BIST 9.420
DOLAR 34,39
EURO 36,25
ALTIN 2.836,53
HABER /  DÜNYA

Bakan Çağlayan: ’’En iyi savunma hücumdur’’

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, “Pazar zorlaşıyor ve kızışıyor. Sanayiinin iki seçeneği var; ya defansa geçecek ya da hücum yapacak. Savunmay...

Abone ol

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, “Pazar zorlaşıyor ve kızışıyor. Sanayiinin iki seçeneği var; ya defansa geçecek ya da hücum yapacak. Savunmaya geçtiğiniz zaman kaybetmeye mecbursunuz, geçmiş olsun. En iyi savunma hücumdur” dedi.
Ankara Sanayi Odası (ASO) Temmuz ayı Melis Toplantısı’na katılan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, ASO Melis üyelerine yönelik yaptığı konuşmada Türkiye ve dünya ekonomisini değerlendirdi. 2008 yılında yaşanan krizin herkesin aklını başına getirdiğini söyleyen Bakan Çağlayan, “Şu anda Türkiye ve dünya önemli bir dönemden geçiyor. 2008 küresel krizi aslında dünyanın aklını başına getirdi. 2008 krizi bana göre iyi ki oldu, keşke daha önce olsaydı. Herkes artık dünya ekonomisinin yolunun üretmekten, sanayileşmekten geçtiğini gördü” diye konuştu.

“EN İYİ SAVUNMA HÜCUMDUR”
Dünyada rekabetin şartlarının değiştiğini ve artık Türk sanayicisinin hücum stratejisini benimsemesi gerektiğini söyleyen Çağlayan, “Artık Türk sanayicisi yeni bir değişim ve dönüşüm yapmak zorundadır. Rekabetin şartları değişti. Yarın bugünden daha zor olacak. Pazar zorlaşıyor ve kızışıyor. Sanayiinin iki seçeneği var; ya defansa geçecek ya da hücum yapacak. Savunmaya geçtiğiniz zaman kaybetmeye mecbursunuz, geçmiş olsun. En iyi savunma hücumdur. Bu anlamla sanayicinin artık hücumu benimsemesi lazım. Hükümet olarak çok önemli çalışmalar yapmanın arifesi içindeyiz. Bakanlar Kurulu’nda 2 saate yakın benim tarafımdan sunulan yatırım ortamının iyileştirilmesi ile ilgili sunumu Başbakanımız ve Bakan arkadaşlarımız değerlendirdiler. Ortaya çıkan sonuç; sanayici ve sanayinin gelişmesinin önündeki engellerin kaldırılması, maliyetler konusunda yapılabilecek olan tüm düzenlemelerin yapılması konusu Başbakanımız tarafından talimat olarak verildi” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE’DE KİMSE KİMSEDEN ÜSTÜN DEĞİL”
“Bugün Türkiye yüzde 8’ler mertebesinde borçlanan bir ülke. Bundan 1.5 ay öne borçlanma faizleri yüzde 4,60’lara kadar düşmüştü. Bu yüzde 2,5’a kadar düşecekti” diyen Bakan çağlayan, bugün Türkiye’nin reel faizlerinin negatif olduğunu söyledi. Gezi Parkı olaylarına da değinen Bakan Çağlayan, olayların başladığı Mayıs ayının Türkiye’de Cumhuriyet tarihinde görülmemiş başarıların altına imza atıldığın bir dönem olduğunu belirtti. Aynı dönemde faizlerin yüzde 4,60 düştüğünü ve o dönemde çok önemli bir proje olan Çözüm Süreci’nin başladığını ifaden Bakan Çağlayan, Çözüm Süreci’ni başlatırken bazı sorunlarla karşılaşacaklarını tahmin ettiklerini söyleyen Bakan Çağlayan, “Türkiye’nin Türk’ü kadar Kürt’ü Arap’ı, Çerkez’i, Alevi’si ve Sünni’si bu ülkenin asli unsurlarıdır. Kimsenin kimseye üstünlüğü yok. Bugün Türkiye’nin bu yapısının en büyük göstergesi Çanakkale’de görürsünüz. Böyle bir ortamda Türkiye’nin Çözüm Süreci’ni gerçekleştirmesi demek Türkiye’nin kanatlanıp uçması demektir” ifadelerini kullandı.

