MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında AK Parti iktidarını ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef aldı.
Abone olİNTERNETHABER - MİT Krizi'ni AK Parti'nin yasal değişiklik yöntemiyle aşmasına sert tepki gösteren MHP lideri Bahçeli, "AK Parti süren soruşturmaya müdahil olmuş, kirli çamaşırlarının ortaya serilmemesi için yargılamaya kilit vurmuştur. Heralde KCK ile olan irtibatının deşifre olmasından korkmuştur. MİT, KCK, PKK, AKP arasındaki ilişkinin kanıtlarının bulunması ve savcıya ulaşması gerçekleri ortaya koymuştur. Böylesine bir uygulamaya ancak diktatörlükle yönetilen ülkelerde karşılaşılabilir" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın sık sık dile getirdiği hukukun üstünlüğü ve hiç kimsenin yargı karşısında dokunulmaz olmadığı sözlerini de anımsatan Bahçeli'nin, bir de Erdoğan'ı kızdıracak tespiti vardı:
"AK Parti, vesayetten kurtuluyoruz çığlıkları atarken, diğer taraftan kalıcı bir vasiliğin temelini atmıştır. Cuntacılara karşı mücadele ettiğini söylerken, bugün ise kendi hükümeti yeni bir geçici 15. madde tesis etmiş, yeni dokunulmazlar listesi hazırlamıştır. Seçilmişleri, atanmışlara kul etmeyiz derken, milletin yetkisini almış milletvekillerini dört duvar arasında kalmışken siz bu sözleri ağzınıza almaya nasıl cüret edersiniz?"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bahçeli'nin konuşmasının önemli satırbaşlarını sizler için derledik...
KAMU İHALE KURUMU OPERASYONU
Gittikçe görünür hale gelen yönetim boşluğu içinde milli kaynakları sömüren rantiyeciler, artık kendilerini gizleme gereği bile duymamaktadırlar. Son olarak Kamu İhale Kurumu'na yapılan baskılar bunun siyasi iktidara kadar uzandığını göstermektedir.
YOZLAŞMANIN KAPISI AK PARTİ'YE AÇILDI
Adaletsizliğin ve yozlaşmanın kapısı hep aynı yere açılmaktadır. Kabul ve tasdik edeceğiniz üzere burada da AK Parti'den başkası yoktur ve olmayacaktır. Ne kadar uğraşılsada sözde ileri demokrasi furyası, yeterli bir sığınak olamamış ve çirkinliklerini kapatamamıştır.
AKP devlet yönetimindeki keyfiliğin ve başıbozukluğun adıdır. Yalanın, hortumculuğun elebaşısıdır. Yıkımın dağılmanın ve bölünmenin oyun kurucusudur. Millete gülerken küfretmenin, verirken almanın sinsiliğidir. Mağdurken mağrur olmuş, mücahitken, müteahhitlikte karar kılmışlıktır.
ADALET TÜRKİYE'NİN KÜLTÜREL MİRASI
Kuşaktan kuşağa intikal ederek gelen ahlaki normlar, ortak acılar ve mutluluklar geçmişin kutlu hatıraları, gelecekle ilgili kurulmuş düşler, kalabalıkları millet haline getirmektedir.
Özellikle Türk devlet geleneğinde, adaletin bugün bile gıpta edeceği birçok yönüne şahit olmak mümkündür. Ayrıcalıklara imkan verilmemesi gerektiğini aziz ceddimiz bize miras bırakmıştır.
Mahkemenin kadıya mülk olmayacağını, üstünlüğün ancak takva da bulunacağına bildik. Bir kişiye bile yapılan haksızlığın herkese yapılmış olacağını insanlığın bugüne kadarki engin birikiminden istifade ederek kabul ettik. Biliyoruz ki adalet kutup yıldızız gibidir, her şey bunun etrafında birleşecektir.
ULAŞILMAZ ZÜMRE
Doğal olarak adaletin olmadığı yerde, doğruluktan, dürüstlükten bahsetmek, tıpkı AK Parti'nin adalet tarifi ve tercihine denk gelecektir. İsminin başında adalet olan iktidar partisi, hukuk devletinin tüm icaplarını yerine getirmemektedir. Çünkü AK Parti'nin istediği ulaşılmaz yeni bir zümre oluşturmaktır. Bu kadir kıymet bilmezliğin, hukuku siyasi azı dişi ile çiğnemesi başka türlü izah edilemeyecektir.
