Bahçeli'nin gündeminde bu kez de ekonomik kriz ve işsizlik vardı. Erdoğan'ın boş sözlerle vatandaşı avuttuğunu söyledi. Bir de
Abone olİNTERNETHABER
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli konuşmasına TBMM'nin 89 yılıncı açılış kutlaması olan "23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı"na değinerek başladı.
Çocuklarımıza ve gençlerimize yaşanılası bir geleceğin sağlanmadığını ifade eden Bahçeli, bu konuda AKP hükümetini uyardı ve bunun için yapılması gerekenleri sıraladı.
Daha sonra Kıbrıs'ta yapılan seçimlere değinen Devlet Bahçeli, sandıklardan çıkan sonucun memnuniyet verici olduğunu söyleyerek, AK Parti'nin bu seçim sonucundan ders çıkarması gerektiğini vurguladı.
Son olarak da ekonomik kriz ve işsizliği konu alan Bahçeli, ülkenin krizin göbeğine kadar sürüklendiğini söyleyerek, Başbakan Erdoğan'ın iktidarda olduğu dönem boyunca hiç bir şey yapmadığını savundu.
İşte Bahçeli'nin konuşmalarından satırbaşları;
23 NİSAN: "MHP çocuklarımızı millet varlığı içinde en dinamik en genç ve en hazır cevher olarak yorumlamıştır. Cumhuriyet dönemi içinde çocuklarımza yönelik önemli mesafeler katedilmiştir. Ama ne var ki yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir.
Babanın ve annenin eğitimlerini sağlamadan, refahını artırmadan, çocukları onlardan ayrı bir varlık gibi düşünerek sorunlarının üstesinden gelemeyeceğimiz ortadadır. Evine ekmek götürmekte zorlanan, ailesini geçirdirmekte zorlanan, kaygılı bir ortamda bir çocuğun düzgün yetişmesi zordur.
Geçtiğimiz yıllarda yapılan bir araştırmada yaşları 16 olan çocukların iş gücünde kullanıldıkları belirlenmiştir. Çocuklarını çalışmaya mecbur bırakan bir siyasi düzenin gelişmiş olduğunu söylemek doğru olmayacaktır. Türk Milletini daha iyiye ve güzele götürmekle bir kazanç olarak gördüğümüz çocuklarımız için hedeflerimiz, aile ortamında korunmuş, sevgiyle yetişmiş, aktif düşünen, girişimci ve katılımcı, değer üreten, değer katan, toplumdaki yeri ve rolünü bilen, yüreklerinde güçlü bir medeniyet taşıyan fertler olarak yetişmelerini sağlamak olmalıdır.
Kimliksiz bir Kıbrıs Türk'ü oluşturulmaya çalışılmış bir toplum haline getirilmek istenmiştir... Kıbrıs Rum Yönetiminin çözümüne asla yanaşmayacağını, sürecin Türkler'in lehine sonuçlanmayacığını defalarca duyurmuştuk. AKP yönetimine çözüme ulaşmak için, Kıbrıs'taki Türk varlığının görmemezlikten gelinemeyeceğini yüksesk sesle vurgulamıştık.
Avrupa Birliğinin bu konuyu baskı unsuru olarak kullanacağını da açıklamıştık. AB Kıbrıs Türklerine verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmemiştir. Sözlerin hepsi kağıt üzerinde kalmıştır. Kıbrıs Türklerine karşı siyasi, ekonomik, ulaştırma, turizm ve spor alanlarında reva görülen ambargolar bugün hala sürmektedir.
Daha çok oyalanmak istemeyen seçmen, teslimiyetçi zihniyete sırtını dönmüştür. Bu sonuçtan AKP'nin de ders çıkarması temennimizdir. Bu seçimlerle KKTC'de yeni bir dönem başlamıştır. Önemizdeki dönemlerde Başbakan ile Cumhurbaşkanının farklı partiden olması bazı sonuçlar doğurması muhtemel görülmektedir. Kıbrıs Türkiye için bir beka meselesidir. Kıbrıs Türkliğü büyük Türk Milletinin ayrılmaz bir bütünlüğüdür. Kıbrıslı kardeşlerimizin güven içinde yaşayacak şartların hazırlanması Türkiye için bir vecibedir."
TÜRKİYE EKONOMİK KRİZ GİRDABINA GİRMİŞTİR... HABERİN DEVAMINDA...
Bu çarpıcı oran dahilinde sokakta her dört vatandaşımızdan ikisinin her hangi bir işinin olmadığını söylemek abartılı olmayacaktır. Hatırlanacağı üzere 2008 yılı genelinde işsizlikte görülen artışta bazı açıklamaların yapıldığı bilinmektedir. Hatta hükümetin bir üyesi, işsizliğin sebebinin kadınların iş gücüne katılması olarak görmüştü.
İşsizlikle mücadelede kuşkusuz en önemli nokta yatırım eğiliminin sağlanması olacağı bilinen bir gerçektir. Kendi yandaşlarını abaat etmede sınır tanımayan AKP saltanatının işsiz kalan vatandaşlarımızı umursamamasının elbette bir siyasi faturası olacaktır. O zaman geldiğinde Başbakan Erdoğan'ı kimse kurtaramayacaktır.
Sürekli kriz üreten, vatandaşlarımızın fakirleşmesine dayanan yol açan mevcut ekonomik düzenin tamiriyle geçen o yıllarda her alanda kaybımızın olduğu aşikardır. Eski yöntemlerle yeni sorunları çözemenin ne kadar mümkün olduğu yerinde olacaı bir sürecin içinden gçmekteyiz. Başbakan Erdoğan'ın bu süreçte gerçek kabiliyeti anlaşılacaktır."