BIST 9.976
DOLAR 34,08
EURO 38,06
ALTIN 2.833,57
HABER /  GÜNCEL

Bahçeli'den hükümete yeni isim

Hükümeti her konuda teslimiyetçilekle suçlayan MHP lideri Bahçeli AK Parti iktidarının en başarılı olduğu alanları açıklarken de ilginç benzetmelerde bulundu.

Abone ol

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''hiçbir dönemde görülmedik şekilde, devletin en temel kurum ve kurallarıyla sürtüşme, vatandaşlar arasında kamplaşma, kadrolaşma, devlet kurumlarını tahrip ve bürokratik kıyımın, hükümetin en büyük başarısı'' olduğunu savundu. Bahçeli, Esenboğa Airport Oteli'nde dün başlayan MHP'li belediye, il ve ilçe başkanları toplantısının bugünkü bölümü öncesinde basın toplantısı düzenledi. Hükümetin ekonomide, ''at kurtul, sat kurtul'', dış politikada, ''teslim ol kurtul, ver kurtul'' anlayışıyla, siyasette ise ''geçmişi karalama ve suçlama'' politikaları ile hükümet etmeye çalıştığını öne süren Bahçeli, ''Vatandaşın haklı beklentilerini karşılamak yerine dış politikada tamamen teslimiyetçi ve kişiliksiz bir tutum içinde olan bugünkü hükümet, iç politikada ise süreklilik arz eden bir gerginlik siyaseti izlemektedir'' dedi. Bahçeli, AK Parti iktidarı ile birlikte ''şov döneminin'' başladığını ifade ederek, ''hükümetin hortumculara ve medya patronlarına hamilik yaptığını, vatandaşın taleplerine ise duyarsız kaldığını'' öne sürdü. Hükümetin, dış politikada, milli politikalardan bir çırpıda vazgeçebildiğini, her türlü tavizi vererek teslimiyetçi bir tavır sergilediğini savunan Bahçeli, TBMM'yi adeta AB noteri gibi çalıştırdığını söyledi. Bahçeli, ekonomik gelişmeleri de değerlendirdiği konuşmasında, AK Parti iktidarı döneminde ek vergilerin konulduğunu, özelleştirmenin başarısızlıkla sonuçlandığını, ödemeler dengesinin bozulduğunu, istihdamın azaldığını, üretici ve çalışanların mağdur edildiğini, kamu iç ve dış borç stokunun arttığını söyledi. Hükümetin, ''kamuda yeniden yapılanma'' adı altında devletin temel düzeni ile oynamaya kalktığını ifade eden Bahçeli, öngörülen düzenlemenin ''üniter devlet yapısını zaafa uğratacak ve şehir devletlerinin alt yapısını oluşturacak nitelikte'' olduğunu kaydetti. MİLLETİ KANDIRMAK İÇİN BİR ARAÇ Bahçeli, TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu çalışmalarının, siyasi hesaplaşma amacı taşıyan bir şekle dönüştürüldüğünü, yolsuzlukla mücadele konusunun bilinçli bir şekilde sulandırılarak, hükümet üyeleri ve milletvekilleri hakkındaki iddiaların unutturulmaya çalışıldığını belirtti. ''Yolsuzluklarla mücadele, milleti kandırmak için bir araç olarak kullanılmaktadır'' diyen Bahçeli, hükümetin yolsuzlukla mücadele etmek yerine, bir yandan şov yaptığını, diğer yandan başta bakan ve milletvekillerinin yakınları olmak üzere yandaşlarına menfaat sağladığını iddia etti. ''AK PARTİ'NİN YOLSUZLUKLA MÜCADELE ANLAYIŞI'' Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Hükümetin bir bakanı, bir batık banka patronunun parfüm kokusunun ve ayakkabısının ihtişamından bahsederken esasen batık banka patronları hakkında hiçbir işlem yapılmadığını, hortumladıkları paraların geri alınamadığını da itiraf etmiş olmaktadır. Ancak, o sayın bakanın, kendi genel başkanının 3 Kasım