BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  DÜNYA

Bahçeli grup toplantısında sert konuştu (2)

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın düzenlediği mitinglere destek veren MHP’lilere tepki gösterdi. Bahçeli, “Partimizin si...

Abone ol

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın düzenlediği mitinglere destek veren MHP’lilere tepki gösterdi. Bahçeli, “Partimizin simgelerini, işaretlerini kullanarak Başbakan’ı karşılama törenlerinde boy gösteren kimliksiz ve kiralık simaların da bizimle uzaktan yakından hiçbir ilgisinin olmadığını herkesin bilmesinde yarar vardır” dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Bahçeli, siyasi, sosyal ve ekonomik sorunların ağırlaşarak derinleştiği bir ülke tablosunun tüm yönleriyle yaşandığını iddia etti. Huzursuzluğun, şikayetlerin ve kızgınlıkların her geçen gün arttığına tanıklık ettiklerini ifade eden Bahçeli, Türkiye’nin bir kez daha keskin bir kutuplaşmaya itildiğini, sonu olmayan bir gerginlik ortamına çekildiğini kaydetti.
Bahçeli, “Bir ucunda AK Parti zihniyetinin, diğer ucunda da karanlık mahfillerin bulunduğu yapay çekişme ve kör dövüşü Türk milletini zora sokmuş, endişeye sevk etmiştir” dedi. Türkiye yeni bir tezgahın, yeni bir komplonun, yeni bir toplumsal mühendislik operasyonun ve yeni bir sinsi oyunun ortasına sürüklediğini vurgulaya Bahçeli, AK Parti hükümetinin sıkıştıkça kavga çıkardığını, tökezledikçe hırçınlaştığını, zayıfladıkça tehlikeli istismarlara meylettiğini öne sürdü.

“TÜRKİYE TAKSİM GEZİ PARKI’NA ADETA KİLİTLENMİŞTİR”
AK Parti’nin kendi dışındaki her kesime yabancı ve mesafeli olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Bizim anlamadığımız taraf, AK Parti her yönüyle baskı ve dayatmacı bir anlayışa sahipken, nasıl olmuştur da ileri demokrasiyle bunca yıl milletimizi avutmuş ve meşgul etmiştir. Başbakan ve hükümetinin politikalarını izahta müşkülat yaşadığı bir dönemde Taksim Gezi Parkı’ndaki hadiseler ve hengameler imdada yetişmiştir. İki hafta evveline kadar gündem ihanet sürecine çivilenmişken, birden ibre terse dönmüş ve İstanbul Taksim’e sabitlenmiştir. Daha düne kadar İmralı canisiyle pazarlıklar milletimizin tepki ve öfkesinin hedefindeyken, Suriye politikasıyla ilgili büyüyen gedikler herkesin dilindeyken, sınırlarımızda patlayan bombalar ön plandayken şimdi dikkatler bambaşka bir yöne kaymıştır. Yeni anayasa etrafında şekillenen fikir enflasyonu, başkanlık sistemi yada partili cumhurbaşkanlığı hususundaki zorlayıcı teklifler şu aralar akıllardan çıkmasa da gündemin arka sıralarına eskisinden daha güçlü gelmek üzere mevzilenmiştir. Türkiye Taksim Gezi Parkı’na adeta kilitlenmiştir” diye konuştu.

“TAKSİM GEZİ PARKI’NDA ŞİDDETLİ VE ÖLÇÜSÜZ BİR MÜDAHALE YAPILDI”
Taksim Gezi Parkı’nda şiddetli ve ölçüsüz bir müdahalenin gerçekleştirildiğinin altını çizen Bahçeli, “Çadırlarının içinde sabahlayarak görünüşte Gezi Parkı’na sahip çıkma iddiası taşıyanlar ansızın ve orantısız bir şekilde hücuma muhatap kalmışlardır. Buna karşılık 31 Mayıs günü ise protestolar kitleselleşmiş ve sosyal bir sele dönüşerek yurt sathına yayılmıştır. Ve o gün bugündür de olayların çap ve cesametinde azalma şöyle dursun devamlı bir büyüme görülmüştür. Biz başından beridir Taksim Gezi Parkı’ndaki olayları dikkatle takip ettik, gerekli uyarı ve değerlendirmelerimizi belirli aralıklarla aziz milletimizle paylaştık” dedi.

