Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ABD ve Avrupa Merkez bankalarının görülmemiş oranda para basmasının kaygı verici olduğunu belirterek, ''Tüm kurumlarımızın bu noktada teyakkuz halinde olması gerekir'' dedi.
Abone olTürkiye Büyük Millet Meclisi'nde bütçe görüşmeleri hareketli geçiyor. Gece geç saatlara kadar süren bütçe görüşmelerinde zaman zaman hararetle tartışmalar oluyor. Bunların yanı sıra detaylı bilgilerde gün yüzüne çıkıyor. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan kendisine bağlı birimlerin bütçeleri görüşülürken, dünya ekonomisi üzerindeki kaygısını dile getirdi ve bağlı kurumları da uyardı.
Ali Babacan, ABD ve Avrupa Merkez bankalarının görülmemiş oranda para basmasının kaygı verici olduğunu belirterek, ''Tüm kurumlarımızın bu noktada teyakkuz halinde olması gerekir'' dedi.
Hazine Müsteşarlığı, BDDK, SPK, TAPDK, Diyanet İşleri, TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve AB Genel Sekreterliğinin bütçelerinin TBMM Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında AK Parti Gurubu adına söz alan Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan, ''Hazinenin artık bir önemi kalmadı'' yönündeki eleştiriye katılmadığını, Hazinenin, ekonomik politikaların tespitinde devletin kalbi olduğunu ifade etti. Doğan, Türkiye'nin ekonomik krizden az etkilenmesinin arkasında, AK Parti iktidarının isabetli ekonomik politikalarının olduğunu kaydetti.
BDP Grubu adına konuşan Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Merkez Bankasının İstanbul'a taşınmasına olumlu baktıklarını söyledi.
Sıcak paraya yönelik eleştiride bulunan Kaplan, sıcak paranın faiz alıp gittiğini söyledi. Kaplan, ''Elin parasıyla cari açığın kapanmayacağını herkes bilmelidir'' diye konuştu.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın yumurta atan öğrencilerle ilgili şikayette bulunduğunu duyduğunu belirten Kaplan, ''Bir an önce şikayetinizi almanız soyadınıza yakışır'' dedi.
-BAKAN BABACAN-
Hükümet adına eleştirileri yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Babacan, küresel ekonominin son derece kritik bir dönemden geçtiğini, dünya ekonomisinde 2009 yılına göre pozitif bir büyüme rakamı görülmesine rağmen önemli risklerin gözlendiğini kaydetti.
BANKACILIK SEKTÖRÜNDE SIKINTILAR SÜRÜYOR
Gelişmiş ülkelerin kamu açıkları ve borç stokları ile ilgili görülen tablonun endişe verici boyutlara ulaştığını belirten Babacan, bankacılık sektöründeki sıkıntıların sürdüğünü, bilançoların düzelmesinin on yıllar alacağını vurguladı.
İşsizliğin pek çok ülkede artmaya devam ettiğini belirten Babacan, ''Özellikle son aylarda hem Amerika, hem de Avrupa Merkez bankalarının başlatmış olduğu likidite tedbirleri, bir bakıma para basma operasyonu, dünyada temel para birimlerinin fiyat istikrarı ile ilgili endişeleri büyütmüş durumda'' dedi.
Türkiye'de farklı bir durum olduğunu, dünyadan ve Avrupa bölgesinden olumlu bir şekilde ayrıştığını belirten Babacan, sağlam bankacılık sektörünün krizden çıkışta en önemli dayanak noktalarından birini oluşturduğunu ifade etti.
TÜRKİYE GELECEĞE GÜVENLE BAKIYOR
Babacan, güven endekslerinin hızlı bir şekilde yükseldiğini belirterek, tüketici ve iş dünyasının geleceğe bakışının çok yüksek bir noktada olduğunu anlattı. Babacan, ''Türkiye, şu anda geleceğe en güvenle bakan tüketici ve iş dünyasını barındıran ülke'' diye konuştu.
Türkiye'ye duyulan güvenin kredi temerrüt takas oranlarına yansıdığını, bunun oldukça önemli bir gösterge olduğunu, bunun ülkelerin ne kadar güvenilir olduğunu gösterdiğini anlatan Babacan, ''Bugün itibarıyla Türkiye'nin risk priminin yüzde 1.3'e düştüğünü görüyoruz. Bu, AB üyesi 12 ülkeden daha düşük bir oran'' dedi.
Babacan, bu dönemde Türkiye'nin tüm Avrupa bölgesinde borç stoğunu milli gelirine oranla düşüren tek ülke olduğunu ifade ederek, bankacılık sektörünün kredi hacminin geçen yılın Eylül ayından beri genişlediğini söyledi.
