Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır, Avrupa Birliği ile olan vize süreci hakkında sert konuştu. Bozkır, AB ile vizeler kaldırılmazsa Geri Kabul Anlaşması'nı fesh edeceklerini açıkladı.
Abone olAB Bakanı ve Başmüzakereci Bozkır, Avrupa Birliği için önemli olan Geri Kabul Anlaşması için, "Ben diyorum ki; vizeyi kaldırmazsanız, Geri Kabul Anlaşması'nı feshedeceğiz. Hakikaten feshedeceğiz, şakası yok" dedi.
Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) üyeleriyle Conrad Otel'de bir araya gelen Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, kadınların, dünya nüfusunun yarısını oluşturduğunu ancak sosyal ve siyasi yaşamda hak ettiği yeri henüz alamadığını söyledi. Bozkır, bunun için çok önemli hamlelerin yapılması, kaybedilmiş alanların tekrar kazanılması gerektiğini anlattı.
"EŞİTLİK SAĞLANABİLİR"
Erkeklerin dizayn ettiği bir dünyada kadınların bir anlamda o dizayn edilmiş şekillere kendilerini uydurmak zorunda kalır gibi bir tablo içine düştüğünü belirten Bozkır, kotalar, fermuar sistemi gibi birtakım yöntemlerle kadın-erkek eşitliğinin sağlanabileceğinin düşünüldüğünü ifade etti.
Volkan Bozkır, kadının hiçbir şekilde kotaya veya bu tür sistemlere ihtiyacı olmadığını dile getirdi. Siyasette kadının rolünün önemli olduğunu vurgulayan Bozkır, "Kadının haklarını ve konumunu güçlendirdiği yer; siyasettir. Meclis'te geçtiğimiz dönemde 79 milletvekili vardı, inşallah bu seçimlerde daha fazla kadın milletvekilinin yer alması mümkün olacak" diye konuştu.
Bozkır, özellikle kadına karşı şiddet konusunda ortak hareket edilmesi gerektiğini kaydetti.
RUHBAN OKULU'NUN DURUMU
Bakan Bozkır, kameraların dışarı çıkarılmasının ardından TİKAD üyelerinin sorularını yanıtladı.
Avukat Kezban Hatemi, Yunanistan Parlamentosu'ndan Atina'da cami yapılması için karar çıktığını hatırlatarak, Türk Hükümeti'nin bu konuda nasıl bir hazırlık yaptığını, ayrıca Heybeliada Ruhban Okulu'nun durumunu sordu.
Heybeliada Ruhban Okulu'nun Anayasa Mahkemesi'nin 1971 yılında aldığı karar sonucunda kapatıldığını anımsatan Bozkır, okulu açmak için uzun zamandır çeşitli çabaların sarf edildiğini anlattı. Bakan Bozkır, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Heybeliada Ruhban Okulu, önemli bir yapı. Bunu açmak için bir anlamda Yunanistan ile bizim arzu ettiğimiz bazı hususların gerçekleşmesini şart koştuk. Atina'da iki cami var. Biri müze haline gelmiş, biri çökmek üzere. Bunların restorasyonu... Batı Trakya'daki Türklere aynı şekilde müftünün tayin yerine seçilme hakkının verilmesi ve oradaki insanların huzurunun artırılması gibi birçok talebimiz oldu. Yunanistan aslında uzun zamandır bu talepleri yerine getirmedi. Bugünlerde cami restorasyonlarıyla ilgili adımları atacaklar. Bunun sonucunda biz de Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması konusunu değerlendireceğiz ve olumlu olarak değerlendireceğiz. Bizim bakımımızdan bir sıkıntı yok. Bunu açarız ama açtıktan sonra buraya eğitilecek ruhban nasıl gelecek? Birçok başka sorun var içinde. Ama sembolik olarak bunun açılması tabiatıyla önemli olur. Sanıyorum Türk Hükümeti'nin de açma konusunda bir sıkıntısı yok."
TTIP'İN ÜLKE EKONOMİSİNE ETKİLERİ
Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan da Bakan Bozkır'a, ABD ve Avrupa ülkeleri arasında 2018'de hayata geçirilmesi planlanan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklıg?ı'na (TTIP) Türkiye'nin hazır olup olmadığı sorusunu yöneltti.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Bozkır, TTIP'in önemli bir proje olduğunu, uzun zamandır dünyada eksikliği hissedilen vizyon dolu yeni bir yapıya gidildiğini söyledi.
Dünyada ekonomik iş birliği ve serbest ticarete giden ciddi bir adım atıldığını, Türkiye'nin mutlaka içinde olması gerektiğini ifade ederek, şunları aktardı:
"Türkiye bakımından bizi sıkıntıya sokabilecek TTIP anlaşmasından ziyade, Gümrük Birliği Anlaşması'nda vaktiyle imzalanırken bir maddenin unutulmuş olması veya gerçekleştirilememesi. Gümrük Birliği'ne üye olmadan dahil olan tek ülkeyiz. TTIP yürürlüğe girdiği takdirde, ABD'de üretilen bütün mallar Türkiye'ye gümrüksüz girecek, otomatik olarak Gümrük Birliği Anlaşması'ndan dolayı. Bizim ürünlerimiz de oraya aynı şekilde sıfır gümrükle girmeyecek. Bir sürü hesaplama var. Biri Milli Gelir'in binde 3'üne tekabül edecek bir rakam deniliyor. O da 3 kusür milyar dolar ilk başta. Bu ticari boyutu. İş kaybı, ekonomik kayıplar giderek yığılacağı için belki 5-10 senelik dönemde 50 milyar dolara yükselebilecek bir zarardan bahsediliyor."
