MHP Lideri Bahçeli, hükümeti ve Başbakan Erdoğan'ı sert bir üslupla eleştirdi. Bahçeli, devletle pazarlık sonucu ilan edildiği iddia edilen PKK'nın ateşkes iddiasını ima ederek, "maskeleri düştü' dedi.
Abone ol
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, hükümeti sert bir üslupla eleştirdi. Yazılı bir açıklama yapan Bahçeli, ''Önce Kandil kadrolarının hükümetin teşrifatıyla Habur'dan törenle giriş yapmaları, ardından artan şehadetler üzerinden sürdürülmek istenen alçakça istismarlar ve sonra İmralı canisi ile hükümet arasındaki kanlı, barutlu, mayınlı, taşlı-sopalı pazarlıklar, Başbakan Erdoğan ve hükümetinin maskelerini tamamen düşürmüştür'' dedi.
Bahçeli, ''Türkiye'nin geleceğinde, Türk milletinin bekasında çok önemli sonuçlar doğuracak olan referandum sürecinin devam ettiği kritik bir dönemde, AKP ile PKK arasındaki kirli pazarlıklar bütün iğrençliği ile ortaya çıkmaya başlamıştır'' iddiasında bulundu.
Bahçeli, açıklamasında şunları dile getirdi:
"TÜRKİYE SAHİPSİZ ÜLKE" İDDİASI
'' Etnik bölücülük konusundaki siyasi sicili ve eğilimleri çok iyi bilinen AKP zihniyeti Türkiye'yi ayrıştırma ve bölme projelerini İmralı, Kandil ve Barzani'nin ortaklığıyla hayata geçirmek için çıktığı yıkım yolculuğunda suçüstü yakalanmış, gerçek niyetler, aktörlerin ağızlarından duyulmaya başlamıştır. Nitekim AKP'nin yıkım projesinin neden olduğu puslu ortamda; demokratik özerklik, federalizm gibi üniter yapıyı çökertecek söylemler hayasızca dile getirilmiştir.
Bu gelişmelerle birlikte, hükümetin yıllardır devreye soktuğu arabulucu, koordinatör, eşzamanlı istihbarat, el sıkışma, pazarlık yapma, masaya çağırma, örtülü af çıkarma, kimlikleri okşama, teröristi kucaklama, bölücü taleplere sempatik görünme gibi denediği bütün teslimiyet yolları tamamıyla iflas etmiş ve çok daha vahim bir eşiğe gelinmiştir. Bugün Türkiye, kanlı terörün şehir uzantılarının sokaklarda ayaklanma provaları yaparak devletin ve kamuoyunun tepkilerini sınamaya başladığı, milli birliğimizi ve üniter devlet yapımızı yıkmayı amaçlayan ihanet senaryolarının açıkça ve hiçbir çekinme göstermeden fütursuzca sahnelendiği, AKP'den destek ve açılımdan cesaret alan bölücülerin devlete meydan okuyan eylemlerini rahatça yürüttüğü, İmralı canisinin serbest kalması yönündeki çabaların arttığı, bunların gerçekleşmemesi karşısında ise ayrılma, isyan, ayaklanma, bölünme ve dış güçlere müracaat niyetlerinin alenen dillendirildiği korumasız ve sahipsiz bir ülke haline getirilmiştir."
İNİSİYATİF KONTROLDEN ÇIKTI
Bahçeli, ''Eli kanlı teröristlerin diledikleri tavizi istedikleri zaman Başbakan Erdoğan'dan alabildikleri bu karanlık ortamda, Türkiye'nin güvenliği ve terörle mücadele inisiyatifi hükümetin kontrolünden bütünüyle çıkmıştır'' dedi.
Açıklamada, ''Özellikle 'açılım' denen yıkım projesi, PKK terör örgütüne ve hapisteki İmralı canisine hayallerinin bile ötesinde itibar, zemin ve imkân kazandırmış; AKP ile PKK arasında vatan evlatlarının şehadeti üzerinden kıyasıya ve alçakça bir pazarlık başlamıştır'' ifadesini kullanan Bahçeli, terörle mücadelenin tümüyle terk edildiğini ileri sürdü.
Hükümetin terörle mücadeleyi tümüyle terk ettiğini savunan Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:
''AKP Hükümeti, aşamalı olarak geri adım atarak geldiği teröristle müzakere ve ardından mütareke ilişkilerinin de gerisine düşerek, PKK terörüne ve siyasal uzantılarına tam teslim olmuştur. 'İyi şeyler olacak' denilerek başlatılan yıkım projesinin 1 yılı aşan seyri ile umut verici gelişmeler olarak tanımlanan Habur terörist törenlerinin ardından yaşananlar maalesef kan, gözyaşı, eylem, ihanet ve şehadet olarak geri dönmüştür."