MİT KRİZİNE İLKEL ÇÖZÜM
Malum olacağı üzere, geçen haftaki konuşmamda temas ettiğim gibi, İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı marifetince şüpheli olarak ifadeye çağrılan MİT mensuplarının korunması için acele olarak yasal değişikliğe gidilmiştir. Bu düzenleme ile birlikte MİT Kanunu'nun 26. maddesi hukuksal süreci kesilmesi için yeniden yapılmıştır. Bu adım yasal bir ilkelliktir. Kabile zihniyetinin bir ürünüdür. Deyim yerindeyse yavuz hırsız evsahibinin bastırmıştır.
MAÇ OYNANIRKEN KURAL DEĞİŞTİ
MİT Mensubunun Başbakan tarafından görevlendirilenlerin, işledikleri suçlardan dolayı soruşturmalarına izin verilmesi Başbakan'a bağlı olmuştur. Başbakan'ın icazeti şart koşulmuştur. Bu düzenlemeye 2937 sayılı kanuna yeni bir bölüm eklenerek, devam eden soruşturmalara da aynı hükümlerin uygulanacağı karar bağlanmış, AK Parti "maç oynanırken kuralları değiştirmiştir"
ADALETİN BOYNUNA YAĞLI İLMEK
Böylece karşısına dikilen pürüzleri teker teker bertaraf etmiştir. İşin daha da manidar yanı da Cumhurbaşkanı sanki arkasından yetişen varmışçasına hızla onaylamıştır. Adaletin boynuna yağlı ilmek bir kez daha geçirilmiştir.
ABDULLAH GÜL DE NASİBİNİ ALDI!
18 şubat 2012 tarihli yazılı basın açıklamamızda vurguladığımız gibi Cumhurbaşkanı Gül'ün tavrı son derece sorunlu bir durum olmuştur. Kim ne derse desin AK Parti süren soruşturmaya müdahil olmuş, kirli çamaşırlarının serilmemesi için yargılamaya kilit vurmuştur. Heralde KCK ile olan irtibatının deşifre olmasından korkmuştur. Böylesine bir uygulamaya ancak diktatörlükle yönetilen ülkelerde karşılaşılabilir.
ERDOĞAN'A DİKTATÖR BENZETMESİ
Hitler, Mussolunu Saddam deneyimlerini aratmayacak yanlışlıklar dizis, ne acıdır ki AK Parti ile tekerrür etmekte ve karşılık bulmaktadır. AK Parti adaletin nefesini kesen iktidar kafasıyla, kendi hukukunu cunta yönetimlerini aratmayacak şekilde tesis etmektedir. Seçkinler, ayrıcalıklı kesimler, Türk milletini adalet yoksunluğuna vakum gibi çekmektedir. Bize göre AK Parti, kendi oluşturduğu imtiyazlıların hakimiyetini kurmak ve olgunlaştırmakla uğraşmaktadır.
AK PARTİ KENDİ GEÇİCİ 15. MADDESİNİ YARATTI
1982 Anayasası'nın darbecileri koruyan geçici 15. maddesi kaldırılırken, Başbakan kimsenin dokunulmaz olmadığını söylemişti, bugün ise kendi hükümeti yeni bir geçici 15. madde tesis etmiş, yeni dokunulmazlar listesi hazırlamıştır.
SEÇİLMİŞLERİ KUL ETMEM NASIL DERSİN?
AK Parti, vesayetten kurtuluyoruz çığlıkları atarken, diğer taraftan kalıcı bir vasiliğin temelini atmıştır. Seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz sözü de böylece havada kalmıştır. Başbakan milletin yetkisini almış, vekilleri dört duvar arasına bırakılmışkek, siz bu ifadeleri kullanmaya nasıl yeltenirsiniz?
GAYRİMEŞRULUK AK PARTİ'NİN SIFATI
Darbe iddialarıyla köşeye sıkıştırılmaları ve hürriyetlerine tecavüz edilmelerine siz hukuk mu diyorsunuz. Sorarım size, basiretinizi düşünme yeteneğinizi mi kaybettiniz? Şunu bilin ki gayrimeşruluk, gayriahlakilik ancak AKP'nin eseridir, AKP'nin sıfatıdır.
Polis ve savcılara verilen ifadelerin çarşaf çarşaf yayınlanamsından rahatsız olmasın. Bir ülke düşün ki, en geri demokrasilerde zor görülebilecek çiğlikleri anında göstersin, her şeyi işine geldiği gibi yorumlasın.
YARGIYA GÜVENİ BİTTİ
Emniyet genel müdürlüğünde temizlik hareketı yapsın. Sorgulanması gereken ne varsa hasır altı yapsın. İşte bu ülke maalesef Türkiye'dir. Oyun yazarı da Adalet ve Kalkınma Partisi'dir. Üzülerek görüyorum ki yargı güvenilirliğini toptan AKP nedeniyle kaybetmiştir. AK Parti'nin muradı ve yapmaya çalıştığı budur.
