Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 'seçim beyannemesi çalıntı' diyen muhalefeti sert bir şekilde eleştirdi.
Abone olDevlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Bizim seçim beyannamemizde son 8,5 yılda yaptıklarımız var. Diğer bütün partilerin seçim beyannamelerinde sadece ileriye doğru bazı vaatleri göreceksiniz, sadece laf göreceksiniz'' dedi.
Babacan, kanal 24 televizyonunda soruları yanıtladı. Seçim beyannamesine ilişkin bir soru üzerine Babacan, bu beyannamemizde 5 tane ana konu olduğunu belirterek, bunlardan birincisinin ''ileri demokrasi'', ikincisinin ''büyük ekonomi'', üçüncüsünün ''güçlü toplum'' olduğunu ve bunun sosyal politikaları, toplumu ve aile yapısını güçlendirmeyi içerdiğini ifade etti. Babacan, dördüncüsünün ''daha yaşanabilir bir çevre'' ve beşincisinin de ''lider ülke'' olduğunu ifade ederek, ''İleri demokrasi ile başladık. Çünkü demokrasi her şeyin zemini. Sağlam bir demokratik zemin olmazsa ne kadar iyi bir ekonomik program yaparsanız yapın, bunun ömrü uzun olmaz'' dedi.
Babacan, seçim beyannamelerinin farkına ilişkin olarak şunları söyledi:
''Bizim seçim beyannamemizin en önemli farkı şu? Diğer bütün partilerin seçim beyannamelerinde sadece ileriye doğru bazı vaatleri göreceksiniz, sadece laf göreceksiniz. Bizim seçim beyannamemizde son 8,5 yılda yaptıklarımız var. 8,5 yılda Türkiye nereden nereye geldi. Biz neler yaptık ve bunun devamı olarak ileride neleri hedefledik, 2023'de neleri hedefledik. Bu çok önemli farktır. Kolaysa eğer yapabiliyorlarsa CHP, MHP, diğer partiler ne yaptıklarını da anlatsınlar. Kendi dönemlerini anlatsınlar, kendi dönemlerinde ekonomi nereden nereye gitmiş, onu bir anlatsınlar. Kendi dönemlerinde demokrasi adına ne yapabilmişler, ne yapmışlar? Demokrasiyi ileri mi götürmüşler, geriye mi götürmüşler? Onu bir anlatsınlar, ondan sonra ileriye doğru bir söz versinler.''
''SEÇİM BEYANNAMELERİNDE O PARTİLER GEÇMİŞTE YAPTIKLARINI YAZSINLAR''
Ticaret hayatından geldiğini anımsatan Babacan, ticarette vadeli, kredili mal isteyen birisine öncelikle ''ödemelerini düzgün yaptın mı, sözlerini tuttun mu çek yazdın mı?'' şeklinde geçmişinin sorulduğunu, yeni işe başlamış biri geldiğinde de bazen ileriye doğru söylediklerinin çok anlamı olmayacağını ifade etti ve bunun siyaset hayatında da geçerli olduğunu söyledi. Babacan, şunları kaydetti:
''Çünkü ileriye doğru söylenenler ancak geçmişin kredibilitesi üzerine söylenir. Geçmişte yaptıklarını teminat gösterip, ileride ben bunları yapacağım demelisiniz. İş hayatında bu böyledir. İş hayatındaki bu gerçeğin, siyasette de aynı olduğunu söylüyorum.
Bakın, seçim beyannamelerini göreceksiniz. Özellikle ben buradan halkımıza da sesleniyorum. Seçim beyannamelerinde o partiler geçmişte yaptıklarını yazsınlar, mesela MHP geçmişte ne yaptığını yazsın. Bizden önceki dönemde onlar iş başındaydı. Kim var MHP, DSP, ANAP var. Bunlar 3 yıl 6 ay işbaşında kalmışlar. O dönemdeki ekonomik gelişmeleri yazsınlar. Ben kısaca özetleyeyim. O dönemde ne olmuş? Toplam merkezi hükümetin borcu 28 milyardan 235 milyara çıkmış. 3,5 yılda yüzde 715 borcu artmış Türkiye'nin. Kaldı ki bunun üzerine bize bankaların batık borçlarını bıraktılar.
O dönemde sadece 3,5 yıllık kümülatif enflasyon yüzde 303. Şimdi bunları yazsınlar seçim beyannamelerinde. 'Ya biz bunları yaptık, iktidar olursak bunları yapacağız' diye yazsınlar. Göreceksiniz hiçbir parti kendi döneminde yaptığıyla ilgili ciddi bir şeyler yazamayacak seçim beyannamesine, yok çünkü. Yazsalar yazacak bir şey yok.''