"KABUL GÖRDÜ"
İlk başta bu anlaşmanın bir parçası olma politikasını izlediklerini, AB Bakanı olduğunda bunun pek gerçekleştirilebileceğini düşünmediğini dile getiren Bozkır, "İşi kolaylaştırmak lazım diye dedik ki; TTIP Anlaşması'na bir madde konulsun ve 'TTIP yürürlüğe girdiğinde Gümrük Birliği ülkelerinde uygulanır' maddesi. Gayet kolay bir madde ve kimseyi rahatsız etmiyor. TTIP imzalandığında Türkiye piyasalarını sıfır gümrükle açıyor ama ABD piyasalarına da sıfır gümrükle giriyor. Bu aşağı yukarı kabul gördü" dedi.
Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncelleşmesinin söz konusu olduğunu anlatan Bozkır, şunları kaydetti:
"Şu andaki Gümrük Birliği Anlaşması'nda tarım, hizmetler ve kamu alımları yok. Bunları dahil ederek Gümrük Birliği Anlaşması'nı güncelleştireceğiz. Güncelleştirme gerçekleştiği takdirde ticaretimiz 300 milyar dolara çıkacak. 300 milyar dolarlık ticaret hacmi, herkesin ağzının sularını akıtan çok önemli bir rakam. Türkiye'ye de büyük yarar sağlayacak. Tarımı çok iyi müzakere edeceğiz. Hizmetler ve kamu alımlarında bizim rekabet gücümüz çok fazla. Bununla ilgili komisyonun müzakere yetkisi almasını bekliyoruz. Önümüzdeki sene bu başlayacak. Buraya bir madde koydurttuk. Yani AB bir üçüncü ülke anlaşması imzaladığında, otomatik olarak bunun Türkiye'ye uygulanır hale gelmesi. Eğer biz güncelleştirmeyi daha önce bitirirsek, TTIP imzalandığında zaten bu anlaşma bu şekilde yeniden düzenlenmiş olacağı için otomatik olarak Türkiye'ye uygulanacak.”
VİZELERİN KALDIRILMASI
Vizelerin kaldırılması konusuna da değinen Bakan Bozkır, vizelerin 1980 askeri darbesinin Türkiye'ye hediyesi olduğunu ve o yıllardan beri vize sorunuyla uğraşıldığını söyledi.
Bozkır, vizenin kaldırılmasını Geri Kabul Anlaşması'na bağladıklarını anlatarak, şu bilgileri verdi:
"Bizim için vizelerin kaldırılması ne kadar önemliyse, Geri Kabul Anlaşması da AB için önemli. Ben diyorum ki; vizeyi kaldırmazsanız, Geri Kabul Anlaşması'nı feshedeceğiz. Hakikaten feshedeceğiz, şakası yok. Vizeler niye kalkmıyor? Diyorlar ki; 'Kapıları açarsak ilk gün 10 milyon, sonra 5 milyon, daha sonra 25 milyon Türk Avrupa'ya gelir. Avrupa piyasaları istila eder.' Böyle bir korku var. Gidip ne yapacağız orada, iş yok güç yok. İkinci bir nedeni de bu vize harçları büyükelçilikler için büyük gelir. Ama inşallah vize kalkacak. Vizeler de kalkarsa geriye kalıyor müzakere süreci. Yavaş gidiyor gibi görünüyor ama yavaş gitmiyor."
“AB'NİN HIRİSTİYAN BİRLİĞİ OLMA LÜKSÜ YOK"
AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Kıbrıs sorununun bu sene çözüleceğini ve bunu sonucunda bloke edilmiş 14 faslın bir anda açılır hale geleceğini söyledi.
AB'nin uzun zamandır kafasını kuma gömdüğü için terörizm ve radikalizmle yaklaşan tehlikeyle yüz yüze kaldığını ifade eden Bozkır, "AB, 'Ben Hristiyan kulübüyüm' diye kuruldu aslında. AB'nin Hristiyan birliği olma lüksü yok artık. Çünkü Avrupa'da 7-8 milyon Müslüman yaşıyor. Radikalizm, islamofobi ve ırkçılıkla mücadele, kendine kapanarak değil, kendini aşarak, genişleterek, yeni renkler ve dinler katarak olabilir. Bunu sağlayabilecek yegane ülke; Türkiye. Yıllardır diyoruz ki, terörist teröristtir. Ama göz yumdular” dedi.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Kezban Hatemi, İngiltere Prensi Charles'in, büyük amcasını öldüren IRA'nın siyasi kanadı Sinn Fein'in lideri Gerry Adams ile el sıkıştığını hatırlatarak, "Biz sizce ne zaman bitireceğiz bunu?" diye sordu.
Bakan Bozkır, Türkiye'deki Çözüm Süreci ile İrlanda'daki terörün ortadan kaldırılması sürecinin aynı modeliteler içinde yürüdüğünü belirtti.
İngiltere'de, siyasi parti ile terör örgütünün masada hep bir arada tutulduğunu anlatan Bozkır, şöyle devam etti:
"Bir sürü sıkıntılar oldu. Londra'da patlamalar oldu, insanlar öldü ama parti ile terör örgütünü masada tuttular. Biz de aynı şeyi yapıyoruz aslında. Ama henüz o aşamaya gelmedik. Charles el sıkışabilir ama Charles'in el sıkıştığı terör örgütü, silahlarını betona gömdü. Önemli olan silah bırakmanın herkesin kabul edeceği bir şeye gelmesi. Hem silah olacak hem terör faaliyeti olacak hem de Barış Süreci'nden bahsedeceğiz. Ondan sıkıntı var. 'El sıkışmıyor' demek de doğru olmaz, günü gelir bu süreç tamamlanır. Bütün Türk vatandaşları bunu benimserler, herkes bununla geleceğe bakmayı hedefler o zaman el de sıkışılır.”