Başbakan Erdoğan, yalnızca özel yetkilendirdiği bürokratları korumakla kalmamış, KCK'da yaşanan rezaletlerin de üstünü örtmüştür. Kimse yargıdan üstün olamaz, herkes hukuk önünde eşittir diye feveran etsede, bunların hukuk önünde karşılanması mümkün olmamıştır.
Nitekim, AKP anlayışı, sıkışınca kanun çıkarmış, günü kurtarmaya müracat etmiştir. Korkuların cenderesine kıstırılmış, tarafgirliğin dumanıyla zehirlenmiş, fikir beyan etme hakkı, ifade hakkı, her defasında AKP barajına takılmış ve yere düşmekten kurtulamamıştır.
SULTAN SÜLEYMAN'A KALMAYAN DÜNYA ERDOĞAN'A DA KALMAZ
Hiçbir görev kimseye baki değildir. Sultan Süleyman'a kalmayan dünya Başbakan ve bu devrin simalarına da kalmayacaktır. Ama millet ve devlet allahın izniyle ilelebet var olacaktır. Demokrasiye kuvvetlendirmenin yegane çaresi de öncelikle hukuku layıkıyla benimsemek ve savunmaktır. Biz padişah ile sıradan bir insanı aynı andan kadının önüne çıkaran bir neslin evlatlarıyız. Kutlu dinimiz İslam'ın muhteşem tebliğinde bunlar vardır.
Bu itibarla sayın Başbakan, adaleti bükmekten, hukuku kendinize yontmaktan vazgeçin. Çeteleşmeyin. Türkiye'yi daha fazla yormayın, Türk milletini daha fazla zorlamayın.
MİT KRİZİ'NE GARİP TESPİTLER
Kaynatılan cadı kazanı, dedikodu yoluyla yapılan rastgele tahliller, ibretlik bir tablonun belirmesine üst düzey katkı sağlamıştır. Kimin kiminle irtibatı olduğunun yanısıra, devlet kurumlarını nasıl denetimden çıkarak birbirine girdiği bizim ilgimizi çeken konudur.
Türkiye cumhuriyeti, onun bunun tahrik ve yönlendirmesiyle huzur bayrağını yere çekiyorsa, kurumlar fetret devrini yaşıyorsa, Başbakan ne iş yapmaktadır. Böyle bir devlet dünyanın neresinde vardır. Oyunlar başarıya ulaşıyorsa hükümete ne gerek vardır. Bu nedenle servis edilen iddialar gerçek dışıdır.
Bize göre devlet içinde eşgüdüm ve uyum kaybolmuş, kurumlar AKP borsasında paylara ayrılmış, siyasi menfaat karşılığı dağıtılmıştır. Başbakan'ın söylediği sessiz devrim sözlerini içeriğinde bile kaygı ve kırılma, telaş hali mevcuttur. Bizi daha da düşündüren husus ise sağa sola sataşmasıdır. Bunu yaparken de herkesi kendi gibi görmez duymaz sanmaktadır.
ERDOĞAN O PİMİ ÇEKMESİN!
Başbakan Erdoğan'ın partisinin Gençlik Kongresi'nde söylediği "Hiçkimse ellerini ovuşturmasın, hiçkimse kriz duasına çıkmasın" sözleri talihsizlik ve aymazlıktır. Asıl başbakan ve çevresi fitne tohumlarını ekmesin yeterlidir. Kaos bombasının pimini çekmesin, bizim için yeterli ve ümit vericidir.
ERDOĞAN'A MİSAK-I MİLLİ HATIRLATMASI
Dışişleri Bakanları'nın Suriye'den sorumlu bakan gibi hareket etmesi, sürekli Esad yönetimini hedef alması müdahalenin ısınma turları olarak düşünülmelidir.
Endişe ediyoruz ki, Suriye konusunda son virajlar dönülmektedir. Gidişat her açıdan tehlikeli ve her şeye gebedir. Önümüzdeki günlerde Tunus'ta yapılacak olan Suriye'nin dostları konferansında Esad'a görevi bırakması için çağrıda bulunulacaktır.
Maksat ise Suriye'nin bölgesel dinamiklerle devrilmesidir. Esad'a gözdağı vermekle uğraşan AKP'nin arap baharının ülkemizde estirebileceği fırtınayla mücadele etmesi böyle giderse mümkün olmayacaktır. AKP Türkiye gerçeklerine dönmeli ve Misak ı Milli'nin jeopolitiğinden ayrılmamalıdır