“ÇOK ÖNEMLİ KARARLARIN ALINMASI ARİFESİNDEYİZ”
Dünyada yaşanan olaylardan Türkiye ekonomisinin etkilenmemesinin mümkün olmadığını söyleyen Çağlayan, “Türkiye ekonomisi kararlı ve aynı şekilde yoluna devam ediyor. Dünyada ekonomisinde küçülme dünya ülkelerinin küçülmesinden kaynaklanan bir küçülme. Böyle bir ortamda Türkiye ekonomisinde bu tür olaylarından etkilenmemesi mümkün değildir. Şükürler olsun hiçbir problem olmaksızın şimdi daha fazla yatırım, üretim, istihdam için çok daha önemli kararların alınması arifesindeyiz” dedi.

“BANKACILIK SEKTÖRÜ ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI”
Bankacılık sektörüne uyarılarda bulunan Çağlayan, “Böyle bir ortamda bankacılık kesiminin elini taşın altına koyması gerekiyor. İnsaflı davranması gerekiyor. Hepimiz aynı gemideyiz, bankacılık kesiminin 11 yıl önceki durumunu hepimiz biliyoruz. Ödemek zorundayız ve ödüyoruz bunların hepsini. Sanki bu işten kopukmuş gibi eski alışkanlıklarını devam ettirmeye çalışanlar var. Faizlerin düşmesini neden istiyoruz, sanayiciler, yatırımcılar düşük maliyetlerle yatırım yapabilsinler diye istiyoruz. Bankacılık kesiminin yeni enstrümanlar ortaya koyması gerekiyor” diye konuştu.

“MERKEZ BANKASI KEŞKE BİZİM KENDİSİNİ UYARDIĞIMIZ ZAMAN FAİZ DÜŞÜŞLERİNE BAŞLASAYDI”
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun görüşlerine ilişkin açıklamalarda bulunan Çağlayan, “Merkez Bankası kendisine verilmiş olan kanunu görevler çerçevesinde elindeki enstrümanlarla gereken müdahaleyi yapacak bir yapıyla donatılmıştır. Bunlar bazen sözle, bazen fiili müdahaledir. Bilhassa gerek kur gerekse faiz gibi elinde iki silahı olan Merkez Bankası’nın piyasanın gidişatını, dünyanın gidişatını görerek bunu değerlendirmesi gerekir. Ben ümit ediyorum ki, dünyadaki küresel anlamda, para arzında olabilecek bazı değişikler hem dünyada hem Türkiye’deki kararları yeniden etkileyebilecektir. Biz ülkemizde faizlerin 4,63’lere kadar düştüğünü gördük ve yaşadık. Keşke Merkez Bankası bizim kendisini ikaz ettiğimiz 2-3 yıl önceki dönemleri dikkate alsaydı, keşke faiz düşüşlerine o dönemde başlayabilseydi. Merkez Bankası bu konuda gereken çalışmaları zamanında yapmakla mükellef, görevini yapmak zorunda“ diye konuştuktan sonra ihracat ile ilgili yeni bir destek çalışması yaptıklarını açıkladı.

“BİZE GÖRE BU ARTIŞA GEREK YOKTU”
Para Politikası Kurulu’nun faiz koridorunun üst sınırını 75 baz puan artırarak yüzde 7,25’e çıkartmasını değerlendiren ASO Başkanı Nurettin Özdebir, “Bu artış piyasayı ne coşturacak ne de küstürecek bir artıştır. Aslınca bizce bu artışa gerek yoktu. Biz ABD’deki ekonomik toparlanmanın çok güçlü olmadığını ve bu nedenle de Bernanke’nin parasal genişleme politikasından kolay kolay vazgeçmeyeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle gelişmiş ekonomilerde faizler daha uzunca süre bugünkü düşük seviyelerinde kalacaktır. Nitekim Bernanke’nin geçen hafta yaptığı açıklamalar sonrasında küresel piyasalar rahatlamış, yabancı sermaye akımları yeniden gelişen ülkelere yönelmiştir. Faiz koridorunun üst bandının yükseltmesi pratikte fazla bir sonuç doğurmayacak. Çünkü Merkez Bankası politika faizini değiştirmeyip, para piyasasını yüzde 4,5’dan fonlamaya devam edeceğini ifade etmektedir. Bizce burada asıl üzerinde durulması gereken husus politika faizi yüzde 4,5 iken piyasa faizlerinin bunun iki katına çıkmış olmasıdır. Bu artışın kredi maliyetlerine yansıması mümkün değildir. Bizi asıl rahatsız eden durum budur”
(İHA)