-''EN ÇOK İSTİHDAM ÜRETEN ÜLKE, TÜRKİYE'DİR''-
Takipteki kredilerde ciddi oranda azalma olduğunu, geçen Mart ayında yüzde 10'la zirve yapan dönen çek sayısının 4-5 aydır düştüğünü kaydeden Babacan, şöyle devam etti:
''Bu olumlu tablo Türkiye'de hızlı bir büyümeyi de beraberinde getirdi.Bu büyüme aynı zamanda istihdam yaratan bir büyümedir. Bu yılın üçüncü çeyreği ile geçen yılın üçüncü çeyreğini mukayese edecek olursak toplam 1 milyon 87 bin kişilik istihdam artışı olmuştur. İşsizlik oranı bu dönemde 2 puan düşmüştür. Tüm ILO ülkeleri içinde işsizlik oranı düşen tek ülke, Türkiye'dir. En çok istihdam üreten ülke Türkiye'dir.''
Avrupa ve dünyanın pek çok ülkesindeki bütçe görüşmelerinde emekli maaşlarının dondurulması, memur maaşlarının düşürülmesi, vergi oranlarının artırılması gerektiğinin tartışıldığını belirten Babacan, ''Çok şükür bugün biz büyümeyi, istihdamı konuşuyoruz. Bunun kıymetini bilmemiz lazım. Türkiye'nin şu anda bulunduğu nokta, tüm dünyada parmakla gösterilen bir nokta. Hangi göstergeye bakarsak bakalım Türkiye olumlu bir şekilde dünyadan ayrışmış durumda'' diye konuştu.
-''ENERJİ, ÖDEMELER DENGESİNDE ÖNEMLİ KALEM OLMAYA DEVAM EDECEK''-
Türkiye'nin enerjide yüzde 74 oranında dışa bağımlı bir ülke olduğunu belirten Babacan, ''Türkiye üretim yapacaksa enerjiye ihtiyacı var'' dedi.
Doğalgaz ve petrol kaynakları olmadığı için Türkiye'nin enerji ithal etmeye devam edeceğini vurgulayan Babacan, enerjinin ödemeler dengesinde önemli bir kalem olmayı sürdüreceğini kaydetti.
''Enerji ithalatı ödemeler dengemizde önemli bir kalem olmaya devam edecektir ve cari açığımızın oluşmasında bunun mutlaka etkisi olacak'' diyen Babacan, Türkiye'nin hızla büyüyen yüksek teknolojili sektörlerde de girdi bağımlılığının olduğunu, böyle de olmaya devam edeceğini kaydetti.
Başbakan Yardımcısı Babacan, önemli olanın rekabet gücünü artırarak,daha çok katma değer üreterek Türkiye'nin cari dengede daha iyi bir ülke olmasını sağlamak olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin son 8 yıldır hem uluslararası doğrudan hem de portföy yatırımları açısından cazibe merkezi haline geldiğini ifade eden Babacan, 8 yıl boyunca Türkiye'ye gelen sermaye miktarının çıkan sermayeden hep daha fazla olduğunu dile getirdi.
-''TÜM KURUMLAR TEYAKKUZ HALİNDE''-
Daha kalıcı sermayenin gelmesini tercih ettiklerini belirten Babacan, şöyle devam etti:
''Bu konudaki temel yaklaşımımız şudur: Türkiye'nin dışa açık bir ekonomi olma durumunu mutlaka korumamız lazım. Türkiye'ye gelen sermayenin daha uzun süre kalmasını cazip kılmak da yine bizim kurumlarımızın önem verdiği konudur. Sermaye hareketleri ile ilgili temel politikalarımız öncelikle mali disiplindir, ihtiyatlı para politikalarıdır, yapısal reformlardır, serbest kur rejimidir, makro ihtiyati tedbirlerdir. Özellik makro ihtiyati tedbirler konusunun altını çiziyorum.
Şu anda sermaye hareketleri tüm dünyada tartışılan bir konudur. Özellikle Amerikan ve Avrupa merkez bankalarının görülmemiş oranlarda para basması ve bunun adeta karşılıksız sayabileceğimiz şekilde yapılması, özellikle Avrupa Merkez Bankasının şeffaf olmayan yöntemlerle bunu yapması gerçekten kaygı vericidir.
Tüm kurumlarımızın bu noktada teyakkuz halinde olması gerekir. Son derece yakından izlenmesi gereken bir konu, dikkat edilmesi gereken bir konu. Ama Türkiye'yi içine kapatan yasakçı bir konuma girmemek gerekir. İlgili bütün kurumlarımız, Merkez Bankamız, Hazinemiz, BDDK'mız bu konular üzerinde çalışıyor. İyi bir koordinasyon halinde. Zamanı geldiğinde de gerekli tedbirleri alıyorlar.''
Başbakan Yardımcısı Babacan, böylesine zor bir dönemde olabilecek gelişmelerden Türk ekonomisini yüzde 100 korunaklı kılmanın mümkün olmadığını, dışardaki gelişmelerden Türkiye ekonomisinin az ya da çok etkileneceğini belirtti. Babacan, ''Aksini iddia etmek kendi kendimizi kandırmaktır. Önemli olan bu etkilenmeyi minimumda tutabilmek, bunun olumsuz etkilerinden azami şekilde korunmamızı sağlayabilmektir. Bugüne kadar bunu gerçekleştirdik. Bu kadar şiddetli bir krizde bambaşka bir durumdayız'' diye konuştu.