Babacan, diğer partilerin vaatlerini nasıl bulduğu sorusuna ise, ''Bunu artık halkımız iyi anlıyor'' yanıtını verdi.
[PAGE]
Bugün akşam saatlerinde Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın görev süresinin tamamlanacağı ve Erdem Başçı'nın 5 yıl süreyle Merkez Bankası Başkanı olarak görev yapacağını hatırlatan Babacan, Başçı'ya yeni görevinde başarılar diledi. Babacan, Durmuş Yılmaz'a da son 5 yılda ortaya koyduğu performans nedeniyle teşekkür etmek istediğini kaydetti. Son 5 yılın ekonomi yönünden kolay geçmediğini e-muhtıra, parti kapatma davası, küresel kriz gibi önemli olaylar yaşandığını anımsatan Babacan, Merkez Bankasının bütün bu dönemlerde zamanında ve doğru adımlar attığını söyledi.
MERKEZ BANKASI'NIN BAĞIMSIZLIĞI
Merkez Bankası'nın bağımsızlığıyla ilgili Bakan Babacan, şöyle konuştu:
''Merkez Bankasının temel önceliği fiyat istikrarıdır. Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlama amacıyla çelişmemek kaydıyla hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekleyecektir. Bu kanunla zaten belirlenmiş. Bu kanunu biz yapmadık. Finansal istikrar söz konusu olunca Merkez Bankamız buradaki önemli aktörlerden birisi. Ancak finansal istikrar adına atılan bütün adımların, bütün kurumlarla koordineli bir şekilde yürütülmesi gerekir ki sonuç alabilelim.
Burada Merkez Bankası bağımsızlığı böyle bağımsız bir devlet, bağımsız bir cumhuriyet anlamına kesinlikle gelmiyor, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kuruluşu. Ama burada önemli olan yine kanunda yazılmış, para politikalarının temel amacı, fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir, para politikası finansal istikrarı da gözetecektir. Yine Merkez Bankasının fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikası ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendinin belirlemesi esas olmaya devam edecektir. Burada önemli olan bağımsızlığı doğru bir çerçeveye oturtmak, aynı zamanda Merkez Bankamızla diğer ilgili bütün kurumlarla koordineli bir şekilde çalışmasını sağlayacak ortamı oluşturmak.''
''UYMAYANA YAPTIRIM VARDIR''
Bakan Babacan, ''Bankalarla kavga bitti mi?'' şeklindeki soru üzerine ''bankalarla kavga'' diye bir şeyin söz konusu olamayacağını belirterek, ''Devlet düzenleme yapar, bankalar da buna uyar. Kavga diye bir şey olmaz. Uymayana da yaptırım vardır. Bankaları dinleriz, görüşlerini alırız ama Türkiye için doğrusu neyse de onu yaparız'' diye konuştu.
''DARBE İHTİMALİNİN YÜKSELDİĞİ DÖNEMLERDE BİLE EKONOMİMİZ YAVAŞLAMIŞTIR''
''Darbeler Türkiye ekonomisine zarar vermiş midir?'' sorusuna da Babacan, şu yanıtı verdi:
''Kesinlikle. Bu bütün istatistiklerle sabittir. Bırakın darbelerin kendisini, darbe ihtimalinin yükseldiği dönemlerde bile bizim ekonomimiz yavaşlamıştır. 2007'nin e-muhtıra olayını hatırlayın, 2008'deki parti kapatma olayını, davasını hatırlayın. İnsanları içine kapatıcı, ekonomik faaliyeti yavaşlatıcı çok olumsuz etkileri oldu. Bakıyoruz 2008'in tümünde Türkiye yüzde 1 bile büyüyememiş. 2008'in sadece sonunda kriz etkiledi. Peki başında...Parti kapatma davası sebebiyle. Ülkeyi böylesine bir belirsizliğe sürükleyen herhangi bir olay olduğunda kuşkusuz insanlar hemen duruyor, yatırımlar azalıyor. Böyle olunca da ekonomi yavaşlıyor. Bu çok açık.
Bu bir bakıma askeri bir darbeyle yapılamayanın bir yargı darbesiyle yapılma teşebbüsüydü. Yapılan çok açıktı. Bütün dünyada da bu böyle değerlendirildi. 'Bir yargı darbesi' diye dünya medyası manşetler attı. Yüzde 47 oy ile iş başına gelen bir parti var 2007'de. Hemen 2008'in başında kapatma davası açılıyor. Dolayısıyla bunlar tabi ki ekonomiyi olumsuz etkiliyor.''
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, hükümete geldikleri 2002 yılından bugüne kadar geçen zamanda Türkiye ekonomisinin verilerini daha önceki dönemlerle kıyaslayarak değerlendirdi.