2010'ın ilk grup toplantısında 'bıçak kemiğe dayandı' diyen MHP Lideri Bahçeli, milli seferberlik istedi....
Abone olBahçeli konuşmasında 2009'un olumsuzluklarla geçtiğini söyledi. Bahçeli şöyle konuştu:
"Manevi değerleri istismar konusu yaparak milletimiz sancılı bir dönemi yaşamak zorunda kalmıştır. AKP zihniyetinin 6. yönetim yılında Türk milleti haketmediği bir çaresizlik içine itilmiş, maddi ve manevi tahribattan devletin her kurumu ve toplumun her kesimi etkilenmiştir.
İMRALI İMZALI YIKIM PROJESİ
İçi boş sloganlarla, sanal umut ve vaatlerle hayali vaatlerle Türk milletini kandırma ihmali artık kalmamıştır. Türkiye'nin milli birliğinin korunması, milli devlet yapısının savunulması hükümet tarafından 'çağdışı hassasiyetler' olarak tanımlanmış ve aşağılanmıştır. Etnik tahriklerin hız kazandığı böyle bir dönemde terörün önünü kesmeyi amaçlayan siyasi çözüm çabaları proje adıyla getirilmiştir. Bizim yıkım projesi adını verdiğimiz bu süreçte bölücüler muhatap alınarak Türkiye'nin pazarlık ortamına çekilmeye çalışıldığı, ABD destekli, peşmerge onaylı, İmralı imzalı açılımın hükümet tarafından pazarlanmak istenmiştir.
YIKIM DAYATMALAR HIZ KAZANDI
Türkiye'nin sosyal dokusunun acımasızca tahrip edilmeye çalışıldığı ve yıkım ortağı anlayışının sürdürülmesi geçen yıl şahit olduğumuz gerçekler olmuştur. AKP zihniyetinin bölücü teröre gösterdiği hoşgörü 2009'da bütün berraklığıyla ortaya çıkmıştır. Kurgulanan sinsi bir oyun hükümet eliyle ve bütün yıkım aktörleri kullanılarak sahnelenmeye çalışılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel harcı olan bütün ilke ve değerler tartışılmaya açılmıştır. Türkiye'de etnik ayırımcılığa zemin oluşturacak ve milleti bölerek ayrı bir millet olmaya hizmet edecek dayatmalar hız kazanmıştır
İMRALI CANİSİYLE PAZARLIK YAPILDI
Teröristle yapılan pazarlıklarla oluşturulan siyasi ortam İmralı canisiyle pazarlık yapılmıştır. Hükümetin PKK açılımının milletimizde uyanma, toplumda yaşanan ayrışma ve çatışma tehlikesi, Başbakan Erdoğan ile İmralı mahkumunun açılım konusunda yaşadıkları yetki ve ön alma çabaları. Habur'da Başbakan ve kadrolarınca yönetilen karşılama törenleri. Yakılan araçlar, şehitler, bu rezalete karşı şehit aileleri ve gazilerimizle milletimizin gösterdikleri haklı ve meşru talepler, Erdoğan'ın İslam düşmanını NATO genel sekreterliğine seçmesi. Irak'ın kuzeyindeki peşmerge reisleriyle bakan düzeyinde yapılan diplomatik üst düzey kucaklaşmalar, tavizlerin protokellere bağlanması, sınır ötesi harekata yetki veren tezkerenin meclisten çıkmasına rağmen hükümetin Kandil'e gitmemekte ısrar etmesi, toplumun tamamına yayılan dinlenme, izlenme ve özel hayatın takibi gibi ihlallerin yaygınlaşması
TÜRKİYE'NİN MANZARASI HAZİN
Emeğin ve alınteri talep edenlere sergilenen zorbalık, Irak'ta, Karabağ'da, Urumçi'de boyun eğmişlik hali, hükümetin taviz ve teslimiyet siyasetiyle meşruiyet arama çalışmalarıdır. Türkiye'nin ağır sorunlarla yüklü siyasi gündemi her geçen gün yeni bir badireyi karşımıza çıkarmaktadır. Türkiye bir yol ayrımına doğru hızla gitmektedir. Türkiye'nin milli bünyesini tehdit eden gelişmeler giderek ağırlaşmaktadır. Türkiye'nin hazin manzarası budur...
