BIST 9.550
DOLAR 34,52
EURO 36,01
ALTIN 3.004,54
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Bakan Bağış'tan Avrupa'ya Türkiye dersi

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu söyledi

Abone ol
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'siz bir Avrupa Birliği'nin hayat damarlarının eksik olduğunu belirterek, ''Çünkü, bugün AB'nin, ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarına ulaşabilmek için de yaşlanan iş gücünü takviye etmek için de Türkiye'ye ihtiyacı vardır, Avrupa'nın en güçlü, en dinamik ordusuna sahip olduğumuz için güvenlik politikalarında da Türkiye'ye ihtiyacı vardır'' dedi.

Egemen Bağış, Eminönü Halk Eğitim Merkezi'nde düzenlenen ''İstanbul İli Avrupa Birliği'ne Uyum, Danışma ve Yönlendirme Kurulu Toplantısı''na katıldı.

İstanbul Valiliği Dış İlişkiler ve AB Koordinasyon Merkezi tarafından organize edilen toplantıda konuşan Bağış, artık Türkiye'nin 81 ilinde AB sürecini paylaşma ve uyum toplantıları düzenlendiğini, bu toplantıların kamuoyunun bilgilendirilmesi açısından gerçekten büyük önemi bulunduğunu aktardı.

''Bir İstanbul milletvekili olarak İstanbul'umuzun bu konuda da diğer birçok konuda olduğu gibi diğer illerimize örnek bir performans sahnelemesinden çok etkilendim'' diyen Bağış, "Türkiye'nin, Sayın Başbakanımızın tabiriyle, Cumhuriyetin ilanından sonraki en önemli çağdaşlaşma projesine sahip çıkmak budur. Türkiye'nin modernleşmesine sahip çıkmak budur. Bu heyecanı bütün kamu kurumlarımızla, bütün sivil toplum kuruluşlarımızla, medyamızla, ama en önemlisi, insanımızla, halkımızla paylaşabilmek, bu sürecin ortak paydaşları haline getirebilmek ancak böyle gerçekleşebilir'' şeklinde konuştu.

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, şöyle devam etti:

''Evet, AB sürecimiz olmasaydı, bu ülkede hala idam cezası, DGM'ler olabilirdi, hala TRT'nin ve YÖK'ün yönetiminde TSK temsilcileri bulunabilirdi, ama sadece bu konularda AB standartlarını yakalamakla kalmadık. AB süreci, tarladan sofraya bütün gıda ürünlerimizin daha hijyenik olmasını sağladı, insan haklarında çok önemli noktaları yakalamamızı sağladı, 10 yıl öncesine kadar insanlar 'Kürdüm' demeye korkarken, bugün devletin televizyonu günde 24 saat Kürtçe yayın yapabiliyorsa ve o yayınlar aracılığıyla da vatandaşımız çocuğunu dağa gönderme telkininde bulunan kanalı izlemek yerine kendi devletinin ona vermek istediği doğru bilgiyi, kaliteli eğlence programlarını izliyorsa, biz devletle millet arasında yeni köprüler kurabiliyorsak, demek ki süreç benim köy muhtarımın dediği gibi sonuçtan daha önemli.''

Bu süreçte çok önemli farklılıklara imza atıldığını vurgulayan Bağış, geçen Ağustos ayında Sümela Manastırı'nda 88 yıl aradan sonra farklı ülkelerden gelen binlerce Ortodoksun ellerini açıp birlikte barış için dua ettiğini, bir ay sonra Akdamar Kilisesi'nde de 112 yıl sonra dünyanın dört bir yanından gelen Ermenilerin bir araya geldiğini anlattı.

