BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Bakan Çelik, Gürüz'e seslendi

Yurtdışından dönen Milli Eğitim Bakanı Çelik, ayağının tozuyla YÖK Başkanı Kemal Gürüz'e ağır cevaplar verdi.. Ayrıntılar...

Abone ol

YÖK Yasası'nı eleştiren Kemal Alemdaroğlu'nun iddialarına sert yanıt veren Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "Cumhuriyetimizin zedelenmesi kesinlikle bizim tahammül edeceğimiz bir şey değildir. Kimse kendisine bu anlamda Cumhuriyetin bekçisi gibi bir rol vermesin" dedi. AIDS virüsü taşıdığı için kayıt yapıldığı okulda arkadaşları tarafından dışlanan 7 yaşındaki Y.O. hakkında da konuşan Bakan Çelik, "AIDS virüsü taşıyor olmak, bulaştıracağı anlamına gelmez" açıklamasında bulundu. Roma ve Berlin'deki temaslarını tamamlayan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bugün yurda döndü. THY'ye ait bir uçakla Berlin'den İstanbul'a gelen Çelik, Atatürk Havalimanı VIP Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, seyahatinin çok olumlu geçtiğini söyledi. Microsoft tarafından Roma'da düzenlenen büyük bir organizasyona katıldıklarını anlatan Çelik, bu toplantıda e-devlet ve eğitim alanında bilişim teknolojisinin maksimum düzeyde kullanılması ile ilgili çok faydalı bilgiler edindiklerini vurguladı. Çelik ardından Berlin'e geçerek, "Avrupa'da Bir Yüksek Öğrenim Alanının Oluşturulması" konulu konferansa katıldıklarını belirterek, "Biliyorsunuz Türkiye'de ve dünyada yüksek öğretim bugünlerde gündemdeki bir konudur. Avrupa Birliği daha önce ekonomik bir birlikken artık siyasi bir birliğe dönüştü ve tam anlamıyla bir sosyal ve kültürel birliğe doğru gidiyor. Her alanda bir entegrasyon yaşanıyor. Bu kapsamda 1998 yılından beri çeşitli toplantılarla yüksek öğretimin Avrupa çapında yeniden şekillendirilmesi çalışmaları yapılıyor. Berlin'deki toplantıda bu konular görüşüldü ve bir deklarasyon imzalandı" dedi. Yayınlanan deklarasyonda yüksek öğretimin sosyal boyutu üzerinde durulduğunu da anlatan Çelik, şunları söyledi: "Üniversitelerin şeffaflık ve hesap verilebilirlik esası üzerine çalışması gerektiği ve en önemlisi Avrupa üniversiteleri çapında kalite güvence sisteminin 2005 yılına kadar oluşturulması, bununla ilgili standartların geliştirilmesi vurgulandı. Çünkü 2010 yılında Avrupa'daki bütün üniversitelerin 'Avrupa üniversite yüksek öğretim alanı' içerisine dahil edilmesi söz konusu. Dolayısıyla İstanbul Üniversitesi'nde okuyan bir öğrencinin bir süre sonra Roma Üniversitesi'ne gidip orada kalan kredilerini tamamlaması ve bu anlamda bir öğrenci hareketliliği sağlanması bu işin ruhunu teşkil ediyor. 2010 yılına kadar bu süreç tamamlanmalıdır şeklinde toplantıdan görüş birliği çıktı." "DEMOKRATİK TÜRKİYE BAŞIMIZIN TACIDIR" Bakan Çelik, üniversitelerarası kurulun oluşturduğu alt komite ile yarın bir araya geleceklerini ve YÖK yasa taslağı üzerinde çalışacaklarını hatırlatarak, "Ümit ediyorum ki en kısa zamanda bu da neticelendirilecek. Avrupa, çok önemli gelişmelerle, neyi nasıl daha iyi yapacağını tespit ve tayin etmekle uğraşırken, bizim kısır tartışmalarla geçirecek vaktimizin olmaması gerektiğine inanıyorum" dedi. Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çelik, YÖK Başkanı Kemal Alemdaroğlu'nun YÖK yasa tasarısını eleştiren sözlerinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi: "Eleştiri serbesttir. Bizim yaptığımız çalışmaları herkesin eleştirme hakkı vardır. Ancak 'Böyle böyle çalışmalar yapılıyor. Cumhuriyetçilerin de buna karşı durmaları gerekiyor' şeklindeki açıklamadan sonra kendi kendime soruyorum, 'Acaba biz cumhuriyetçi değil miyiz?' diye. İçimizde imparatorcu ya da kraliyetçi birinin olduğunu zannetmiyorum. Demokratik Cumhuriyet başımızın tacıdır. 'Demokratik Cumhuriyet'in savunucularıyız. Cumhuriyetimizin zedelenmesi kesinlikle bizim tahammül edeceğimiz bir şey değildir. Kimse kendisine bu anlamda Cumhuriyetin bekçisi gibi bir rol vermesin." Çelik, İzmir'de AIDS virüsü taşıdığı gerekçesiyle okuldaki arkadaşları tarafından dışlanan Y.O. adlı bir ilkokul öğrencisi hakkındaki görüşlerinin sorulması üzerine ise, "Biliyorsunuz AIDS virüsü taşıyor olmak başkasına bulaştıracağı anlamına gelmez. Tabii AIDS korkunç bir hastalık olduğu için vatandaşlarımız da velilerimiz de bir ürküntü meydana getiriyor. Bunu da doğal karşılıyorum. Ancak bir çocuğumuz başına gelen böyle bir felaketten sonra onun kenara itilmesi, onun yalnızlığa itilmesi kesinlikle doğru değildir. O velilerin ve çocukların bir şekilde bilinçlendirilmesi ve herhangi bir tehlikenin olmadığı konusunda onların ikna edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla bu yapılanı savunmam mümkün değil. Bununla ilgili arkadaşlarımızla görüşeceğiz ve yapılması gereken neyse onu yapacağız" şeklinde konuştu.