MHP Grubu'nda konuşan Devlet Bahçeli, hem Erdoğan'ı hem de hükümeti topa tuttu.
Abone olİNTERNETHABER.COM - Memleketi Osmaniye'ye yaptığı ziyaretle moral tazeleyen MHP Genel Bahçeli, ayağının tozuyla geldiği TBMM Grup toplantısında önce Erdoğan'ı ardından hükümeti topa tuttu. Bahçeli ayrıca Erdoğan'ın münafık alameti gösterdiğini iddia etti...
Bahçeli'nin konuşmasından ana başlıklar şöyle:
HERKES BİR GÜN ENGELLİ OLABİLİR
Engelliler Haftası münasebetiyle bir konuşma yapan Bahçeli sözlerine şöyle devam etti:
Biliyoruz ki, bugün kendisini sağlam gören her birey aslında bir engelli adayıdır ve yarının herhangi birimize ne getireceğini yalnızca Cenab-ı Allah bilecektir. Bu nedenle engelli kardeşlerimizle münasebetlerde, empati kurmak ve onların yerine kendimizi koymak sanıyorum en doğru davranışlardan birisi olacaktır. Onların da seveceğini, heyecanlanacağını, üzüleceğini, özlem çekeceğini, bekleyeceğini, umut edeceğini, kırılacağını hiç unutmamız gerekmektedir. Hiç kimse engelli olmayı tercih etmemiştir; ama engelli olmak da bir son ve ah vah edeceğimiz bir durum değildir. Milletimizin eşit ve onurlu fertleri olarak engelli kardeşlerimizin, ülkemizin gelişmesi ve kalkınması yolunda çok değerli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Hepsinin yaşadıkları sorunların bilincindeyiz ve ihtiyaçlarının nelerden ibaret olduğunu takip ediyoruz ve gerekli notlarımızı şimdiden alıyoruz.
Bahçeli konuşmasında kadınları da ihmal etmedi. Kadınların seçme ve seçilme hakkının elde etmesinin 76. yılı münasebetiyle konuşan MHP Lideri gruba şöyle seslendi:
Milli mücadele kahramanı Kara Fatma’nın, Aziziye Tabyasını yiğitçe savunan Nene Hatun’un, ‘Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?’ diyerek adını Türk tarihine yazdıran elleri öpülesi Tayyar Rahmiye’nin ve Gaziantepli Yirik Fatma’nın haklarını inanın bana ödeyemeyiz. Adını burada daha sayamadığım kahraman Türk kadınlarının, vatanı için neleri göze aldıklarına saymakla yetişemeyiz, söylemekle bitiremeyiz.İşte bu muhterem ve hürmetle yâd ettiğimiz analarımızdan sonra, seçme ve seçilme hakkı kadınlarımıza verilmiştir. Bize göre Türk kadınının aldığı bu hak bir lütuf değildir, insan olmanın, eşit bir fert halinde yaşamasının mecburi sonucudur. Dönem itibariyle, bugünkü gelişmiş ülkelerin birçoğunda kadınların seçme ve seçilme hakkına sahip olmadığını düşündüğümüzde, ne kadar modern ve önemli bir reformun yerine getirildiği çok daha iyi anlaşılabilecektir.
AK PARTİ YOLUN SONUNA YAKLAŞTI
Grup toplantılarında sık sık 'AKP yolun sonuna yaklaştığı' öne süren Bahçeli, bu iddiasını yinelemekten geri durmadı:
Kendini emniyete almak maksadıyla küresel çekim alanına fazlasıyla kapılan ve şimdiye
kadar aldığı dış destekle ülkemizde karşılaştığı sorunları aşmaya çalışan AKP hükümetinin, yolun sonuna yaklaştığı yaşanan gelişmelerle iyice netleşmiştir. Avrupa Birliği’yle sarmaş dolaş olmanın ve ayakta kalmak için ABD’nin himmetine sığınmanınfaturası AKP’nin önüne çıkmaya başlamıştır. Uluslararası koalisyon ortaklarıyla
MÜNAFIK NEDİR, KİMLERE DENİR? |
Müslüman olmadığı halde, müslümanları aldatmak için müslüman görünen kimselere münafık denir. Münafıklığın bazı alametleri vardır. Bu alametlerin biri bir kimsede bulunsa, o kimseye münafık denmez, onda münafıklık alametleri var denir. Mesela yalan söylemek münafıklık alametidir. Bir kimse, yalan söylese münafık olmaz. Münafıkların işlediği bir işi işlemiş olur. |
arasına kara kediler girmeye başlayan iktidarın; köksüz, onursuz, şahsiyetsiz, ilkesiz ve haysiyetsiz siyaseti hem kendisini, hem de ülkemizi tehlikelerle dolu bir maceranın içine itmiştir.