''AB'NİN BİZDEN ÇOK ŞEY ÖĞRENMESİ GEREKİYOR''

Bakan Bağış AB raporlarında devletin, hükümetin bu ayinlerin gerçekleşebilmesi için izinleri vermiş olmasının Türkiye'nin bu konuda gerçekten büyük bir olgunluğa eriştiğinin göstergesi olarak yorumlandığını ifade ederek, ''İşte, bizim kendi kültürümüzde asırlardır, aslında bütün dünyaya ilham kaynağı olan kültürümüzde var olan o zenginliği yeniden keşfediyoruz. Kimileri bunu Avrupa'nın dayatması olarak gösterse de aslında AB'nin bizden çok şey öğrenmesi gerektiğine inanıyoruz'' dedi.

Bugün AB'nin bazı ülkeleri Roman asıllı vatandaşlarını sınır dışı etmek isterken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın onlarla kucaklaşabildiğini ve onlar için yeni eğitim ve konut projelerini paylaşabildiğini anlatan Bağış, Türkiye'de artık hangi inanç grubuna, hangi etnik gruba mensup olunursa olunsun, bu ülkenin eşit vatandaşları olunabileceğinin, Avrupa standartlarının da ötesinde gösterildiğini söyledi.

''ALLAH'IN İZNİYLE, ONLARI SOLLAYIP GEÇECEĞİZ''

Büyük Önder Atatürk'ün, ''çağdaş medeniyetler seviyesinin de üzerine çıkmak'' hedefini gösterdiğini belirten  Egemen Bağış, ''Bugün, ülkede atılan adımlarla, biz AB üyesi ülkelerin standartlarını yakalamakla kalmayacağız, Allah'ın izniyle onları sollayıp geçeceğiz. Çünkü bizim hedefimiz, 2023 yılında gerçekten Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmek'' dedi.

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, tüm konulmuş bu hedeflerin bilinçli, analiz edilmiş, hesaplanmış hedefler olduğunu vurgulayarak, ''Biz bunları başarabileceğimize inanıyoruz. Yeter ki el ele verelim, yeter ki planlı programlı çalışalım, yeter ki hedeflerimiz konusunda ortak paydalarımız olsun'' diye konuştu.

Türkiye'nin gerçekten farklı bir sürece girmiş göründüğünü, AB sürecinde geçirilmesi gereken belki de en kapsamlı kanunlardan olan Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu'nun 3 bin 200 maddesinin iktidar-muhalefet el ele vererek, 5 gün içinde geçirildiğini belirten Bağış, ''Gerçekten bugün artık Türkiye farklı bir noktada'' dedi.

''YAKINDA AB İÇİN TÜRKİYE JETİNE BİNME TABİRİ KULLANILACAK''

Türkiye kendi gücünün farkına vardıkça, Avrupalıların da bunun farkına varmaya başladığını anlatan Bağış, eskiden Türkiye için ''AB trenine binme'' tabiri kullanıldığını hatırlatarak, ''Yakında AB için Türkiye jetine binme tabiri kullanılacak. Bakın Avrupa ekonomisi, 2010 yılında ortalama yüzde 1,5 büyümüş, ama bizim ekonomimiz yüzde 8,9 ekonomik büyüme sağlamış. Bugün Avrupa'nın ortalama yaşı 43-44, bizimse 27-28'' diye konuştu.

Egemen Bağış, Türkiye'nin geleceği noktanın bazı Avrupa ülkelerini kendi güçlerinin gölgelenmesi anlamında biraz ürküttüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:

''Biz gerçekten inanıyoruz ki Türkiye'siz bir Avrupa Birliği'nin hayat damarları eksiktir. Çünkü bugün AB'nin, ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarına ulaşabilmek için de Türkiye'ye ihtiyacı vardır, yaşlanan iş gücünü takviye etmek için de Türkiye'ye ihtiyacı vardır, Avrupa'nın en güçlü, en dinamik ordusuna sahip olduğumuz için güvenlik politikalarında da Türkiye'ye ihtiyacı vardır. 