UMUT VERİYORLAR!
Bahçeli, referandum sürecine ilişkin olarak da, ''Gelişmelerden referandumda yıkım için aradığı 'evet' desteğini almak adına Başbakan Erdoğan'ın PKK taleplerinin ikinci anayasa paketinde yer alması için muhataplarına vade, işaret ve umut verdiği anlaşılmaktadır'' dedi. Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:
''Adına utanmadan 'demokratikleşme ve anayasal süreç' denilen bu kirli yol haritasının bir sonraki aşamasında PKK'nın bütün istekleri siyasallaşacak, İmralı canisi ile hükümetin rol paylaşımıyla çıktıkları yolda ve geliştirdikleri ortak ağızla parçalanmış bir devlet yapısına ulaşılacaktır. PKK'nın ve siyasi uzantılarının küstahça yaptığı ikinci bayrak talebi, Türk ifadesinin anayasadan çıkarılması ve bağımsızlığa giden aşamanın ilk durağı olan özerklik taleplerinin Başbakan Erdoğan tarafından sessizce izlenmesi buna işaret etmektedir.
Bahçeli, hükümetin, Türkiye'nin milli birliğini yıkmak için harekete geçtiğini öne sürerek, ''Hükümet, İmralı canisi ve Kandil'deki alçaklarla yaptığı görüşmelerin ipliğinin ortaya çıkmasıyla 'PKK açılımında' artık dönüşü olmayan bir yola girmiştir'' görüşünü aktardı.
Bahçeli, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
''Bir tarafta milliyetçileri istismar ederek siyasi tezgah içinde olan, öbür tarafta da katillerle görüşmeler yapan bu zihniyet, siyasi alçalmanın nerelere kadar ulaşabileceğini de açıkça göstermiştir. Bütün bu gelişmeler AKP ile İmralı ve Kandil arasındaki ihanet görüşmelerinin 'yıkım ortaklığı' ilişkisi olduğunu, bu süreçte taraflar arasında yaşanan çekişme ve tartışmaların özü ve esasının rol paylaşımı, statü rekabeti ile sürecin hızı ve dozu kavgasından ibaret olduğunu da ortaya çıkarmıştır.
AÇILIMIN FOYASI DÖKÜLDÜ
AKP zihniyeti; demokratik açılım denen dış kaynaklı 'Yıkım Projesi;ne göbeğinden bağlanmış olup, kendisine dayatılanları Türk milletine hazmettirmek için ahlaki ve vicdani hiçbir sınır tanımayacağını bu zamana kadarki icraatlarıyla kanıtlamıştır. İmralı canisinden hükümete destek mesajları almak için giden kuryelere Adalet Bakanlığı tarafından aceleyle ve heyecanla tekne kiralanması ve Bebek katili tarafından sözde şartlı 'ateşkes' denen bir tehdidin AKP tarafından sevinçle karşılanması, Başbakan Erdoğan ile eli kanlı katil arasındaki ilişkileri ve açılım denen yıkımın foyasını ortaya dökmüştür.
Bu kapsamda kanlı yıkım projesinin fotoğraf karesinde yer alanlar netleşmiş; AKP, PKK hainleri, İmralı canisi, AKP;nin eşkıya abisi ve küresel Müslüman katilinin el ele verdikleri şer cephesi berraklaşmıştır. Açılım denen yıkımın müjdecisi Cumhurbaşkanı Gül'ün bu sefer de yine bir uçak yolculuğu esnasında; 'devlet teröre karşı her yolu dener' açıklamasıyla beliren, sorumluluğu devlete yüklemeye çalışan kurnazlığı, hükümetin gafletten ihanete varan suçunu örtmeye yetmeyecektir.
VATANA İHANET EDENLER DERS ALACAK
AKP-PKK arasındaki derin işbirliği ve ortaklığın gün ışığına çıkmış olmasının, aziz milletimizin 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumdaki tercihlerini bir kez daha düşünmeleri için tarihi bir fırsat olacağı ortadadır. İnancımız odur ki, büyük Türk milleti bölünmeye, ayrılmaya, ihanete, yıkıma, PKK ile işbirliğine 'hayır' diyecektir ve 12 Eylül'de vatana ihanet edenlere ve buna yeltenenlere asla unutamayacakları tarihi bir ders verecektir.''