AKP’nin, sözde medeniyetler ittifakı denkleminde yer aldığı bağımlı değişken rolüyle, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında içine savrulduğu tuzaklar milletimizi zor ve sıkıntılarla dolu bir kıskaca sokmuştur.
ERDOĞAN MÜNAFIK ALAMETİ GÖSTERİYOR
Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın 'münafık alameti' gösterdiği iddiasını şu sözlerle dile getirdi:
Her şey ortadadır ve aziz vatanımız AKP’yle birlikte kan ağlamaktadır. Vicdanlar sızlamakta; analar, bacılar, babalar, çocuklar her yeni gün başlarına ne geleceğini bilemeden kaygı ve telaş içinde hayatlarını geçirmeye çalışmaktadır. Hal böyleyken, soyut ve hakkında kimsenin tam olarak malumat sahibi olmadığı kavramlarla, hükümet tarafından milletimizin gözü boyanmakta ve asıl sorunlarının üstü örtülmeye uğraşılmaktadır. AKP hükümetin zaafları ve aymazlıkları, yetersizlikleri ve becerisizlikleri toplumsal güveni, karşılıklı işbirliği ve yardımlaşma duygularını köreltmiş ve idam sehpasına koymuştur. Manzara vahimdir, her yönüyle endişe ve utanç vericidir. İşte böylesi bir karanlık Türkiye tablosu varken, Başbakan Erdoğan’ın yabancı ülkelerde demokrasi ve özgürlük savunucusu haline gelmesi tek kelimeyle münafıklık alametidir.
AK PARTİ İÇİN WİKİLEAKS'A İHTİYAÇ YOK!
AK Parti'yi tanıdıklarını ve bu yüzden Wikileaks belgelerine ihtiyacının bulunmadığını söyleyen Bahçeli şöyle konuştu:
Geçen hafta da söylediğimiz gibi, biz Adalet ve Kalkınma Partisi’ni tanıyoruz, biliyoruz. Bu nedenle hiç kimseden ve hiçbir yayın organından öğrenebileceğimiz, duyabileceğimiz yeni bir şey yoktur ve bu zamana kadar da olmamıştır. Biz Recep Tayyip Erdoğan’ın ve yakın çalışma arkadaşlarının zor durumlarından faydalanacak kadar ve düştükleri zaman üzerlerine basarak geçecek kadar siyasi terbiyeden yoksun değiliz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, çok eleştirsek de, milletimizin oylarıyla siyasi sorumluluk alan AKP hükümetini, fırsatı ganimete çevirerek hedefimize almamız doğru olmayacaktır, milliyetçilik anlayışımızla da asla bağdaşmayacaktır. Aynı tutum ve siyasi nezaketi, kararlı milli duruşu Başbakan’dan ve partisinden görmek bizim hakkımızdır ve bu konuda da rüştünü ispatlama sırası kendilerindedir.
Ancak bugünkü iktidar kadrolarından, gelecek yılki seçimlerden sonra ihanete varan siyasi uygulamalarının, yolsuzluklarının, usulsüzlüklerinin hesabını milletimiz adına iki yakasına yapışarak sormak ve arkasından da Yüce Divan’a göndermek bizim boynumuzun borcu ve siyasi namusumuzun bir icabıdır. Bundan asla şüphe duyulmamalıdır.
ERDOĞAN'IN İSRAİL KONUSUNDA KAFASI KARIŞIK!