İşte dış politikada, Avrupa'nın, Ortadoğu'da ve Kuzey Afrika'da yaşanan olaylar karşısında durduğu noktayla, Türkiye'nin durduğu nokta arasındaki fark da Avrupa'nın bir ortak dış politika vizyonu sergileyebilmesi için Türkiye'ye ne kadar ihtiyaç duyduğunu ortaya koymaktadır. Bugün Mısır'da, Libya'da, Tunus'ta sokağa dökülen, hayatını tehlikeye atan insanlar, geleneksel İsrail, Amerikan karşıtı gösteriler düzenlemek yerine çok farklı amaçlarla sokağa dökülmüş durumdalar. Demokrasi istiyorlar, reform istiyorlar, ifade özgürlüğü ve insan hakları istiyorlar. Aslında istedikleri Türkiye gibi olmak. Çünkü o topraklardaki insanlarla çok ortak paydalarımız, ortak değerlerimiz var. Bize baktıkları zaman, 'Türkler bu işi başardı, biz niye başaramayalım? sorusunu kendilerine sorduklarını görüyoruz.''

O ülkelerde demokrasi talepleri olurken, Türkiye'de seçim kampanyası var, sandık var, şeffaflık var. Türkiye'de güçlü bir serbest pazar ekonomisi var. Türkiye'de insanların birtakım sendikal hakları var.''    

Egemen Bağış, Türkiye'yi bu ülkelerden farklı kılan özelliğin daha 1839'lardan bu yana milli iradeye saygı duyulması, Atatürk'ün cumhuriyetle bunu kurumsallaştırması, Adnan Menderes'in ilk başvuruyu yapması ve İsmet İnönü'nün Ankara Anlaşması'nı imzalamasıyla bugün AB yolunda yapılan reformlar olduğunu söyledi.

''SIK DİŞİNİ AVRUPA...''

Avrupa'da yaptığı konuşmalarda, en son geçen hafta Slovenya'da, artık Türkiye'nin ''Sık dişini Avrupa, Türkiye imdadına yetişecek'' şeklinde yeni bir sloganı olduğunu anlattığını belirten Bağış, bunu söyleyebilmenin öz güvenle olduğunu, Türkiye'nin ekonomik gücüne, halkının dinamizmine güvenmese, farklı alanlardaki potansiyeline inanmasa bunu söyleyemeyeceğini vurguladı.

Türkiye eğer isteseydi, bugüne kadar açılan fasıl sayısını 13 değil, çok daha yüksek bir sayıya çıkarabileceğinin altını çizen Bağış, ''Ama her denilene 'evet' demedik. Türkiye'nin bugün tüm Avrupa'nın imrenerek baktığı gücünü korumak için ekonomik potansiyelimizi başkalarına hiçbir şekilde kullandırmamak için tam aksine birlikte ortak bir güç oluşturabilmek için 'kazan kazan' politikalarıyla uzlaşı sağlıyoruz'' dedi.

Gelecek yıl 1 milyar avronun üzerinde hibe geleceğini, şu ana kadar da pek çok projenin AB fonlarıyla gerçekleştiğini anlatan Bağış, ''Bunları artık daha da bilinçli bir şekilde hep beraber kullanmak durumundayız. Onun için bizim sizlerden beklentimiz farklı farklı projeler üretmeniz. Gerçekten Türkiye'nin ihtiyaçlarını belirleyip, bunları AB fonlarının kullanılabileceği projeler haline getirmeniz'' diye konuştu. 

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da AB ve Türkiye arasındaki tam üyelik müzakerelerinin 2005 yılında başladığını hatırlatarak, Türkiye'nin genç, dinamik nüfusu, tarihi-kültürel kimliğiyle en güçlü üyelerden biri olmaya aday olduğunu vurguladı. Mutlu, illerde kurulan Avrupa Birliği'ne Uyum, Danışma ve Yönlendirme Kurullarının bu süreçte büyük önemi bulunduğunu, İstanbul'daki kurulun ilk günden bu yana birçok projeyi yürüttüğünü anlattı.