KARANLIK VE BUNALIMLI BİR DÖNEM
Türk siyasi hayatında milletlerin ve devletlerin uzun ömürleri içinde zaman zaman tehlikelerle dolu kriz döneminden geçtikleri tarihi bir gerçektir. Demokrasinin askıya alındığı karanlık ve bunalımlı dönemler yaşandığı da bilinmektedir. Bir türlü sonu gelmeyen vaatlerin ipoteğinde ardına takıldığı yöneticilerle yoksulluğun ve işsizliğin aşıldığı bilinmektedir. Türk milleti demokrasi ve kardeşliğin hilafına yaşanan gelişmeleri üzüntü ve ibretle hatırlamaktadır.
TEMENNİMİZ YANLIŞDAN DÖNÜLMESİ
Bugün ateş çemberinden geçmekte olan Türkiye Cumhuriyeti bir beka sorunuyla karşı karşıyadır. Türkiye'yi etnik tuzakların içine çekmek isteyen küresel aktörlerin niyeti ortaya çıkmıştır. Türkiye'yi kimlik tahrikleriyle kavga ortamına çekerek geleceği karartmak ve dönüşü olmayan bir husumeti milletimizi alet etmektir. AKP'nin bu çizgide ısrarcı olacağı anlaşılmaktadır. Bölücü heveslere cesaret vermenin, etnik tahrikleri sürdürmenin ve bunlardan medet ummanın Türkiye'nin birliğini ve kardeşliğini katledecek yanlıştan dönmesi en büyük temennimizdir.
MHP HER ZEMİN VE SATIHTA OLACAK
Hükümetin açılım denen yıkımda sürdüreceği ısrarın şekli, yöntemi ve dozu toplumsal kardeşliğimize halel getireceği, ABD'nin Irak'ın kuzeyine ilişkin senaryonun hükümete dayatmaları, Kandil dağına kapsamlı bir harekatın yapılıp yapılamayacağı, milli meselelerde hükümetin gösteremediği direncin veya teslimiyetin alacağı yeni durumlar, güven duygusunun tesis edilip edilemeyeceği ve elbette ki, tüm olumsuz gelişmelere karşı MHP'nin her zeminde ve satıhta duruşu ve tavrı geleceği şekillenmesinde etkili olacaktır.
ÖNÜMÜZDEKİ YILLAR DAHA DA OLUMSUZ
AKP zihniyetinin teslimiyet sicilinde terörle işbirliği üzerine kurulu sabıkalarına baktığımızda ümitli olmamız gereken bir durumun olmadığı ortaya çıkacaktır. Önümüzdeki yılların daha olumsuz yıllar olacağı şimdiden belli olmuştur. AKP çok tehlikeli bir siyaset modelini uygulamayı sürdürecektir. Kendi gündemini ortaya koymak için imkan ve zemin arayacaktır. Birinci aşamada PKK dayatmalarının hayata geçirilmesinin psikolojik alt yapısı hazırlanacak bu konuda köprü görevi görecek idari düzenlemeler yapılacaktır.
YIKIMIN KİLOMETRE TAŞLARI
İmralı canisinin hapishane koşulların düzeltilmesi ilk aşamadır. İkinci aşamada kanun değişikliği gerektiren konularda düzenlemeler yapılacaktır. Üçüncü aşamada anayasada değişiklik yapılacağı gözükmektedir. Türk tanımının değiştirilmesi, ana dilde eğitim gibi PKK talepleri TBMM'nin önüne getirilecektir. İlk adım olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin terörle silahlı mücadeleyi bırakması, af çıkarmanın yollarının aranması, İmralı canisinin barış elçisi gibi yeniden yargılanması, zorla azınlık yaratmayı, AB dayatmalarının hız kazanması milli kimliğin ve kardeşliğin kırılmasıyla oluşması istenen etnik ve mezhep temelli yapay azınlıkların anayasal statüye kavuşturulması, milli ve üniter yapının düzenlenmesi, bölücülüğün siyaseten önünün açılması ve taleplerinin hükümet tarafından karşılanması beklenmelidir.