“POLİSİN SERT TUTUM TAKINMASI SÜRECİ ŞİRAZESİNDEN ÇIKARDI”
Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve yurdun çeşitli bölgelerine yayılan olaylarla değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
“Taksim Gezi Parkı’nda olaylara sebebiyet veren ana faktör öncelikle Topçu Kışlası’nın yeniden inşası ve bu çerçevede başlatılan yıkım ve yağma faaliyetidir. İstanbul’un göbeğinde nefes borusu işlevi gören ağaçların kesilmesi ve yeşilin örtülmesi haklı olarak tepkiyle karşılanmıştır. Polisin aldığı emir doğrultusunda sert tutum takınması, gaz bombası kullanarak eylemcileri dağıtma girişimi doğal olarak süreci şirazesinden çıkarmıştır. Başbakan Erdoğan’ın Taksim’i kafasına göre talan etme ısrarı, AKM’yi yıkma açıklamaları ve hoşgörüyü dışlayan tutumu Taksim’i savaş alanına çevirmiştir. Bizim açımızdan ağaç katliamı, Gezi Parkı’nın rantiyecilere peşkeş çekilme hazırlıkları kesinlikle gayri meşru ve gayri hukukidir. Bu sebeple masumane şekilde çevreyi koruma duyarlılığı, yeşile sahip çıkma hassasiyeti şüphesiz saygıyı hak etmektedir. Ancak keşke, ağaç için gösterilen kararlı iradenin aynısı milletin birliği ve vatanın bölünmez bütünlüğü için de sergilenmiş olsaydı. Bundan dolayı 2 Haziran 2013 günü 25’nci Erdemli Türkmen Şöleni münasebetiyle yaptığım konuşmada; ‘Türk vatanı ağaçtan daha mı değersizdir’ sorusuyla bu duruma atıf yapmış ve bu çelişkiyi gündeme taşımıştım. Bizim çevrenin korunması, doğaya sahip çıkılması hususunda şaşmaz bir irademiz vardır. Zira çevre demek bir yönüyle kültürün mayalandığı ve yaşadığı yerdir. Çevresiz tarih, çevresiz kültür olmayacağı gibi, çevresiz insan ya da insanlık da görülemeyecektir. Bu itibarla samimi şekilde çevreye, ağaca, yeşile ve doğanın tüm rengine kol kanat geren her kardeşim bizim için saygıyı hak etmektedir. Ne var ki benzer hassasiyetleri milli ve manevi konularda görmek ve işitmek de bizim en tabii hak ve beklentimizdir.”

