Bahçeli, Rusya ile yaşanan krize göndermede bulunarak "Artık sarayda tezek yakılsın, saray sobayla ısınsın" dedi.
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Twitter hesabından yaptığı açıklamada gündeme dair çarpıcı mesajlar verdi.
Hükümete yönelik sert eleştirilerde bulunan Bahçeli, Rusya ile yaşanan krize göndermede bulunarak "Geriye sardılar. Bu milletin çektiği çile yeter. Artık sarayda tezek yakılsın, saray sobayla ısınsın. Konuşması kolay, buyurun çileye biraz da siz ortak olun. Doğrusunu isterseniz bu millet çileye alışık sözüne çok alındım, çok üzüldüm. Çileyi çeken millet, çalıp söyleyen, köşeyi dönen onlar." dedi.
İşte Bahçeli'nin açıklamaları:
Kahraman uzun ömürlüdür ve her zaman hürmetle hatırlanır. Ucuz kahraman tıpkı korkak gibi kısa solukludur, ilk engelde sendeleyip düşer. Ne çektiysek yapay kahramanlık gösterilerinden çektik. Kaderimiz mi diyorum, ama kaderin teslimiyetçilik olmadığını da iyi biliyorum. Kaderde yalana boyun eğmek var mı? Yalancıların hakimiyet ve saltanatına ne yapalım kaderimiz buymuş diyerek tepkisiz mi duralım? Sütçü İmam’ı sütçü Nine yaptılar, Faruk Nafiz Çamlıbel’in Sanat isimli şiirini Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya mal ettiler, önemseyen olmadı. Malazgirt Zaferi’nin yıldönümünde, Romen Diyojen gülle gülle saldırdı, dediler, birisi çıkıp o tarihlerde top neredeydi ki diye sormadı.
“Görüşen yok, görüştü diyen şerefsiz, ilgili arkadaşı ben gönderdim, derdi olan varsa bana söylesin” diye diye İmralı’ya demir attılar. One Minute’ten destan çıkardılar, Akdeniz’e White Sea diyerek yere çakıldılar. Davos, Oslo, Brüksel, Washington derken sıfırı tükettiler. Rüşvet aldılar, adı darbe oldu. Yolsuzluk patladı, dış düşmanların oyunu gösterildi. Para eritirken basıldılar, montaja, dublaja bağladılar. Günah işleme özgürlüğünü icat ettiler, sahte fetvalar düzenlediler, ulema dediler, besmele çekip kul hakkını yeme kuyruğuna girdiler.
Kara cehalet tedavisi olmayan bir hastalıktır. Bile bile çelişkiye düşüp bir şey olmamış gibi davranmak da kızarmayan yüzün habercisidir. Şimdi de diyorlar ki, “Biz hayat boyu doğal gazla yaşamadık. Bu millet çileye alışıktır.” Yetmedi, “Gerekirse tezek yakarız” dediler. Gün geldi, Bingöl’de olmayan doğal gazı varmış gibi anlattılar, gün geldi doğal gaz bulunmayan Zonguldak’ta açık açık yalan söylediler. Sonra, doğal gaz gelmeyen il kalmayacak, Ayşe Hanım rahatlayacak, bodrumdan kömür çıkarma derdi kalmayacak dediler, ne oldu? Geriye sardılar. Bu milletin çektiği çile yeter. Artık sarayda tezek yakılsın, saray sobayla ısınsın. Konuşması kolay, buyurun çileye biraz da siz ortak olun. Doğrusunu isterseniz bu millet çileye alışık sözüne çok alındım, çok üzüldüm. Çileyi çeken millet, çalıp söyleyen, köşeyi dönen onlar.
Onlar ki, gülüp eğleniyorlar. Haklarında yığınla suçlamaya rağmen muzaffer bir komutan gibi geziyorlar, yiyorlar, gemilerini yüzdürüyorlar. Bu adaletsizliği sorgulamadıkça, bu haksızlığa kafa yormadıkça, zorlu şartlar yenilemez, dağ gibi pürüzler dağıtılamaz. Doğrunun yolu uzun ve çetindir. Yalan ve ahlaksızlık kurnaz ve fırsatçıdır. Yol doğru olduktan sonra varılır, yalan er geç yarı yolda kalır.
Milletimin her güzel evladından sorgulamasını rica ettiğim husus şudur: Biz bugünkü Türkiye tablosuna, yönetim tercihine layık mıyız?
Doğru cevap kurtuluştur. Kurtuluşun kıvılcımı ise milli, inançlı ve mücadeleci ruhlarda çakacaktır. Dün öyle oldu, yarın da aynısı olacaktır