılacağı sempozyum ve panelde, öğretim üyeleri ve öğretmenler tarafından 99 bildiri, 20 poster sunumu yapılacağını, geleceği daha iyi kurabilmek için neler yapılacağının tartışılacağını söyledi. Türkiye'nin büyük bir silkinme projesi yaşadığını ve çağdaşlaşma yolunda büyük bir gayret içinde olduğunu dile getiren Çelik, Türkiye'nin AB'ye giden yolda büyük virajlardan birini geçtiğini kaydetti. AB ile müzakere sürecinin başlayacağını, ancak bundan önce Türkiye'nin bir tarama döneminden geçmesi gerektiğini anlatan Çelik, öncelikli olarak bilim, araştırma faaliyetleri ve eğitimin ne durumda olduğuna bakılması gerektiğini kaydetti. Çelik, ''Birilerinin, ille de bize 'bunu yapın, şunu da yapmak durumundasınız' şeklindeki uyarılarına muhatap olmadan kendimiz kendimize ait meseleleri masaya yatırıp, çözüm bulmak zorundayız'' diye konuştu. Düzenlenen sempozyum ve paneli ''mini bir şura'' olarak nitelediklerini kaydeden Çelik, ortaöğretimi daha iyi işleyen bir sistem haline getirmeyi amaçladıklarını anlattı. Özellikle geçen yıl ÖSS'den sonra sıfır alan binlerce öğrencinin neden sıfır aldığını saptamak için böyle bir toplantı düzenlendiğini belirten Çelik, sıfır alan öğrenci sayısında dramatik bir artış varmış gibi gösterildiğini anlattı. Eğitimde yaşanan sorunların suçunun her zaman başkasına atıldığını anlatan Çelik, ''Öyle veya böyle bu bizim eksikliğimiz. Bu sorunları önce tespit etmek, sonra tedaviyi yapmak zorundayız'' diye konuştu. ÖĞRETMENLERİN NİTELİĞİ Çelik, iki gün sürecek sempozyum ve panelde, orta öğretimde okul çeşitliliği, liselere giriş sınavları, ölçme ve değerlendirmenin niteliği üzerinde durulacağını belirterek, bunun yanı sıra öğretmenlerin niteliği konusunun da tartışılacağını bildirdi. Öğretmen yetiştirme konusunda ciddi problemler bulunduğunu söyleyen Çelik, şöyle devam etti: ''Bu insanları biz çalıştırdığımıza göre, bizim gerçek, esas ihtiyacımız nedir, biz nasıl bir öğretmen niteliği istiyoruz meselesini üniversitelerimiz ve YÖK ile konuşmak istiyoruz ama bu konuda ciddi problemler olduğunu da ifade etmek istiyoruz. İçine kapanmış bir yükseköğretim sistemi Türkiye'de bu dertlerimize deva olamaz.'' AVRUPA'NIN KORKUSU Avrupa ülkelerinde mesleki ve teknik eğitime büyük önem verildiğini, bu ülkelerde vasıflı eleman istendiğini anlatan Çelik, şunları kaydetti: ''Avrupa'nın bizden en büyük çekincesi, Türkiye'nin AB'ye girmesinden sonraki en büyük korkusu; 'acaba 45-50 milyon genç nüfus Avrupa'ya akın eder mi?' korkusu. Aslında bu gençlik eğer çok iyi yetişmiş olursa, Avrupa vatandaşı olma özelliğine sahip kişiler olursa AB bu tür insanların kendi ülkesine geçmesine karşı değil. Onların esas korkusu vasıfsız, 'ben her şeyi yaparım' diyen kitlelerdir.'' Bu nedenle mesleki ve teknik eğitim meselesinin de masaya yatırılacağını kaydeden Çelik, şöyle konuştu: ''ÖSS sistemi, bizim lise gerçekliğimizin çok çok uzağındadır, yıldızlar kadar bizden uzaktır. Milli Eğitim Bakanlığı olarak ÖSS'nin nasıl olması gerektiği, nasıl olmaması gerektiği konusunda en ufak şekilde bizim müdahalemiz yoktur. Böyle bir şey olamaz ve liselerimiz adeta iflasın eşiğine sürüklenmiştir. Bunu sürdürmek, bunda ısrarcı olmak ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden birisidir. Burada amacımız, şu kurumu veya bu kurumu, şu kişiyi veya bu kişiyi sorgulamak değildir. Ortada bir hastalık vardır, bu hastalığı teşhis edip, tedavisini birlikte yapacağız. Bu, Türkiye için, Türk insanı için ve AB perspektifimiz için bir gerekliliktir.''