Bıçak kemiğe dayandı diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli milli seferberlik istedi okumak için bir sonraki sayfayı tıklayın...
ARTIK BIÇAK KEMİĞE DAYANMIŞTIR!
Türkiye'nin hapsedildiği bu kıskaç korkarız ki önümüzdeki günlerde daha da daraltacaktır. Yılardır süre gelen tahrikler tam bir kaos ortamını ortaya çıkaracaktır. Kronik bir siyasi kimlik ve kişilik krizi yaşayan, meşruiyet sorunuyla kıvranan, milletin çıkarları ve kimliğiyle çelişen kadroda bu ülkede siyasi istikrar unsuru olduğu açıktır ve bütün yönleriyle ortaya çıkmıştır. Türkiye içeride hırpalanacak ve giderek daha da fazla kan kaybedecektir. Türkiye'nin bu görüntüyü daha fazla dayanamayacaktır. Bıçak kemiğe dayanmıştır.
MİLLİ SEFERBERLİĞE GEÇİLMELİ
Milli seferberlik ruhuyla harekete geçmek her Türk vatandaşının kaçamayacağı tarihi bir sorumluluktur. Türkiye'nin içerden ve dışarıdan yürütülen sistemli saldırılara karşı ilgisiz ve tepkisiz kalmak tarihin affedemeyeceği bir durumdur. Türk milleti bu sinsi oyunu bozmak durumundadır. Gün milli birlik ve beraberlik günüdür. Bu itibarla siyasi hayatımızda çok önemli bir kavşağa hızla yaklaşıldığını buradan ifade etmek istiyorum. Bütün olumsuzluklara rağmen Türkiye'nin hiçbir sorunu çözülemez değildir.
MİLLETİN İRADESİNDEN KAÇAMAZLAR
Demokratik rejim yapamayanın gideceği yapanın geleceği imkanları sunar. Dürüst ve samimi olmayan, meşruiyet sorunu ve kimlik sorunuyla bocalayan liyakatsız kadroları Türkiye'nin daha fazla taşıması mümkün değildir. Yeni bir onarım sürecinin başlaması gerekmektedir. Bunun yegane yolu millet iradesine müracaat etmektedir. AKP'ye verilen desteğin sınınmasının zamanı gelmiştir. Er ya da geç milletin iradesine gidilecektir. Bu süreçte Türkiye'yi küçük düşüren siyaset tüccarlarının yakasına yapışmak bizim için bir namus borcudur.
AKP HÜKÜMETİ HESAP VERECEK
AKP yöneticileri hesap vermekten kaçamayacaktır. Yetim hakkı yiyenlerden mutlaka hesap sorulacaktır. MHP bunun takipçisi olacaktır. 2010 yılının Türk milleti için bir kurtuluş mücadelesi başlatılması en büyük temennimizdir. Yıkım projesinin anayasamızın dayandığı temeller ışığında dayanağı olmadığı kesindir. Anayasa'da değiştirilemez niteliğindeki 3. maddesinde ifadesini bulmuştur. Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü ve dilinin Türkçe olması herkesi bağlayan kuruluş esaslarıdır. Türkiye Cumhuriyeti tek devlet, tek millet yapıda kurulmuş üniter bir devletirr. Bunun arkasından dolaşılarak sulandırılması fiilen anlamsız hale getirmesi anayasal düzeni yıkmadan mümkün değildir.
ANAYASA SUÇUNA TAM TEŞEBBÜS
Etnik temelli kollektif azınlık tanınması, Türkiye dışındaki dillere statü kazandırılarak iki dilli sisteme geçirilmesi, bölgesel otonomi modellerin altyapısının hazırlama imkanı bulunmaktadır. Anayasamız bu yönde düzenlemeler yapılmasına kapıyı kesinlikle kapatmıştır. Buna aykırı hareket edilmesi, değiştirilmeye çalışılması çok açık bir anayasal suç olacaktır. Bu yola girenler ve kapı aralayanlar Anayasal suça tam teşebbüs halinde olduklarını bilmek durumundadırlar. Bunun eyleme dönüştürülmesi halinde Anayasal suçu işledikleri için gerekli maddi ve manevi ölçüler gerçekleşmiş olacaktır.