Bahçeli, Erdoğan'ın İsrail'deki yangına uçak göndermesi ile daha önceki sert söylemleri arasında çelişki oludğunu öne sürerek konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
Ancak Başbakan Erdoğan’ın, Ortadoğu sokaklarında meşhur olmak ve bu meseleyi ülkemizde istismar etmek için İsrail düşmanlığını ileri bir aşamaya götürdüğü malumlarınızdır.
Bu zihniyet öylesine kendisinden geçmiştir ki, geçtiğimiz günlerde Lübnan’da katil dediği İsrail’den hesap bile soracağını ağzından kaçırmıştır.Ortadoğu’da kendisine sultan denmesinden büyük keyif alan Başbakan, şuurunu kaybetmiş ve aklına ne geliyorsa Müslüman kardeşlerimizi aldatmak için sarfetmiştir.Elbette beklentimiz Başbakan’ın, nasıl ve hangi yöntemlerle yapacağını şimdilik bilemediğimiz hesap sorma girişimini gecikmeksizin başlatmasıdır.Ancak son gelişmeler, sahte diklenmelerle ve titrek bir kabadayılıkla İsrail’e kafa tutan Başbakan’ın hesap sormaktan kastının başka olduğunu göstermiştir.
AK PARTİ ABLUKAYI UNUTTU
Bahçeli sözlerini şöyle tamamladı:
İsrail’in Hayfa kentinde çıkan ve bizimde üzüldüğümüz orman yangını sonucunda, hemen bu ülkeye iki uçak gönderilmesinin, yıpranan ilişkilerin tekrar düzeltilmesi amacına matuf olduğu anlaşılmaktadır.Neresi olursa olsun, elbette doğal bir afet sonucunda yaşanan dramlar ve facialar üzüntü vericidir ve imkânlar nispetinde yardımda bulunmak yerinde olacaktır.Ancak AKP iktidarının İsrail karşıtlığı bu kadar yoğun ve aşırıyken, birden bire ilişkileri normalleştirmek adına adım atılması bizim açımızdan tuhaf bulunmuştur. Nitekim Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’den gönderdiği uçaklar İsrail’e ulaşmış, bunlardan birisine binen İsrail Başbakan’ı, AKP’nin uzattığı eli tutmuş ve üstü kapalı barışma teklifini kabul ederek iyi niyet temennisinde bulunmuştur. Lübnan’da, İsrail’den hesap soracağını haykıran Başbakan Erdoğan, ülkemizden iki uçakla yangın söndürmeye koşmuş, bu iltifata mazhar girişimi sayesinde İsrail Başbakanı’nın takdirini kazanmıştır.İsrail hükümetine, çok değil, yakın bir zaman içinde; zorba, korsan, katil, terörist, kural tanımaz, pervasız, sorumsuz, alçak, yalancı, hileci, zulüm eden, saldırgan, hukuk tanımaz, katliamcı diyen kişinin ismi Recep Tayyip Erdoğan’dır.
İsrail’i lanetleyen, elinde kan olduğunu söyleyen, öldürmeyi, cinayeti iyi bildiklerini ifade eden de yine ayını kişidir.İsrail’e bedel ödetmekten bahsedip, uçak göndererek ölüm döşeğindeki ilişkilere can simidi atan da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmuştur.Bunu da insani ve İslami açıdan gerekçelendirmeye çalışan Başbakan’ın bu sözleri öteki yüzünü gizlemeye yetmeyecektir.İsrail’deki orman yangınına insani yardım gönderilmesi son derece doğru ve yerindedir. Ancak eleştirdiğimiz nokta hükümetin ikircikli ve tutarsız yaklaşımlarıdır.Diğer taraftan Başbakan’ın kafa karışıklığı bunlarla da sınırlı değildir. El uzatanın elini havada bırakmayacaklarını, adım atana adım atacaklarını, ama önce samimiyete bakacaklarını söyleyen Başbakan Erdoğan, İsrail’in özür dilemesi ve tazminat ödemesi gerektiğine de vurgu yapmıştır.Görülmektedir ki, Başbakan Erdoğan daha önce şart olarak koştuğu; İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu kaldırması gerekliliğini unutmuştur.
İşte AKP budur, istismarcı bir zihniyetin zavallı çırpınışları bunlardan ibarettir.