seçimleri öncesinde bu şahsın helikopterinde ne aradığını ve Bozüyük'te yapılan zirveyi de sormak gerekir. Medya patronlarının vadesi gelmiş borçları, düşük faiz oranlarıyla ertelenmekteyken, Başbakan'ın, (hortumları kestik) diyebilmesi, AK Parti'nin yolsuzlukla mücadele anlayışını da açıkça ortaya koymaktadır.'' Bahçeli, İstanbul'da meydana gelen saldırılara da değinerek, hükümetin bu süreçte terörün tanımı, nedenleri, mücadele yöntemleri ve istihbarat konusundaki yetersizliği, tutarsızlığı ve koordinasyonsuzluğunun, Türkiye'nin bir terör ülkesi gibi algılanmasına neden olduğunu belirtti. ''HÜKÜMET, KIBRIS KONUSUNDA ACZ İÇİNDE'' Hükümetin özellikle dış politikada ''vahim hatalar'' yaptığını, Kıbrıs'ta ''ver kurtulcu'' bir yaklaşım izlediğini öne süren Bahçeli, hükümetin Loizidu Davası'nda 1998'den bu yana ödenmeyen tazminatı ödeyerek ''Türkiye'nin Ada'da işgalci konumunda olduğunu zımnen kabul ettiğini'' söyledi. Devlet Bahçeli, AB'den müzakere tarihi alabilmek umuduyla böyle bir karar alan iktidarı, Türk milletinin asla affetmeyeceğini ve hesabını er geç soracağını kaydetti. Bahçeli, ''Kıbrıs konusunda acz içinde olan hükümet, gizli kapılar ardında ne tür pazarlıklar yaptığını, hangi tavizleri niçin verdiğinin hesabını millete vermek zorundadır' diye konuştu. Hükümetin, AB ile ilişkilerde milli birlik ve bütünlük konusunda verdiği tavizler nedeniyle ''teslimiyetçi'' bir tutum içerisinde olduğunu öne süren Bahçeli, AB'ye uyum amacıyla milli ve üniter devlet yapısını bozmaya yönelik bir dizi düzenlemenin yapıldığını ileri sürdü. ''Hangi esrarengiz bağlantılar sonucu olduğu anlaşılamayan Ruhban Okulu'nun açılması yönünde sözler verildiğini'' kaydeden Bahçeli, şöyle konuştu: ''Böylece muhafazakar söylemlerle iktidara gelenler, Bizans hayallerini gerçekleştirmek isteyenlerin oyuncağı olmaktadır. AK Parti iktidarı ikiz sözleşmelerle ve uyum paketleriyle teslimiyetçi lobilere ve Türkiye düşmanlarına bayram havası yaşatmaktadır. Türkiye, lobilerin desteğindeki AK Parti iktidarı eliyle milli tapusu olan Lozan'ı delik deşik eden bir noktaya doğru hızla sürüklenmektedir. Tüm bunlara rağmen verilen tavizlerden bir türlü memnun olmayan AB, hiçbir aday ülkeden istemediği ağır şartlara, 5 Kasım'da açıklanan Türkiye İlerleme Raporu'nda yer vermiştir. Dışişleri Bakanı tarafından bu raporun ''objektif'' bir rapor olarak değerlendirilmesi ise Türkiye'nin bu hükümet tarafından nasıl bir maceraya sürüklendiğine ilişkin kaygılarımızın haklılığını açıkça ortaya koymuştur. Bu gelişmeler, (milli görüş elbisesi)ni çıkardığını ilan eden AK Parti yönetiminin, bunun yerine (teslimiyetçilik elbisesi)ni büyük bir zevkle giydiğini göstermektedir.'' Bahçeli, güçlü bir meclis çoğunluğu ile tek başına iktidara gelen AK Parti'nin, bu avantajını ekonomik ve sosyal alanda, iç ve dış politikada olumlu yönde kullanamadığı gibi, bir gerilim politikasının unsuru haline dönüştürdüğünü savundu. MHP Genel Başkanı Bahçeli, ''hiçbir dönemde görülmedik şekilde, devletin en temel kurum ve kurallarıyla sürtüşme, vatandaşlar arasında kamplaşma, kadrolaşma, devlet kurumlarını tahrip ve bürokratik kıyımın, hükümetin en büyük başarısı olduğunu'' savundu.