AMAÇ EYALET SİSTEMİNE GEÇMEK
Erdoğan sorumsuz beyanlarıyla bölücü heveslerin iştahını kabartmıştır. Gaflet içinde olan Başbakan Erdoğan, bölücü terörün siyasi kimlik ve meşruiyet kazanma çabalarının önünü açmıştır. 2010 yılı içinde tahminlerimiz haklı çıkmayacak ise, hükümet açılımdan vazgeçecekse çağrım şudur: Anayasanın temel ilkelerine gerçekten bağlıysa, Anayasa'nın etnik ayrımına dayanmayan kaynaştırıcı ve birleştirici millet anlayışından, Türk kimliğinden rahatsız olmadığını, milleti 36'ya bölme arayışından vazgeçtiğini, bin yıllık kimliği değiştirmeyi amaçlamadığı, ikinci dilde eğitimin önünü açmayı düşünmediğini, iki dilli kamu hizmeti uygulamasını asla öngörmediği, mahalli idarelerin çok geniş yetkilerle donatılarak fiilen eyalet sistemine geçmeyi amaçlamadığını kamuoyuna açıklama yapması zorunludur.
TÜRKİYE SEVDALILARI GÖREV BAŞINA
Bunu yapmadığı takdirde kendisiyle ilgili kanaatlerimiz artarak sürecektir. MHP bu yıkım yolunda en büyük engel olmaya devam edecektir. TBMM'de millet adına mücadele eden siz değerli milletvekilleriyle yurt sathında 100 binlerce Türkiye sevdalısı bu milli mücadelenin sonuna kadar arkasında olacaktır.
KAFASINI KUMA GÖMEN HÜKÜMET
Birçok ülke krizle başedilmek üzere önlem üzerine önlem alırken Başbakan Erdoğan sanki çok anlarmış gibi kriz tahliline yönelmiş ve bunda başarılı olmayarak milletimizi kriz sarmalına sokmuştur. Ekonomik sistem tam bir çözülme va dağılma sürecine düşmüştür. Başını kuma gören AKP hükümeti sorunları inkar etmiş, sihirli bir elin herşeyi düzelteceğinden hareketle ülke gündemini oyalamıştır. Her zaman söylediğimiz gibi AKP hiçbir sorunu temelli ve bütünlükçü şekilde çözememiş, başarısızlığını anladıkça hırçınlaşmıştır.
BİR GÜN ÖNCESİNE GÖRE DAHA DA YOKSUL
İthal mallarını cirit attığı bir ülke haline gelen Türkiye'de ekonomi kökünden dışarıya bağlanmış, uluslararası kurumların yardımına bağlı bir hale gelinmiştir. 2009'da çöküş yaşayan Türkiye ekonomisinin 2010'da da umut vaadetmekten uzaktır. Yapılan zamlar, fahiş vergi artışları önümüzdeki süreçte insanımızın hayat şartlarının daha da ağırlaşacağını kanıtlamıştır. Ahlaken sorumlu ekonomi politikaları sonucunda zamlar sel gibi hanelere akmış, aziz milletimiz bir gün öncesine göre daha yoksul bir şekilde yeni yıla girmiştir.
ÜMÜĞÜ SIKAN BİR BAŞBAKAN
Umuttan bahseden Başbakan Erdoğan umutsuzluğa yol açmıştır. Vergi artışları ve zamlar, IMF'nin taleplerini dolaylı olarak yürütmekten ve gelecekte yapılacak anlaşmaya sinyal vermiştir. Ümük sıkmaktan bahseden Erdoğan bizzat kendisi ümük sıkmıştır. Vatandaşlarımızın sofrasındaki ekmeğe göz diken AKP hükümetinin kimlere nasıl hizmet ettiği gün gibi ortaya çıkmıştır. Aziz milletimizin geliri artmazken, azalırken en çok para harcanan mal ve hizmetlere zam yapılmasının ilk sonucu yoksulluğun daha da artmasıyla karşımıza çıkacaktır.
