Türkiye’nin millî çıkarları ve Kıbrıs'ın geleceğiyle ilgili endişelerini sıralayan Bahçeli'nin mektubu şöyle.
Abone olSayın Başbakan, Kıbrıs konusunda çok nazik ve hayatî bir döneme girilmektedir. Son gelişmeler, Türkiye’nin millî çıkarlarını ve Kıbrıs Türklüğü’nün geleceğini haleldar edecek kararlar alınması arefesinde olunduğunu göstermektedir. Milliyetçi Hareket Partisi bu gelişmeleri büyük bir endişe ile izlemektedir. Millî meseleleri her türlü parti düşüncesinin üstünde tutan bir siyaset anlayışının temsilcisi olan MHP’nin bu konudaki görüşlerini, 59. Cumhuriyet Hükümeti’nin dikkatine getirmeyi millî bir görev olarak gördüğümüzü belirtmek isterim. Sayın Başbakan, 40 yıllık uzun bir geçmişi olan Kıbrıs sorunu, özünde, Kıbrıs Türklüğü’nün varoluş sorunu, millî benliklerinin ve kimliklerinin korunması sorunudur. Kıbrıs Türkleri’nin tarih boyunca verdikleri acılı ve onurlu mücadele, huzur ve güven içinde yaşamak ve millî varlıklarını sürdürmek mücadelesi olmuştur. Bu nedenle Kıbrıs sorunu, Türkiye için de bir beka meselesidir. Bunlar inkâr edilemez tarihî gerçeklerdir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin bugün duyduğu endişe, bu gerçekler yok sayılarak Kıbrıs Türklüğü’nün millî varlığını tehlikeye atacak bir yola girilmesi hazırlığı içinde olunmasından kaynaklanmaktadır. Hükümetinizin, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Annan'ın plânında bazı sathî düzeltmeler yapılmasına çalışarak, Kıbrıs Rumları’nın Avrupa Birliği üyesi olacağı 01 Mayıs 2004 tarihinden önce Kıbrıs sorununu bir oldu bitti şeklinde çözmek eğiliminde olduğu anlaşılmaktadır. Annan Plânı, Kıbrıs Tükleri’nin devletini, bayrağını ve toprağını bırakmalarını, korumasız bir azınlık toplumu olarak Rumlar’ın tahakkümüne ve insafına terk edilmelerini öngörmektedir. Türkiye'nin etkin ve fiilî garantisini sulandıran ve Kıbrıslı kardeşlerimizin zaman içinde millî kimliklerini kaybederek Rum çoğunluğu içinde erimesini amaçlayan bu plân, yeni çatışmalara âdeta davetiye çıkaran sakat bir yaklaşım üzerine bina edilmiştir. Annan Plânı’nın temel felsefesi ve dayandığı denge ve adâlet anlayışı maalesef budur. Böyle bir zeminde âdil, dengeli ve kabul edilebilir bir çözüm bulunamayacağı ortadadır. Kıbrıs gibi millî bir dâvâda bu gerçekleri esas almayan, sığ değerlendirmelere dayalı günlük politikalar izlenmesi Türkiye’nin başına büyük gaileler açabilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu konudaki samimî endişelerinin nedeni de budur. Kıbrıs Türklüğü, Avrupa Birliği perspektifinin sürdürülmesi beklentisi uğruna ödenmesi düşünülebilecek bir bedel, bir diyet olarak görülmemelidır.Bu yöndeki dayatmalara boyun eğilerek Kıbrıs’ın feda edilmesi, Türkiye’nin geçmişine ve devlet geleneğine de yakışmayacak bir basiretsizlik, büyük bir tarihî hata olacaktır. Hiçbir hükümet bu vebalin altından kalkamayacaktır. Sayın Başbakan, Kıbrıs konusu bugüne kadar bütün Cumhuriyet hükümetlerince millî bir dâvâ olarak görülmüş ve partiler üstü bir sorumluluk anlayışıyla ele alınmıştır. Türk milletinin bu konudaki millî hassasiyetleri Türkiye Büyük Millet Meclisi kararlarıyla da tescil edilmiştir. 