AK Parti sözcüsü Hüseyin çelik Devlet Bahçeli'yi freni patlamış kamyona benzetti.
Abone olAK Parti Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik Bahçeli'yi freni patlamş kamyona benzetti.
BDP milletvekili Emine Ayna'ya tepki gösteren Çelik, "Geçenlerde işte bir hanım efendi yine Viranşehir'de esmiş gürlemiş. Biz bunlara takılırsak arkadaşlar, armutun sapı, üzümün çöpü hesabı yaparsak bu süreç yürümez" dedi. 30 yıldır kan aktığını ifade eden Çelik, 30 yılda yapılan tahribatı kendilerinin tamir etmeye çalıştığını söyleyerek, "En azından bakın 3 aydan beri şehit cenazeleri gelmiyor, kimse ölmüyor. Bu böyle devam etsin, hergün biraz mesafe alalım. Ama tabi hokus pokusla kimse bu işi çözemez" diye konuştu.
AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, 57. hükümet dönemiyle ilgili komisyon kurulmasının bu dönemde dile getiriliyor olmasını Kılıçdaroğlu'nun şantaj olarak değerlendirmesine de cevap verdi. "Bizim kimseye şantaj yaptığımız falan yok" diyen Çelik, "Sayın Bahçeli defalardır, defalardır Sayın Başbakan'a hem de en yüksek perdeden, freni patlamış kamyon gibi Sayın Başbakan' 'biz seni yüce divana göndermezsek namerdiz' diyor. Şimdi sayın Başbakan'da haklı olarak diyor ki, 'sen beni hangi gerekçeyle gönderiyorsun?' Ama senin gönderilmen için birçok gerekçe herhalde var" diye konuştu. Çelik konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sonuçta zaten birşey yoksa Sayın Bahçeli'de rahat uyuyabilir mesele yok demektir. Şimdi hani diyor ya 'biz hesap vermeye hazırız, bizim verilmeyecek hesabımız yoktur'. Eğer verilmeyecek hesabınız yoksa peki bu telaş neden? Bu kadar bağırma neden? Arkadaşlar çok bağırma suçluluk göstergesidir. Sayın Bahçeli biraz sakin ol. Normalde çok sakin bir adamsın, ama oraya çıkınca hayırdır ne oluyor?"
-Çözüm süreci değerlendirme komisyonu-
Hüseyin Çelik, Meclis'teki çözüm sürecini değerlendirme komisyonunun ne zaman kurulacağına ilişkin bir soru üzerine ise "Bugün, yarın böyle bir takvim veremem ama herhalde çok uzun bir süre olmayacaktır" dedi. CHP'nin kendi milletvekili olan Sezgin Tanrıkulu'nun önergesini geri çekmek istemesini de değerlendiren Çelik, "Ben şahsen Sayın Sezgin Tanrıkulu'nun yerinde olmak istemezdim. Şimdi bir taraftan aşağı yukarı AK Parti'nin kurduğu bu çözüm süreci komisyonun neredeyse aynı, gerekçesi bile neredeyse aynı olan bir araştırma önergesi vereceksiniz, sonra sizi zorlayacaklar oradan patır kütür, patır kütür imzalarınızı geri çekeceksiniz, ve ofsayda düşeceksiniz. CHP maalesef her konuda ofsayda düşüyor. Şimdi bu süreçte de, yani şu Sayın Kılıçdaroğlu'nun başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Biri birşey söylüyor, ulusalcı birşey söylüyor. Hakikaten CHP'nin işi zor arkadaşlar" diye konuştu.
Hüseyin Çelik, komisyonda hangi isimlerin yer alacağıyla ilgili bir soru üzerine ise şunları kaydetti:"Çok sayıda bu komisyonda çalışmak isteyen arkadaşımız müracaat etmiş. O müracaatlar grup başkanlığı tarafından değerlendiriliyor. Herhalde bugün, yarın açıklanır o uzun süre olmaz. Ama CHP ve MHP'nin orada temsil etmesi gereken üyelikler boş duracak. Yani 11 kişiyle komisyonlar çalışacak. Günün birinde nedamet gösterip de gelirlerse o zaman onları da o komisyona alacağız. 'Arkadaşlarımız cezaevinden çıkmadan biz Meclis'e gelmeyiz' dedi. Sayın Fatih Altaylı, Teke Tek programında sordu kendisine, Sayın Kılıçdaroğlu'na dedi ki; 'peki dönem sonuna kadar arkadaşlarınız serbest bırakılmazsa yine mi girmeyeceksiniz Meclise? 'Evet girmeyeceğiz' dedi. Şimdi arkadaşlar Japonların bir sözü var diyor ki 'arkandan kapattığın kapıyı sert çarpma, ola ki geri dönme ihtimalin olur'. Şimdi tabi Sayın Kılıçdaroğlu bir acemi genel başkan profili çizdiği için sürekli kapıyı sert çarpıyor, ondan sonra aynı kapıdan içeri girmek zorunda kalıyor. Hani gelmeyeceklerdi meclise. Geldiniz işte. Ondan sonra dediler ki, 'AK Parti bize söz verdi, bu milletvekillerini serbest bırakacağız' diye. Hani vatandaş diyor ya, 'tövbe Allah tövbesi kardeşim'. Orada o mutabakat metni dedikleri metin ortadadır. CHP bir kuyuya düşmüştü, bizden bir ip atmamızı istiyorlardı. 'Yani biz çıkacağız ama gururumuza yediremiyoruz. Hiç olmazsa bu mağlubiyeti hiç olmazsa onurlu bir mağlubiyete dönüştürelim' derdindeydiler, biz de 'hadi bir ip atalım' dedik. Ama o ip onların söylediği gibi bir ip değildi. Türkiye'de gerçekten bir muhalefet problemi var."