Arap dünyasını sarsan devrim fırtınası Bahreyn'e ulaştı. Bill Law, şiddete teslim olmadan kısa süre önce Bahreyn'deydi.. Gerginliğin adım adım tırmanışına tanık oldu.
Abone ol"Kendi halklarını tanımıyorlar" diyor Zeyna, "kendi halklarına güvenmiyorlar da..." ardından ağlamaya başlıyor.
Bahreyn polisinin, Perşembe sabahı başkent Manama'daki İnci Meydanı'nda kamp kuran demokrasi yanlısı eylemcilere saldırmasının üzerinden bir kaç saat geçmiş.
"Uyarmadan giriştiler - gözyaşartıcı gaz, plastik mermi kullandılar, yakın mesafeden üstelik. Aileler, kadınlar ve çocuklar vardı. Uyuyorlardı. Benim ülkemde, Bahreyn'de nasıl olur bunlar?"
Kral'ın televizyonlara çıkıp haftabaşındaki gösterilerde iki kişinin ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirmesinden ve soruşturma sözü vermesinden sadece bir gün sonra, Bahreynliler ve dünya, bu müreffeh ada krallığının başka bir yüzüne tanık oldu.
İktidardaki El Halife ailesi Sünni, Bahreyn'in yerlileri ise büyük ölçüde Şii mezhebine mensup. Şiiler, uzun zamandır işsizlikten, savunma ve milli güvenlik bakanlıklarında kendilerine iş verilmemesinden yakınıyorlar. Konut edinebilmek için yıllarca bekliyorlar.
Ayrımcılığa öfkelenen Şii eylemcilerin protestoları burada uzun zamandır alışıldık bir durum ama bunlar, hükümete, yaşanan huzursuzluklardan dolayı, Körfez'in öte yakasındaki Şii İran'ı sorumlu tutma ve insan hakları eylemcileriyle, muhalifleri hedef alma fırsatı veriyor.
Bahreyn Krallığı, uzun yıllar boyunca Batı'nın gözünde ilerleme kaydeden, temsili bir demokrasiye doğru adım adım yaklaşan bir ülke imajı çizdi. Ama gerçekte bambaşka bir hikaye var. Çünkü Kraliyet ailesi, iktidarını her sorgulayana giderek daha da baskı yapan bir hal aldı.
Bahreyn'in güvenlik kuvvetleri, geçen Ağustos ayında gece baskınları düzenleyerek meslek sahibi, din adamı ya da insan hakları savunucusu 23 Şii'yi gözaltına aldı. Bu kişiler terör örgütü kurmak ve buna mali fon sağlamakla suçlandı. İtirafların işkence altında alındığı suçlamaları var, hükümet ise bunu reddetmeyi sürdürüyor. Yüzlerce Şii erkek ve genç toplandı ve hala hapisteler.
İşkenceyle alınan ifade
Her ikisi de Şii olan iki gençle görüştüm - Manama'nın dış mahallelerinden birinde gözaltına alınıp gizli bir yerde tutulmuşlar, çırılçıplak soyulmuş, dayak yemiş, tecavüzle tehdit edilmiş, bir kaç saat sonra yine gözaltına alındıkları sahile atılıvermişler.
İşkenceciler, bu gençleri isyan çıkarmakla suçlamış - ancak, bana "tek suçumuz Şii olmaktı" diyorlar. Bu olay Ekim ayında yaşanmış. Bir insan hakları eylemcisi, bunun münferit bir olay olmadığını - böyle onlarca kurban yakınının kendilerine başvurduğunu anlatıyor bana.
Takip eden aylarda da gözaltılar, artmaya devam etti.
Buna kendim de tanık oldum. Aralık ayında üst üste dört gün güvenlik kuvvetlerince takip edildik. Ne yapmak istediklerini de gizlemeye uğraşmadılar bile. Bize gözdağı vermeye çalıştılar ama daha da önemlisi, mülakat yaptığımız kişilere gözdağı vermekti amaçları.
Sünniydiler. Suriye'den, Yemen, Ürdün ve Pakistan'dan geliyorlardı - hükümet vatandaşlık işlemlerini hızlandırıp hemen iş veriyor. Şimdi Bahreynlileri dövmek için istihdam edilen kişiler, bunlar.
Bir gösterici bana "kimileri Arapça bile bilmiyor. Bayrağa saygıları yok. İnsanlara saygıları yok. Sadece patronlarına hesap veriyorlar." diyor.
Aslında dışarıdan gelmeleri işlerini kolaylaştırıyor. Sonuçta yerel bir bağlantıları ya da aşiretleri yok. Cezadan da muaflar. Bana söylenen, "İnci Meydanı'ndaki göstericilere yönelik saldırı, önde gelen Kraliyet Ailesi üyelerinin onayı ve bilgisi olmadan yaşanamazdı. "
Bahreyn ve polis şiddeti
"Nasıl olur da bir gün taziyelerini sunup ertesi gün bu katliamın yaşanmasına izin verir?" diye soruyor Zeyna.
Zeyna, Sünni bir ailenin genç bir ferdi, meslek sahibi bir kadın. Geçmişte Kraliyet Ailesi'nin halka uyguladığı bazı sınırlamaları kabullenmiş - örneğin tüm önemli bakanlıkları elinde tutan El Halife ailesinin hiçbir şekilde eleştirilememesini mesela. Ülkesinin demokrasiye doğru ilerlemekte olduğuna inanmış. Kral, reformdan bahsettiğinde, samimiyetine de...
Şimdi bütün bunlar İnci Meydanı'nda gözyaşartıcı gaz, plastik mermi ve silah seslerinde kaybolup gitmiş durumda.
Zeyna "bak" diyor, "güzel Bahreynimi ne hale getirdiler."
El Halife ailesi, hamlesini yaptı ve bunu yaparken Batı'dan özenle sakladığı yüzünü göstermiş oldu. Gözaltılar ve baskı sürerken Zeyna ve diğer pek çok Bahreynli aynı soruyu soruyor: Amerika ve İngiltere şimdi ne yapacak, Batı hangi Bahreyn'e yanıt vermeyi tercih edecek?