Ürdün'e gitmeden önce basın açıklaması yapan Bakan Ali Babacan, Kürşat Tüzmen'i eleştiren açıklamalar yaptı.
Abone olEkonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, dolar kurunun düşük seyretmesi ile ilgili olarak, 'Kriz öncesi sinyal' değerlendirmesi yapan Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'e cevap vererek, "Bizim artık kriz kelimesini lugattan tamamen çıkartmamız lazım. Bizim kriz terminolojisini unutmamız gerekir. Ortaya koyduğumuz ekonomik politikaların kararlılıkla uyguladığımız sürece Türkiye inşallah bir daha kötü günler görmeyecek" dedi. Babacan, IMF ile ilişkileri orta ve uzun vadede kredi ilişkisinden istişari ilişkiye dönüştürmek istediklerinin altını çizdi. Bakan Babacan, Dünya Ekonomik Formu Yıllık Olağanüstü Toplantısı'na katılmak üzere Ürdün'ün başkenti Amman'a gitti. Ürdün'e hareketinden önce Esenboğa Havaalanı'nda basın toplantısı düzenleyen Babacan, 3 gün sürecek toplantıya Türkiye'den kendisiyle birlikte Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün de katılacağını söyledi. Toplantıya dünya genelinde binden fazla iş adamı, politikacı, din adamı, sivil toplum örgütü temsilcisi ve akademisyenin katılacağını belirten Babacan, toplantı başlıklarının ekonomik kalkınma, Ortadoğu'da siyasi istikrar ve ekonomik gelişme, küresel ekonomik performansı geliştirme ve okyanus ötesi ilişkilerin devamı olduğunu bildirdi. Kendisinin katılacağı oturumlarda Türkiye'deki son siyasi ve ekonomik gelişmeler hakkında bilgi aktaracağını belirten Babacan, bu şekilde Türkiye'yi daha iyi anlatma fırsatı bulacaklarını vurguladı. "ZAMANLA RAHATLAMA HİSSEDİLECEK" Finans çevrelerinin Türkiye'deki olumlu gelişmeleri çok yakından izlediğine işaret eden Babacan, Türkiye'nin güven ve kredibilitesinin hızla arttığını kaydetti. Yurtiçinde olduğu kadar uluslararası platformlarda da Türkiye'ye yönelik güvenin hızla yükseldiğini dile getiren Babacan, bugün güven artışının ekonomik parametrelerde kendisini gösterdiğini, somut meyveler vermeye başladığını söyledi. Yabancı yatırımcının ve yabancı sermayenin Türkiye'ye girişinin artık çok kolay olduğunu anlatan Babacan, hükümetin ekonomik programa bağlılık, istikrar, mali disiplin, israf ve yolsuzlukların önlenmesi konusundaki görüşlerini ilk günkü gibi muhafaza ettiğini vurguladı. Ekonomik göstergelerdeki iyileşmenin kalıcı hale geleceğini ve zamanla tüm kesimlerde belirli bir rahatlama hissedileceğini ifade eden Babacan, ekonomik programın başarıyla ilerlemesi halinde hedeflerin mutlaka yakalanacağını bildirdi. "KRİZ KELİMESİNİ UNUTUN" Daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplandıran Babacan, dolar fiyatlarındaki düşüş ile ilgili olarak, 'Kriz öncesi sinyal' değerlendirmesini yapan Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'e atıfta bulunarak, Türkiye'nin artık kriz terminolojisini unutması gerektiğini söyledi. Babacan, "Artık bizim kriz kelimesini lugattan çıkarmamız lazım. Bundan sonraki dönemde ortaya koyduğumuz ekonomik politikalar kararlılıkla uygulandığı sürece Türkiye, inşallah bir daha kötü günler görmeyecektir. Önemli