ZAMLAR 2010'DA DEVAM EDECEK
kardeşlerimize ekonomik krizi ihale etmiştir. Dolaylı vergilerin adaletsiz ve haksız sonuçlara yol açtığı şüphe götürmeyen bir gerçektir. Son gelişmelerle birlikte akaryakıtta zam oranları yüzde 10.81 ile yüzde 13.83 arasında gerçekleşmiş otoyol ve köprü ücretlerine ortalama yüzde 13'e yaklaşan zam yapılmıştır. Bundan sonra taksi, otobüs ve dolmuş ücretlerinde daha fazla harcama yapılacak, çiftçinin mazot faturası daha çok kabaracak mal ve hizmetlerde fiyat artışları beklentileri yoğunşacaktır.
BENDEN SONRA TUFAN ANLAYIŞI
Aile cüzdanından sürücü belgelerine kadar birçok kağıt oranında ciddi artışlar yapılmıştır. Alkollü içki ve sigarayla birlikte AKP hükümeti zam yapmadık alan bırakmamıştır. Sahip olduğu aldatma ve kandırma projesini sürdüren Başbakanın ülkeyi nereye getirdiği artık elzem bir hal almıştır. Ülkemiz fakirleşmiş, masum vatandaşımız çirkin bir şekilde istismar edilmiştir. Ulaşılacak yüksek hedeflerden başbakan Erdoğan anlaşılmaktadır ki, bu hedeflerle daha çok yokluk, işsizlik ve sefaleti kastetmiştir. Erdoğan tükenen iktidarın son günlerinde 'benden sonra tufan' anlayışıyla adımlar atmaktan geri durmamıştır.
IMF'YE KIRMIZI HALI SERECEKLER
Milletimiz AKP'ye sorulacak hesap konusunda şüpheye düşmemelidir. Daha önceki zamla ilgili öngörülerimiz gerçekleşmiştir. Vergi gerilerinin yüzde 18.2 olarak artacağı anlaşılmaktadır. AKP hükümeti gizli ajandasında IMF'yle anlaşma yapacağı anlaşılmıştır. IMF'ye kırmızı halı serecek olan Erdoğan'ın karşılama ve teşrifat yapacağı açıktır. Milletimizi perişan eden zamlardan sonra büyüme hedefine ulaşmak oldukça zordur. Yüksek Erdoğan vergileri ve zamlarından sonra olumlu gelişmelirin olması mümkün görükmemektir. AKP hükümetinin ekonomiyi IMF limanına demirleme anlayışı gerçekleşecektir.
KULDAN UTANMAZ ALLAH'TAN KORKMAZ!
AKP hükümeti şartlar elverdiğinde seçime gidecektir. Bütün yollar tıkandığı için bulabildiği uluslararası desteklerle mesafe almaya çalışan AKP'nin başka bir hesabı gözükmektedir. IMF'yi memnun etmek için doğalgaz ve elektrik zammı kuvvetle muhtemeldir. Memurlarımız için Ocak maaş zammı yüzde 2.5 düzeyindedir, Temmuz'da aynı oranda ilave edilmesi sözkonusudur. Buna karşılık kamuoyu binaların kiraları yüzde 19.5 ile yüzde 20 arasında zamlanmıştır. Bunun neresinde çalışanı gözeten bir anlayış vardır? Başbakan Erdoğan ne amaçla bunu memurlarımıza reva görmemiştir. Kuldan utanmaması bir yana Allah'tan da korkusu kalmamıştır.
BAŞBAKAN AKIBETİNİ DÜŞÜNSÜN!
Bu yılın ilk yarısı için 16 yaşından büyük vatandaşlarımızın asgari ücreti net olarak 577 TL'ye ulaşmıştır. 16 yaşından küçük olanlar net 499 TL alacaktır. Komik artışla hayatlarını kazanmaya çalışanlarımız açlığa terkedilmiştir. Simit hesabıyla tahlil yapan Erdoğan'ın simidi bile vatandaşımıza çok görür hale gelmiştir. Erdoğan'ın bugün açıklayacağı emeklilerimizle ilgili ücret artışının hiçbir anlamı olmayacaktır. İşçilerimiz sokakta, eczacılarımız ayakta, esnafımız çıkmazda, çiftçilerimiz borç tarlada çare aramaktadır. Konuşmama son vererirken gerçeklerden bu denli kaçan Erdoğan'ın kendi akıbetiyle ilgili hayal kurmasını tavsiye ederim.