“BAŞBAKANIN VATANDAŞLARA ÇAPULCU YUFTASI VURMASI MASKARALIKTIR”
Gezi Parkı’nda olayların başlamasıyla birlikte yasadışı örgütlerin piyasaya çıktığını ve gelişmelerin yönünü kendilerine tahvil etmeye uğraştıklarını vurgulayan Bahçeli, maskeli militanların, marjinal ve aşırı uç yapılanmaların temsilcilerinin Türkiye’nin her tarafında sahne aldığını ve buldukları fırsatı ganimete çevirmeye çalıştıklarını kaydetti.
Bahçeli, “Polise taşlı sopalı saldıran unsurlar bunlardır. Esnafa, işyerlerine, kaldırımlara, çevreye ve masum insanlara zarar verenler bunlardır. Kinlerini kusmak için kalabalıkları provoke etmeye gayret eden meymenetsiz yüzler bunlardır. Bunlar ki, her toplumsal hareketlenmeyi terörize etmeye çalışan gerçek çapulcu ve çıbanbaşlarıdır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin bunlarla değil bir arada olmayı, isminin dahi ortak anılması kendimizi inkâr ve yok saymak manasına gelecektir. Ne olursa olsun, demokratik tepkisini gösteren sağduyulu kardeşlerimizi ve muhterem vatandaşlarımızı kesinkes bu rezillerden ayrı tutmak ve aynı kategoriye almamak mutlak anlamda zorunluluktur. Başbakan Erdoğan’ın çapulcu sözü de tamamen hedefini aşmış ve herkesi kapsamı alanına almıştır. Bu çapulcu merakı hakikaten de irdelenmeye ve incelenmeye layıktır. Çapulcuların piriyle, çapulcuların hasıyla ve dalaksızların başıyla sözde çözüm ve barış konuşan, kafa kafaya vererek Türk milletini bölmeyi planlayan Başbakan’ın, masum insanlarımıza arkası arkasına çapulcu yaftası vurması maskaralıktır. 63’lükleri protesto eden aziz dava arkadaşlarıma da aynı kirli sözle mukabele eden Başbakan’a kendisinin bugünlerde çok sık kullandığı bir sözüyle cevap vererek şunu söylemek istiyorum: ‘Kem göz, kötü söz sahibine aittir, sahibiyle müsemmadır.’ Başbakan çapulcuyu bırakmalı, avucuna düştüğü çuvalcıların, çatallaşan vicdanının ve çarkıfeleğe dönen karakterinin derdine yanmalıdır. Bizim açımızdan masumane tepkilerini gösteren gençlerimizi ve muhterem vatandaşlarımızı anarşistlerle, şehir eşkıyalarıyla bir görmek ve birlikte değerlendirmek ayıptır, saygısızlıktır ve müfteriliktir. Bunu da yapsa yapsa bir tek kişi yapacaktır ve yapmıştır; o da Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası değildir. Bu aşamada Başbakan Erdoğan’a önerim şu olacaktır; ‘Söz biliyorsan söyle inansınlar, bilmiyorsan sus da seni adam sansınlar’” şeklinde konuştu.

“TAKSİM GEZİ PARKI OLAYLARI YALNIZCA AĞAÇ MESELESİ DEĞİL”
Taksim Gezi Parkı olaylarının yalnızca ağaç meselesi olmadığını söyledik ve buna inandıklarını aktaran Bahçeli, Başbakan’ın kaba ve yaralayıcı, buyurgan ve sert üslubunun genç kuşağı tahrik ettiğini ve bıçkınlaştırdığını söyledi. Bahçeli, “Başbakan kendi yandaşlarını abat ederken, milletimizin kahir ekseriyetini Araf’ta soyulmuş hacıya çevirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kural ve kurumlarıyla cebelleşmesi ve suçlaması kızgınlıkları bilemiş, öfkeleri genişletmiş, kinleri köpürtmüştür” dedi.
Gençlerin bireysel özgürlük alanlarının sınırlandırılması, terbiye edilmesi ve uslandırılması gereken haylazlar olarak görülmesinin tansiyonu her geçen gün yükselttiğini ifade eden Bahçeli, “Aslı astarı olmayan konu başlıklarıyla vakit geçiren, bir dediği diğerini tutmayan, sürekli görüş ve fikir değiştiren Başbakan Erdoğan milletimizin büyük bir çoğunluğuyla gönül bağını koparmıştır. Dilinin ayarı kaçmış, önüne gelene rest çeken, önüne gelene diklenen ve hemen hemen herkese üsten bakan kibirli birisi olmuştur. Başbakan Erdoğan ve yandaşları lale sülale devrini yaşarken, gençlerimiz hayatlarını nasıl kazanacaklarının ve işlerini nasıl bulacaklarının kaygısına kapılmıştır. Başbakan; mahdumlarına pırlanta dükkanları, hısımlarına neredeyse sıfır faizli kredilerle yeni ve verimli iş sahaları kurarken, fakir fukaranın çocuğu içler acısı bir halde yaşamak zorunda bırakılmıştır” diye konuştu.