olan ortaya koyduğumuz ekonomik politikaların kararlılıkla ve tavizsiz şekilde uygulanmasıdır. Öngörülebilirlik çok önemlidir. Ortaya koyduğumuz politikaların kalıcı olması çok önemli. Biz seçimden önce ne ortaya koyduysak, bunları tavizsiz şekilde uygulamaya devam edeceğiz" mesajını verdi. "IMF İLE İLİŞKİLERİMİZ KOPMAZ" Babacan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın '2004 yılından sonra IMF'siz yürümeliyiz' sözlerini eleştirerek 'IMF programı 2006 yılına kadar uzatılmalıdır' diyen TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'a da cevap verdi. IMF ile ilişkilerin bitmesinin ve başlamasının siyah-beyaz olarak algılanmaması gerektiğini ifade eden Babacan, Türkiye'nin IMF'den en çok kredi kullanan ülkelerin başında geldiğini hatırlattı. IMF ile yapılan stand-by anlaşmasının 2004 sonuna kadar devam edeceğini belirten Babacan, şöyle konuştu: "Biz istiyoruz ki, Türkiye artık IMF'den borç almak zorunda olan bir ülke olmasın" dedi. Başbakan Erdoğan'ın sözlerine açıklık getiren Babacan, 2004'ten sonraki yeni anlaşma ile şu andaki borcun üzerine daha yüksek faizle borçlanma yapılmamasını kastettiklerini vurguladı. Babacan, Türkiye'nin 50 yıldır IMF'nin ortağı ve üyesi olduğunu belirterek, "IMF ile ilişkilerin kesilmesi, kopması zaten düşünülemez. IMF ve Dünya Bankası ile ilişkilerimiz mutlaka devam edecektir. IMF ile ilişkilerin orta ve uzun vadede, kredi ilişkisinden çok istişare ilişki haline gelmesini istiyoruz." "AB İLE ARAMIZDAKİ UÇURUMU KAPATMALIYIZ" Türkiye'nin bir yandan da AB ile ekonomik uyum sürecine hazırlandığına dikkat çeken Bakan Babacan, bir yandan IMF ile ilişkileri gevşetirken diğer yandan AB gibi çok kuvvetli bir birliğe sarıldıklarını kaydetti. Kopenhag Siyasi Kriterleri'ni yerine getirdikten sonra Türkiye'nin artık 2004'ün ötesini düşünmek zorunda olduğunun altını çizen Babacan, bu süreçten sonra AB ile uyum çalışmalarını başlatmak istediklerini söyledi. Türkiye'nin AB ile arasındaki ekonomik parametrelerdeki uçurumu kapatabilmesi için çok tutarlı, sağlam ve güçlü bir ekonomi politikası uygulaması gerektiğini vurgulayan Babacan, şöyle devam etti: "Başka alternatif yok. Eğer AB'ye üye olmak istiyorsak biçim borç stokunu, enflasyonu düşürmemiz gerekir. Bütçe açığını kontrol altına almamız gerekir. AB'ye uyum açısından bu son derece önemli. 2004 yılından sonra uygulanacak ekonomik politikalardan radikal şeyler beklememiz lazım. Hedeflerimiz belli, uygulamak zorunda olduğumuz politikalar belli. Bunlar Türkiye'de ve dünya piyasalarında kabul görmüş politikalardır." Babacan, akaryakıt bayilerine yapılan artışın IMF ile Türkiye arasında soruna yol açtığı yönündeki haberlerin sorulması üzerine ise, böyle ufak tefek haberler üzerinde çok fazla durmayacağını bildirdi. Hükümetin ortaya koyduğu faiz dışı fazla hedefinin yüzde 6.5 olduğunu hatırlatan Babacan, bu hedefe ulaşmak için pek çok tedbir alındığını, bir kısmının da alınacağını söyledi. Babacan, "Bu tedbirler alındığı zaman yüzde 6.5'lik faiz dışı fazla hedefine ulaşmamamız için bir sebep yok" değerlendirmesinde bulundu.