Bahçeli, Talabani'nin son açıklamaları ve terör örgütüne PKK ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Barzani ve Talabani, PKK terörünü açıkça korumakta ve Türkiye'ye karşı bir tehdit silahı olarak kullanmaktadır'' dedi. Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin karşısındaki iş ve dış güvenlik tehditlerinin yeni bir boyut kazandığını ifade etti.
Türkiye'nin karşısındaki ''ihanet cephesinin'' hedefinin Türkiye Cumhuriyeti'ni ''kanlı terör ve etnik bölücülerin nihai amaçlarına hizmet edecek'' bir siyasi sürecin içine çekmek olduğunu kaydeden Bahçeli, şöyle dedi: ''Bölücü terörün siyasallaşma süreci, şimdi dış baskılar yoluyla ve aracılar eliyle ilerletilmeye çalışılmaktadır. Son dönemde birbiri ardından yapılan ateşkes çağrılarının ortak amacı budur. Ateşkes çağrısını yapan bu sözde barış korosuna bakıldığında, Türkiye için tezgahlanmakta olan bu yeni oyunun aktörlerinin değişmediği görülecektir. Türkiye'de siyasi parti tabelası altında örgütlenmiş PKK uzantısı kuruluşlar, aydın ve demokrat olma iddiasıyla PKK'nın amaçlarına alet olan bazı sivil gruplar, bu şer cephesinin içimizdeki figüranlarıdır. Bu mihrakların başlattığı ateşkes çağrıları sonrası PKK'nın dışarıdaki hamisi Talabani devreye girmiş ve PKK ile pazarlık yaptığını söyleyerek yakında ateşkes ilan edileceğini açıklamıştır. Bütün bunlar, terör örgütü ile Kuzey Irak'taki peşmerge liderleri arasında ABD'nin bilgisi ve onayı ile bir pazarlık süreci yaşandığını ortaya koymaktadır. Bu pazarlığın konusu, Türkiye'nin milli birlik ve güvenliğidir.''
''KUZEY IRAK'TA KRİTİK EŞİK GEÇİLDİ''
Türkiye'yi çökertmeye çalışan terör örgütü ile ''siyasi bölücülerin'' dış desteklere ''bel bağladığını'' savunan Bahçeli, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: ''Bu konuda en büyük destekçilerinin Kuzey Irak'taki peşmerge liderleri Barzani ve Talabani olduğu artık saklanamayacak bir gerçektir. Barzani ve Talabani, PKK terörünü açıkça korumakta ve Türkiye'ye karşı bir tehdit silahı olarak kullanmaktadır.
Kuzey Irak'ta bağımsız bir devlet yapılanmasında geriye dönüşü olmayan çok ileri bir noktaya gelinmiş, kritik eşik aşılmıştır. Bu noktaya gelinmesinde ABD askeri gücünün sağladığı himayenin yanı sıra, AKP hükümetinin izlediği gaflet siyasetinin de payı olduğu kabul edilmelidir. Kuzey Irak'taki bu gelişmeleri görmezden gelen ve Barzani'nin Türkiye'yi ulu orta tehdit eden hezeyanları karşısında sessiz kalan AKP hükümeti, bugün karşımıza çıkan vahim tablonun oluşmasının zeminini hazırlamıştır.
Bağımsız devlet aşamasına gelinen Kuzey Irak'taki güdümlü Kürt bölgesi parlamentosunun birkaç gün önce görüşmeye başladığı yeni anayasada tarihi Türkmen şehirleri olan Kerkük ve Telafer, Kürt bölgesinin bir parçası olarak gösterilmiş, Kürt bayrağının resmi bayrak olması ve Peşmerge milislerinin bu bölgenin sınırlarını koruyacak düzenli ve yasal silahlı güç olarak görev yapmaları hükme bağlanmıştır.''