“GEZİ PARKI BİR ÇIĞLIKTIR, HAYKIRIŞIN SEMBOLLEŞTİĞİ YERDİR”
“Başbakan Erdoğan’ın devri saltanatı gazla özdeşleşmiş, hatta gaz iktidarı unvanı almıştır” diyen Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu şahsın tüm inandırıcılığı, tüm güvenirliği ve tüm sempatisi kaybolmuş, İmralı’daki kader ve bölücülük arkadaşının kodesine mahkum olmuştur. Bu şarkı bitmiş, beraber yürünen yollar çökmüş, hayaller gerçek olmadan tükenmiş ve BOP beyaz perdesinde çevrilen filmin sonuna gelinmiştir. Aşağı yukarı her filmin sonunda olduğu gibi kötüler kaybedecek iyiler kazanacaktır. Zalimlerin defteri dürülecek, mazlumların zaferi müjdelenecektir. Küfürbazlar, hainler, despotlar, haksız kazanç elde edenler, çalanlar, çırpanlar, ezenler, hakir görenler, aşağılayanlar ve kötü niyetliler yenilecek; hak, haklı ve adalet zaferini ilan edecektir. Türk milletinin kazanması Başbakan ve hükümetinin kaybetmesine bağlıdır. Türk gençliğinin yüzünün gülmesi, yokuşta susayanların sevinmesi, öz yurdunda garip kalanların ümitlenmesi; ite kalka bugünlere gelen, yağmur yağsa ıslanmayan, dolu yağsa değmeyen; ama milli iradenin rüzgârıyla uçup gitmesi kaçınılmaz olan işbirlikçi kadronun mağlubiyetiyle sağlanacaktır. Kimse umudunu yitirmesin, AK Parti’nin çöküşü yakındır. Kimse yılmasın; Başbakan Erdoğan’ın mazide kötü bir anı olarak kalması mukadderdir. Taksim Gezi Parkı sosyal, siyasal ve ekonomik bir volkan ağzıdır. Halisane ve safiyane şekilde demokratik haklarını arayanlara, seslerini duyurmaya çalışanlara önem ve öncelik vermek lazımdır. Taksim Gezi Parkı Türkiye’nin kötü ve talihsiz durumunun net olarak toplumsallaştığı ve her tarafa emsal olduğu bir mekandır. Buna evvela saygı duymak ve ciddiye almak gerekmektedir.Aynı zamanda Gezi Parkı bir çığlıktır, haykırışın sembolleştiği yerdir. Ve bir bakıma sosyolojik anlamda orta sınıf hareketi olarak da okunmalıdır.”
Gösterilerin demokrasi dışı arayışlarla, darbeci heveslerle yakından uzaktan bir alakası olmadığını vurgulayan Bahçeli, bölücü terör örgütü PKK’nın buraya tutunup, isyan ve başkaldırı provası için bir deney sahası olarak kullanma ihtimalinin de asla yabana atılmaması gerektiğinin altını çizdi.

“ÜMÜĞÜ SIKARIM’ DEDİKLERİN YOKSA 10 YILDIR SENİN Mİ ÜMÜĞÜNÜ SIKMAKTADIR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmalarda faiz lobisini sert bir dille eleştirmesini de değerlendiren Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
“Başbakan Erdoğan’ın İstanbul Havalimanı’ndaki şu sözlerine dikkat etmesini istirham ediyorum; ‘Bizim karşımıza geldikleri zaman ’Sizin zamanınızda 5 kat daha zengin olduk’ diyenler, işte bugünlerde bizle uğraşmaya başladılar.’ Başbakan’ın burada bahsettiği faiz lobisidir. Demek ki, faizcilerin, faiz lobisinin 10 yıldır Başbakanla yedikleri içtikleri ayrı gitmemiştir. Üstelik karşısına geçip ‘bizi 5 kat zengin ettin’ diyerek pişkin pişkin minnetlerini sunmuşlar, teşekkürlerini iletmişlerdir. Başbakan Erdoğan milletimizin emeğini, göz nurunu ve alnından dökülen mübarek teri faiz lobisine 10 yıldır haraç mezat devretmiştir. Sayın Başbakan sana buradan soruyorum: Bu faiz lobisi kimlerden oluşmaktadır. Lobinin tarafları Taksim’deki olayların neresindedir. Yurt içi, yurt dışı ayakları nerelere kadar uzanmaktadır. Bunlardan destek aldın mı? Bunlardan yardım gördün mü? Bunlardan menfaat elde ettin mi? Bunlardan komisyon alarak yabancı bankalara istiflendin mi? Faiz lobisini 5 kat zenginleştirirken; çiftçimizi, esnafımızı, memurumuzu, işçimizi, emeklimizi yoksullaştırmak hangi inanca, hangi ahlaka, hangi vicdana ve hangi kitaba sığacaktır. Borsa spekülatörlerine, faizcilere, rantiyecilere, döviz vurguncularına, küresel tefecilere elini verdinde de bunlar kolunu ve hatta kalan siyasi şerefini de mi istemektedirler. ‘Ümüğü sıkarım’ dediklerin yoksa 10 yıldır senin mi ümüğünü sıkmaktadır. Cevap ver Sayın Erdoğan sen ne hallere düştün. Hangi karanlık ilişkilere girdin. Kimlerin kulu kölesi oldun. Eğer faiz lobisinin isteklerini yapmazsan, aranızdaki alacak verecek meselesini onların lehine çözmezsen bunun cefasını kime çektirecek, bunun faturasını kime yükleyeceksin. Milliyetçi Hareket Partisi bu faiz lobisinin; hemen, acilen TBMM’de Araştırma Komisyonu kurularak incelenmesini, elebaşlarının, yerli ve yabancı işbirlikçilerinin ortaya çıkarılmasını talep etmektedir. Bu kan emici keneler deşifre edilmelidir. Bu simsarlar açığa çıkarılmalıdır. Tasarruf açığımızdan istifade ederek milletimizin üzerinden paraya para demeyenlerin yakasından tutmak siyasi iktidar için namus meselesidir. Başbakan Erdoğan kendinden eminse, saklayacak, gizleyecek ve erteleyecek herhangi bir şeyi yoksa mertçe ortaya çıkar ve dürüstçe bizim bu teklifimizin gereğini yapar.”

