Kimi, "Donlarında klima var" derken, kimi ise, "Güneş gözlükleri çıplak gösteriyor" diyor. İşte o efsaneler:
Abone olThe New York Times muhabiri John Tierney de, kulak misafiri olduğu şehir efsanelerini anlattı: Bağdat'ta bir mühendislik öğrencisi ile emekli muhasebeci, tanklardan etrafı kolaçan eden Amerikan askerlerine bakıp bu aralar pek moda bir sohbete dalıyor: Gözleri sımsıkı çevreleyen bu güneş gözlükleri askerlere röntgen aleti gibi bir görüş mü sağlıyor? Mühendislik öğrencisi Samir Hamid, "Eminim, bu gözlüklerle kadınların giysilerinin içini görüyorlardır. Ailelerimizi sokağa çıkarmaya korkuyoruz" diyor. Emekli muhasebeci Hikmet Tinber Hassan, delikanlıyı "Bu bir dedikodu, tıpkı Saddam'ın gizlice Amerika için çalıştığı ve şimdi CIA tarafından saklandığı gibi" diye yatıştırarak ekliyor: "Duyduğuma göre, Saddam Tel Aviv'e gitmiş." Röntgenli güneş gözlükleri efsanesi, askerlerin gece dürbünlerinden ya da hafif giysili ve sandaletli Iraklıların tam aksine postal, miğfer ve zırhlı yelekleriyle dolaşan Amerikan askerlerinin yaydığı 'terminatör' imgesinden kaynaklanıyor olabilir. Her neyse... Zaten efsane yaymayı, Iraklıların kendilerini ellerinde çiçeklerle karşılayacaklarını söyleyen Amerikalılar başlatmıştı önce... 'Serinlik hapı yutuyorlar' Bağdat efsaneleri güneş gözlükleriyle kalmıyor. Kimisi Amerikan askerlerinin üstlerindeki donanımla serin kalabilmek için hap kullandığını söylüyor. Ama en yaygın kuram, askerlerin genellikle yeleklerinde, bazen de miğfer veya iç çamaşırlarında seyyar 'klima' taşıdıkları. Mühendislik öğrencisi Hamid, "İç çamaşırlarında sıvı dolaştırıyorlar. Mekanizmanın nasıl çalıştığını tam bilmiyorum, ama Amerikalıların çok gelişmiş teknolojileri olduğunu zaten hepimiz biliyoruz" diyor. Kan ter içindeki askerler, Iraklıların gözlüklerini takmalarına, yeleklerini ellemelerine izin verse de, nafile... Çavuş Stephan Roach bir oğlan çocuğunu gözlüğünü vermesine karşın ikna edememiş, çocuk durmadan, 'Hadi röntgene çevir' deyip durmuş. Amerikan askerlerinin gözlükle bakmadıkları zamanlarda, elleriyle kadınların elbiselerinin altını yokladıklarına da inanılıyor. Diğer 'çirkin Amerikalı' hikâyeleri, Amerikan askerlerinin camii yakınına park etmiş tanklarda bira içtikleri ya da içeceklerine alkol karıştırdıkları, Kuran'ın sayfalarını tuvalet kâğıdı olarak kullandıkları, çocuklara içinde pornografik görüntüler olan şeker paketleri verdikleri... Dillerden düşmeyenler... Direnişçileri teşvike yönelik efsaneler de var: 'Amerikan askerleri öyle demoralize oldu ki, yüzde 30'u görevini bıraktı bile. Üstelik yeraltında bir demiryolundan Türkiye veya Suriye'ye kaçmak için adam başı 600 dolar ödüyorlar. Zaten bazıları İslam'a geçti. Bazıları Müslüman kadınlarla evlenmek için Suudi Arabistan'a kaçtı. Her gece cesetleri Dicle'ye atarak can kayıplarını gizliyorlar.' Bir an önce düzenin sağlanmasını isteyen Iraklılar ise, bu müthiş röntgen gözlüklerinin mucitlerinin nasıl olup da hâlâ en temel hizmetleri sağlayamadığına akıl erdiremeyip, 'Amerikalılar saldırılar karşısında intikam için elektrikleri açmıyor' diyor. Elektriğin ancak saldırılar durduğunda geleceğini anons ederek dolaşan Amerikan zırhlı araçları gördüklerine yemin edenler bile bulunuyor. Modayı takip eden gençlerden olan 13 yaşındaki Zehra Tahir ise dükkânda kalan son güneş gözlüğünü satın almanın mutluluğuyla, "Onlarınkinde röntgen olup olmadığını bilmem, ama miğferlerde Irak'taki her evin yerini gösteren bir harita olduğunu biliyorum. Okul arkadaşlarım söyledi" diyor.