MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin haç çıkarma töreniyle ilgili sözleri, bazı yazarlar tarafından şiddete teşvik olarak yorumlandı. Bu konuyu Ertuğrul Özkök şöyle ele aldı
Abone olErtuğrul ÖZKÖK, İsmet Berkan ve Can Dündar'ın karşı yönde eleştiride bulunduğu MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi "Bahçeli Le Pen'leşir mi?" başlıklı yazısında şöyle değerlendirdi.
ÇOK kritik konuları dolambaçlı ifadelerin arkasına sığınmak yerine, adını koyarak açıkça tartışmak çok daha iyidir.
Onun için ben de, son günlerin en tehlikeli ve kritik konusuna çok direkt bir soruyla gireceğim.
KRİTİK SORU
‘MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Le Pen siyasetine mi başlıyor?’
Soru bana ait değil.
Geçen gün sohbet ettiğim Türkiye’de yaşayan yabancı bir dostum bu soruyu sordu.
Türkiye’yi çok seven bir insan bu soruyu soruyorsa, emin olunuz ki önümüzdeki günlerde Avrupa’da daha yüksek sesle soranlar da olacaktır.
Bu soruya kimsenin diyebileceği bir şey de olamaz.
Çünkü Avrupa aynı reaksiyonu hem Le Pen hem de Avusturya Başbakanı Jörg Haider konusunda da gösterdi.
Haç çıkarma töreni hakkında söylediklerinden sonra bazı köşe yazarları adımı vermeden, Bahçeli’nin ‘devlet adamı’ kişiliği hakkındaki değerlendirmemi eleştirdiler.
Ben, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kişiliği hakkındaki izlenimimi hálá koruyorum.
Geçmişte bazı olaylardaki serinkanlı tutumunu unutmuş değilim.
Ancak, bugünlerde Bahçeli ile karşı karşıya gelebilseydim, onunla MHP tabanı hakkında bazı görüşlerimi tartışmayı isterdim.
MHP TABANI
Dünkü Yeni Şafak Gazetesi’nde bana göre bütün MHP yöneticilerinin okuması gereken bir yazı vardı.
Davut Dursun’un yazısının başlığı şöyleydi:
‘Milliyetçi Hareket Partisi’nde zemin kayıyor.’
Yazının işlediği teze değinmeden önce, MHP’nin parti olarak son zamanlarda benimsediği yeni politikanın ana konularına bakalım.
Çok kuvvetli bir ‘Avrupa Birliği karşıtlığı’.
AKP’yi ‘Kıbrıs’ı satmakla’ suçlamaya varan sert muhalefet.
Fener Patrikhanesi ve Hıristiyan misyonerlere karşı milliyetçilikle karışık dinci bir tepki.
Acaba bu siyaset, MHP tabanının görüşlerini ne ölçüde yansıtıyor?
Davut Dursun’un iddiası şu.
Bu yeni siyaset, MHP tabanının görüşlerinden çok kopuk.
Bu tezini de araştırmalara bağlıyor.
Mesela Türkiye’nin AB üyeliği.
Bugün bu konuda bir referandum yapılsa, MHP’ye oy verenlerin yüzde 61.7’sinin ‘AB’ye evet’ oyu vereceğini söylüyor.
VATAN SATILIYOR MU
AB’nin 17 Aralık’ta Türkiye’ye tarih vermesi konusunda MHP tabanının görüşleri de şöyle:
Yüzde 15.5 (Olumsuz) görüyor.
Buna karşılık yüzde 28.7 (Normal), yüzde 18.7 (Olumlu), yüzde 20.3’ü de (Çok olumlu) buluyor.
Kıbrıs meselesine gelince.
Bu konuda kararı MHP seçmeninin yüzde 27.7’si olumsuz veya çok olumsuz bulurken, yüzde 52.8’i normal, olumlu ve çok olumlu bir karar olarak görüyor.
Demek ki MHP’ye oy verenlerin yarıdan fazlası Kıbrıs kararını parti yönetimi gibi ‘vatanı satmak’ olarak değerlendirmiyor.
Bu araştırma sonuçları gerçeği yansıtıyorsa, MHP’nin anti-AB ve Kıbrıs politikalarının gerekçesi neyle açıklanacak?
MEŞRU HAK
Fransa’da Le Pen, Avusturya’da Haider, ırkçılığa varan politikaları ile oy alabiliyordu.
Acaba MHP bu politikaları ile oy alabilecek mi?
Orada şu ayrımı yapmak gerekir.
AB karşıtlığı Avrupa’daki herhangi bir siyasi parti için ‘meşru’ bir siyasettir.
Ama aynı şeyi azınlık düşmanlığı için söyleyemeyiz.
İşte ben o nedenle hálá böyle bir siyasetin MHP’ye yarar sağlamayacağı görüşündeyim.
Yani başlıktaki soruya cevabım şu:
Hayır, Bahçeli, Le Pen’leşemez...
YAZI:Ertuğrul ÖZKÖK