“KİMLİKSİZ VE KİRALIK SİMALARIN BİZİMLE UZAKTAN YAKINDAN HİÇBİR İLGİSİ YOKTUR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı mitinglerde yer alan MHP’nin simgelerini ve işaretlerini kullananları da sert bir dille eleştiren Bahçeli, “Başbakan Erdoğan Türkiye’ye geldiği andan itibaren partisinde olağanüstü hal ilan etmiştir. Gezdiği, gittiği ve bulunduğu her yerde mitingler yapmaya başlamıştır. Partimizin simgelerini, işaretlerini kullanarak Başbakan’ı karşılama törenlerinde boy gösteren kimliksiz ve kiralık simaların da bizimle uzaktan yakından hiçbir ilgisinin olmadığını herkesin bilmesinde yarar vardır.Ve bu tip fırsatçılara, kapkaççılara göz açtırmama konusunda kararlıyız. Başbakan Erdoğan ve partisine bir haller olmuş, ayak bastığı her yere bindirilmiş kıtalar yerleştirilmiştir. ‘Menderes’i astılar, Özal’ı zehirlediler, Erdoğan’ı yedirmeyiz’ türünden fotoğraflı afişler her tarafa asılmıştır. Başbakan vitesi boşa almış, kontrolü kaybetmiştir. Türkiye’yi kutuplaştırmak için gözü kararmış, ayağını frenden çekmiştir. Bu gelişmeler sonucunda hafta sonunda birisi Ankara, diğeri İstanbul olmak üzere iki büyük miting kararı almıştır. Merakımız Başbakan’ın bu mitingler kanalıyla daha ne kadar düşmanlıkları tahrik edeceği, cepheleşmeleri ne kadar derinleştireceğidir. Başbakan Erdoğan geçtiğimiz hafta sonunda Adana, Mersin ve Ankara’da zembereğinden boşanmış gibi savrulmuş, ağzına ne geliyorsa dökmüş, saçmıştır. Türkiye’nin bu gelişmelerine baktığımızda, Başbakan ve partisinin teyakkuza geçişini yorumladığımızda, Taksim Gezi Parkı’nın bu seviyeye gelmesinde Başbakan talimatlı derin unsurların parmak izi olduğu ister istemez akıllara gelmektedir” dedi.

