Adalet Bakanı Abdülhamid Gül, “Hak aranacak yegane yer yargıdır. Bu noktada kimsenin kendisini hakim-savcı yerine koyma, mahkeme yerine geçme yetkisi yoktur” dedi.
Abone ol1 Haziran 2015’te Türk Ceza Hukuku reformu kapsamında temel ceza kanunları yürürlüğe girmesi dolayısıyla her yıl aynı tarihte düzenlenen Türk Ceza Hukuku Günleri’nin 16’ncısı başladı. Pandemi dolayısıyla online olarak düzenlenen etkinlikte konuşan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ceza kanunlarının ülkelerin demokrasi çıtasını belirlediğini, hukuk devleti ilkesine ayna tuttuğunu söyledi.
Yargı paketleri TBMM'ye gelecek
TBMM’den son 2 yılda 3 yargı paketinin geçtiğini hatırlatan Bakan Gül, “Hak ve özgürlükler alanında, koruma tedbirlerinde, makul sürede yargılanma hakkında önemli adımlar attık. Temenniden öteye artık somut mevzuat çalışmaları ve uygulamalara taalluk eden konuları hep birlikte gördük. Bunlar yeterli değil, devamının gelmesi ve sürekli olması ortak arzumuzdur.” dedi. Bakan Gül, ilerleyen haftalarda İnsan Hakları Eylem Planında yer alan unsurları da barındıran 4. ve 5. Yargı Reform Paketlerinin de TBMM sunulacağını kaydetti.
Hukuk, dedikodu ve söylentinin değil yalnızca gerçeğin peşindedir
Hukuk güvenliğinin bir boyutunun öngörülebilir ve belirli kuralların hukuka egemen olması, diğer boyutunun ise hukuk düzeninin sağladığı huzur ve esenlik duygusunu herkesin hissetmesi olduğunu belirten Bakan Gül, şöyle konuştu:
“Hukukun verdiği bu güvence; iftira, yalan ve karalamalara karşı da tam koruma sağlamalıdır. Bunun için biz insanımızın lekelenmeme hakkını korumak üzere düzenlemeler yaptık. Soruşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar (SYOK) gibi yeni muhakeme usulleri getirdik. Buradan da ifade etmek isterim ki SYOK’un uygulayıcılar eliyle daha da güçlü kullanılması lazım. Vatandaşımızın iftira ve asılsız ihbarlarla şeref ve onurunun zedelenmesi asla kabul edilemez. Tabii bu noktada ‘çamur at izi kalsın’ kabilinden yapılan iftira ile haklı sebebe dayanan iddiayı birbirinden ayırmak gerekir. Hukuk, karakter suikastinin sığınağı değildir. Hukuk, itibar suikastı, dedikodu ve söylentinin değil; gerçeğin, yalnızca gerçeğin peşindedir. İnsan onurunu karalamaya yönelik yalan ve iftiraların yerine gerçeği koyacak olan da yine hukuktur.”
Kimsenin kendisini hakim savcı yerine koyma yetkisi yoktur
Savcılık makamlarınca yürütülen etkin soruşturmanın önemini vurgulayan Bakan Gül, “Elbette soruşturmada esas olan gizliliktir. Ama bu gizlilik, hakikati toplumdan kaçırmak anlamı taşımaz. Bu sürecin amacı; bir yandan kişi şeref, onur ve haysiyetini korumak, diğer yandan soruşturmanın somut delile dayalı olarak etkili yürütülmesini sağlamaktır. Dolayısıyla bir suç iddiasını ve işin aslını araştıracak olan savcılarımızdır. Kanunlar çerçevesinde, deliller ışığında adil kararı verecek olan da hakimlerdir, mahkemelerdir. Hak aranacak yegane yer yargıdır. Bu noktada; kimsenin kendisini hakim-savcı yerine koyma, mahkeme yerine geçme yetkisi yoktur. ‘Bırakalım yargı görevini yapsın’ diyorsak -ki bu konuda hepimiz aynı fikirdeyiz- o halde yargının görevinin kanunları uygulamaktan ibaret olduğunu da unutmamalıyız. Hakim, özellikle de ceza hakimi, bir yaptırım söz konusu olduğunda kanunun lafzını tekrar etmek zorundadır.” diye konuştu.
'Savcının, hakimin itham edilmesi hiçbir şekilde maruz görülemez'
Bakan Gül, uygulaması gereken mevzuatı uyguladığı için yargıya ithamda bulunulmasının kabul edilir bir durum olmadığını vurguladı. Ortaya çıkan sosyal veya hukuki ihtiyaçlar doğrultusunda kanunu değiştirmek veya düzenlemek görev ve yetkisinin Meclis’te olduğunu kaydeden Adalet Bakanı Gül, şöyle devam etti:
“Hakimin adeta ‘pozitif kanun koyucu’ya dönüşmesi hiçbir şekilde kabul edilemez, sistemimizde zaten bu mümkün de değildir. Yargının kendi tabii ve doğal mecrası içinde çalışması beklentisi, bu tabii ve doğal işleyişe saygıyı da gerektirir. Kanunu uyguladığı için savcının, hakimin itham edilmesi, hedef haline getirilmesi hiçbir şekilde mazur görülemez. Uygulaması gereken mevzuatı uyguladığı için yargıya ithamda bulunulması hukuk devletinde alışık olunan bir durum değildir. Kanunu değiştirme ihtiyacı ortaya çıkmışsa, kanunda bir eksiklik olduğu düşünülüyorsa, bu işlemin adresi bellidir. Ortaya çıkan sosyal veya hukuki ihtiyaçlar doğrultusunda kanunu değiştirmek veya düzenlemek Meclisin görev ve yetkisindedir.”
HSK seçimlerindeki uzlaşı zemini ilerisi için umut verici
Bakan Gül, ayrıca, HSK seçimleriyle ilgili siyasi partilerin uzlaşı sağlanmasının sevindirici bur durum olduğunu söyledi. Aynı uzlaşıyı yeni anayasada da görmek istediklerini belirten Gül, “Bu uzlaşı zemini ilerisi için de umut vericidir. Meclis’imizin, HSK’ya üye seçiminde gösterdiği uzlaşıyı, ülkemizin ihtiyacı olan yeni sivil anayasa yapımında da göstereceğine inanıyorum. Yine, önümüzdeki dönemde ceza adaleti sistemine ilişkin iyileştirici düzenlemelerin Meclis’imiz tarafından uzlaşma ile gerçekleştirileceğine inanıyorum. Bu konularda durma, duraklama, soluklanma hakkımızın olmadığını tekrar belirtmek isterim. Yargının bağımsızlık ve tarafsızlığını korumak hepimizin görevidir.” dedi.