1997 yılından bu yana TBMM’de bulunan bütün siyasî partilerin ortak teklifleriyle alınan bu kararlar, parti farklılıklarını aşan bu millî birlik ve dayanışma ruhunun mümtaz örnekleri olarak ortada durmaktadır. Yüce Meclisimiz bu konudaki iradesini, son olarak, 6 Mart 2003 tarihinde ittifakla aldığı kararla ortaya koymuş, Türk ve dünya kamuoyuna ilân etmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin de imzasını taşıyan ve bundan sadece 10 ay önce alınan bu son kararda da, Kıbrıs konusunda yukarda dile getirdiğimiz millî hassasiyetlerin aynen yer aldığını bu vesileyle hatırlatmak istiyorum. Millî iradenin tecelli ettiği en yüce kurum olan Meclisimizin itibarının korunması bütün siyasî partilerimizin ortak görev ve sorumluluğudur. Bunu sizin de kabul edeceğinizden şüphe duymuyorum. Ayrıca, siyasî partilerin ve milletvekillerinin sözlerinin ve inançlarının arkasında durmaları da, kendileri bakımından ahlâkî ve siyasî bir yükümlülüktür. Bunun aksini düşünmek Yüce Meclisimiz için bir bühtan olacaktır. Sayın Başbakan, Kıbrıs sorununun çözümünün sadece Ada’daki iki taraf arasında varılacak bir anlaşmaya bağlı olmadığı da bilinen bir gerçektir. Soruna bulunacak siyasî çözüm, garantör ülke olan Türkiye’nin imzasını ve Meclisimizin onayını da gerektirecektir. Sonuçta TBMM bu konuda tarihî bir karar almak sorumluluğuyla karşı karşıya kalacaktır. Cumhuriyet hükümetlerinin hangi düşünce ve gerekçeyle olursa olsun Kıbrıs konusunda benimseyecekleri siyasî tutumun ve sonuçta TBMM’nin bu konuda alacağı kararın Türk halkı tarafından en geniş biçimde benimsenmesi ve kabul edilmesi elzemdir. 3 Kasım 2002 seçimleri sonrası oluşan iki partili Parlamento’nun Türk halkının iradesini tam olarak yansıtmadığı bir gerçektir. Millî iradenin çoğunluğu Meclis’te temsil imkânı bulamamıştır Bu bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi, Kıbrıs gibi millî bir dâvâda artık yolun sonuna gelindiğinde TBMM’nin alacağı kararın Türk milletinin çoğunluğunun düşüncelerini tam olarak temsil edemeyeceğine inanmaktadır. Kaldı ki, 3 Kasım seçimlerinde Türk milleti Kıbrıs sorununun böyle bir teslimiyet anlayışıyla ele alınması için hiçbir siyasî partiye peşin bir izin ve yetki de vermemiştir. Bu gerçekler karşısında Milliyetçi Hareket Partisi, Kıbrıs konusunda dönüşü olmayan tehlikeli bir yola sürüklenilmeden önce, Türkiye’de vakit geçirilmeksizin bir referandum yapılarak aziz milletimizin görüşüne başvurulmasının hayatî önemde bir millî zaruret olduğunu düşünmektedir. Bu konudaki halk oylaması, aynı zamanda, daha bugünden başlayan ve ileride Türk toplumu içinde derin yaralar açma istidadı gösteren tehlikeli bölünmeler riskini de bertaraf edebilecektir. Anayasamızın bu konuda referanduma gidilmesine imkân vermediği yolunda öne sürülebilecek bir gerekçenin de, Kıbrıs konusunun özel önemi karşısında, millî iradenin üstünlüğüne dayanan samimî bir demokrasi anlayışıyla aşılabileceğine inandığımızı bu vesileyle belirtmek isterim. Sayın Başbakan, Milliyetçi Hareket Partisi’nin Kıbrıs konusunun içinde bulunduğu aşamaya ilişkin görüşleri ve geleceğe dönük endişe ve mülâhazaları bu noktalarda toplanmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’nin yüksek çıkarlarının korunması ve Kıbrıs’taki ebedî Türk varlığının hak ve hukuku ile güvenliğinin sağlam teminat altına alınması yönündeki gayretlerin yanında ve arkasında olmayı, bundan sonra da aynı azim ve kararlılıkla sürdürecektir. Bu amaçla içtenlikle dile getirdiğimiz görüş ve düşüncelerimizin, 59. Cumhuriyet Hükümeti tarafından da, temsil ettiği bu samimî anlayış ışığında değerlendirileceğini ümit ve temenni ediyoruz. Saygılarımla Dr. Devlet BAHÇELİ MHP Genel Başkanı