“SANKİ MUHAREBEYE HAZINLANIYORLAR”
“Şayet Başbakan ve hükümetinin hakikaten de Türkiye’nin bugünkü tablosunda payı ve dahli varsa, bunu ihanetle bile tanımlamak mümkün olmayacaktır” diye Bahçeli, “Şu nazik ortamda Başbakan bölücülük yapmakta, sinir uçlarını tahriş etmekte, herkesi birbirine düşürmekte ve ortalığı ayağa kaldırmaktadır. Krizi yönetmek için yeni krizler üretmektedir. Bir yanda Mustafa Kemal’in askerleriz diyenler, öbür yanda Tayyip’in askerleriyiz diyerek karşılık verenler sanki muharebeye hazırlanmaktadır. Ne hazindir ki, asıl askerlerimiz köşeye sıkışmışken, PKK’nın silahlı teröristleri de her tarafta keyif sürmektedir” dedi.
Başbakan Erdoğan tehlikeli bir işe soyunduğunu öne süren Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdğoan’a “Kafanın bir köşesinde bu milletin çocuklarını birbirine kırdırmak mı vardır” diye sondu. Bahçeli, “Bil ki, Türk gençliğini sana çiğnetmeyiz, böldürmeyiz, teslim etmeyiz ve yedirmeyiz. AK Parti’ye gönül vermiş kardeşlerim, sorumluluk bilincinde hareket eden değerli milletvekili arkadaşlarım bu olanlara ne zamana kadar sessiz ve tepkisiz kalacaklardır” dedi.

“SANDIĞA GİDİN, BAŞBAKAN’I İNDİRİN”
Gençlere seslenen Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
“Türk gençliği bizim iftiharımız ve gelecek umudumuzdur. Sizler mizahınıza devam ediniz, resminizi çiziniz, gitarınızı, sazınızı çalınız, bilgi ve iletişim teknolojilerinden sonuna kadar istifade ediniz. Gençlik çağının tüm imkânlarını kullanınız. Çünkü geçen zaman bir daha geri gelmemektedir. Ancak geleceğinizi de düşününüz, planlayınız ve tahriklere aldanmayınız. Sizler gücünüzün farkına varınız. Seçme ve seçilme çağında olan 18-25 yaş kuşağındaki genç neslimizin toplam nüfus içindeki payı yüzde 13.2 düzeyindedir. Yani sayıları 10 milyonu geçen gencimiz oy kullanma çağındadır. İsterlerse AK Parti’yi iktidardan düşürebilecekler, isterlerse diledikleri herhangi bir partiyi iktidara getirebileceklerdir. Bunu da sandıkta oy kullanarak yapabileceklerdir. Sokaklar belirsizdir, sokaklar tehlikelidir, sokaklar karanlıktır ve sokaklar her şeye açıktır. Taksim’de suyun, gazın ve türlü zorluğun altında kalmaktansa, erken veya zamanında yapılacak bir seçimde tüm isteklerini, beklentilerini ve hayallerini sandığa yansıtmalıdırlar. Başbakan Erdoğan’ı görevden alacak demokratik iradeyi göstermelidirler. Bu itibarla Türk gençliğini AK Parti’ye sandıkta ders vermeye davet ediyorum. Bu gücün, bu yeterliliğin onlarda olduğunu biliyor ve görüyorum. Türk gençliği hem kendi geleceğine hem de Türkiye’nin geleceğine mühür vurmalıdır. Tertemiz vicdanlı evlatlarımız Başbakan’ın hakkından sandıkta gelmelidir. Bu yetki onlarda vardır, bu imkan onların elindedir. Ve Türk gençliği Başbakan’ın anladığı dilden konuşarak sandıkları patlatmalı ve Yüce Divan’ın yolunu açmalıdır. Demokrasilerde seçeneksizlik olmaz, olmayacaktır. Demokrasi hepimizin en büyük güvencesidir. Milliyetçilikle demokrasinin kaderini ayrılmaz ve birlikte gören partimiz için başka bir yol ve çare de yoktur. Biz bu vatanı sokakta bulmadık, Başbakan Erdoğan’ın isteği doğrultusunda da sokağa teslim etmeyelim, edilmesine rıza göstermeyelim. Türk gençliğine diyorum ki, ‘Sandığa gidin, Başbakan’ı indirin.’ ‘Sandığı süpürün, Başbakan ve partisini söndürün.’”
(İHA)