Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin ekonomide bundan sonra proaktif bir tavır sergilemesi gerektiğini söyledi
Abone olEkonomi Bakanı Zafer Çağlayan, iç talebin mutlaka büyümeye katkı vermeye başlaması gerektiğini belirterek, ''Bunun için de en büyük görev Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB). Tabii bu yıl için artık geç kaldık ama bundan sonrası için daha proaktif olmalıyız'' dedi.
Çağlayan, yaptığı yazılı açıklamada, TCMB Para Politikası Kurulu'nun faiz koridoru üst bandını düşürmesi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
''İhracattaki artış olmasaydı, ilk yarıda ekonomi yüzde 3,2 büyümek yerine yüzde 2 küçülecekti'' diyen Çağlayan, yıl sonunda da büyümenin yine net ihracatın katkısı ile sağlanacağını ifade etti.
İmalat sanayinin GSYİH içindeki payını artırmak zorunda olduklarının altını çizen Çağlayan, sanayinin güçlendirilmesi, faizler ve kurun sanayinin büyümesine sağlayacak ortamı desteklemesi gerektiğini bildirdi.
Çağlayan, istek ve beklentilerinin, ekonominin hem ihracat hem de iç talep katkısıyla büyümesi olduğunu belirterek, ''İç talep mutlaka büyümeye katkı vermeye başlamalı. Bunun için de en büyük görev TCMB'nin. Tabii bu yıl için artık geç kaldık ama bundan sonrası için daha proaktif olmalıyız'' ifadesini kullandı.
Bakan Çağlayan, TCMB Para Politikası Kurulu Toplantısı'nda alınan faiz koridoru üst bandının 50 baz puan aşağıya çekilmesi kararını şöyle değerlendirdi:
''Gecelik borçlanma faizi yüzde 5'de tutuldu, borç verme faizi yüzde 9,5'e indirildi. Yani, koridor 450 baz puana indi. ROK'ta 0,1 puanlık artırım yapıldı. Piyasadan 1,8 milyar dolar daha fazla para çekilip TCMB'ye yatırılacak. Eylül ayında gerçekleştirilen toplantıda borç verme oranı yüzde 11,5'den yüzde 10'a indirilmiş, 150 baz puan düşürülmüştü. ROK ise 0,2 puan artırılıp 3,6 milyar dolar ek rezerv imkanı yaratılmıştı. Dolayısıyla Eylül ve Ekim toplantılarında bandın üst sınırı 11,5'ten 9,5'e indirildi. ROK ise toplamda 0,3 puan artırılarak 5,4 milyar dolarlık ek rezerv imkanı yaratıldı. Bu süreçte politika faizi hala 5,75'de tutuluyor. Ağustos 2011'den bu yana oran sabit tutuluyor.''
AYAĞIMIZI FRENDE FAZLA TUTTUK
Ağustos 2011'i, ''dünyada piyasaların şoka girdiği, Avrupa'nın tamamen sisle kaplı olduğu, Yunanistan'ın ve İtalya'nın ipin ucunda, Türkiye ekonomisinin ise çok parlak olduğu bir dönem'' olarak tanımlayan Çağlayan, ''Biz bu dönemde gayet iyi olmamıza rağmen dışarıya bakarak faiz indirdik. İzleyen aylarda dünyada sular yavaş yavaş durulurken, Türkiye ekonomisi yavaşlamaya başladı. Bugün ABD ekonomisinden canlanma haberleri geliyor ve faiz oranları yıllardır 0'da. Avro Bölgesi ekonomisinde kötüye gidişin sonuna yaklaştığımız günlerdeyiz. Hatta bazı ülkelerde yön yine yukarı dönmeye başladı. Avrupa Merkez Bankası Kasım ve Aralık 2011'de ve Temmuz 2012'de 25'er baz puanlık 3 indirim yaptı. Toparlanma tabii ki uzun zaman alacak ama artık genel olarak kötüye gidiş sona erdi gibi görünüyor'' değerlendirmesinde bulundu.
Çağlayan, 2012 boyunca, Brezilya, Şili, Çin, Güney Kore, İsveç, Hindistan, Avro Bölgesi'nde faizler indirilirken, Türkiye'de faizlerin sabit tutulduğunu belirterek, ''Dünyanın büyük ekonomileri ekonomilerini canlandırmaya çalışırken, biz yavaşlatmaya çalıştık. Cari açık sebebiyle kısmen doğru da yaptık fakat zamanlama konusunda geciktik. Ayağımızı frende fazla tuttuk'' dedi.