''TÜRKİYE'YE MEYDAN OKUMA''
Kerkük ve Telafer ile ilgili durumun Türkiye'ye ''meydan okuma'' anlamını taşıdığını savunan Bahçeli, Talabani'nin son açıklamalarının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Bahçeli, ''Bu hezeyanlarıyla çizmeyi iyice aşan Barzani ve Talabani'ye bu cüreti veren, AKP hükümetinin izlediği gaflet siyaseti olmuştur. Talabani'nin bu son tahrikleri karşısında Sayın Başbakan'ın gösterdiği sözde tepki çok düşündürücüdür'' dedi.
Bahçeli, şöyle devam etti: ''Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, bu beyanlardan üzüntü duyduğunu söylemekle ve bunların sürçi lisan olduğunu ve düzeltileceğini ümit ettiğini belirtmekle yetinmiştir. Bu, çok hazin bir durumdur. AB uyum yasalarıyla siyasi bölücülerin önünü açan, terörle mücadeleyi Barzani ve Talabani ile özel temsilci ve koordinatörlere emanet eden AKP hükümeti, Türkiye'nin karşısına bugünkü güvenlik tehlikelerini çıkarmıştır. Bugün, üçlü koordinasyon mekanizmasının Türkiye'nin Kuzey Irak'a muhtemel bir askeri müdahalesini önlemek ve aracılar vasıtasıyla siyasi çözüm sürecini başlatmak için kullanılmak istendiği anlaşılmıştır.
Barzani ve Talabani, bu süreçte bölücü terörün siyasi sözcülüğünü yapmak ve Türkiye ile PKK arasında arabuluculuk görevi almak istemektedir. Talabani, bunun ilk aşaması olarak PKK'nın şartlı ve geçici ateşkes ilanı için terör örgütü ile pazarlık masasına oturmuştur. Bu amaçla, Kandil Dağı'ndaki terör merkezine gönderdiği özel temsilcinin adı PKK yayın organlarında açıklanmıştır. Irak makamlarının terör örgütü PKK'nın Kuzey Irak'taki birkaç siyasi bürosunu göstermelik olarak kapatmak dışında, PKK mevcudiyetinin tasfiyesi konusunda somut bir adım atma niyeti bulunmamaktadır.''
''AYAKLARINI DENK ALMALIDIR''
Türkiye'nin bu senaryo karşısında hareketsiz kalmasının mümkün olmadığını kaydeden Bahçeli, ''Terör kartını Türkiye'ye karşı bir tehdit ve şantaj silahı olarak kullanmak isteyen, Türkiye'nin içini karıştıracakları tehdidiyle Türkiye'ye husumet ilan eden Kuzey Irak'taki kukla yönetimin liderleri, bu tahriklerin karşılıksız kalmayacağını unutmamalıdır'' dedi
Bahçeli, şunları kaydetti: ''Bu ihanet cephesinin içimizdeki maşaları da artık ayaklarını denk almalıdır. Sabrın ve sağduyunun bir sınırı vardır. Türk milletini bölmeye ne dağdaki teröristlerin ne de şehirlerdeki sivil eşkıyaların gücü yetecektir. 'PKK terörü konusunda sabrımız taşıyor' diye havada kalan demeçler vermekten başka hiçbir icraatı olmayan Sayın Başbakan ve hükümeti, şu gerçeği vakit geçmeden anlamılı ve aklını başına toplamalıdır: Kin, nefret ve husumet tohumları ekerek Türk toplumunun sinir uçlarıyla bilinçli olarak oynamayı amaçlayan hain tahrikler ve alçak terör saldırıları karşısında Türk milletinin sabrı taşma noktasına gelmiştir. Sayın Başbakan ve AKP hükümeti, anayasal görev ve sorumluluklarını idrak ederek bölücü heveslere cesaret vermekten artık vazgeçmelidir. AKP hükümeti, bu konudaki anayasal görev ve sorumluluklarını ihmal ettiği takdirde çok ağır siyasi ve hukuki sonuçları olacak anayasa suçu işlemiş sayılacağını unutmamalıdır. Sayın Başbakan'a tavsiyemiz, bu kapsamda ilk önce partisinin iç yapısına bakması ve yakın çevresini gözden geçirmesidir.''