BIST 9.368
DOLAR 34,53
EURO 36,19
ALTIN 2.967,06
HABER /  EKONOMİ

Babacan'dan cemaate net mesaj

Ekonominin patronu Ali Babacan, 17 Aralık operasyonunu siyaset mühendisliği olarak niteledi.

Abone ol
Başbakan Yardımcısı Babacan, "Asla hiç kimsenin, hiçbir grubun bu istikrara zarar vermesine izin vermeyeceğiz" dedi.

Babacan, ikinci dalgadaki isimlere dikkat çekerek, hedefin hükümet olarak görülse de asıl hedefin tüm Türkiye olduğunu açıkladı.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinin (MÜSİAD) Rixos Otel'de düzenlenen Genişletilmiş Başkanlar Toplantısında, "Küresel Ekonomideki Gelişmeler ve Türkiye Ekonomisi" konulu bir sunum yaptıktan sonra son dönemde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

800 MİLYAR DOLAR MİLLİ GELİR OLMAZDI

17 Aralık itibariyle yaşanılan sürecin ekonomiye etkisine değinen Babacan, yasaklarla, yoksullukla ve yolsuzlukla mücadeleye çok önem verdiklerini, bunu yapmasalardı 230 milyar dolardan 800 milyar dolara çıkan bir milli gelire ulaşmalarının mümkün olmayacağını söyledi.

Artık gelir dağılımının düzeldiği ve yoksulluğun azaldığı bir Türkiye'nin ortaya çıktığını ifade eden Babacan, bütün çalışmalarında şeffaflık ve hesap verebilirliğin temel ilkeleri olduğunu belirtti. Güveni her zaman ön plana koyduklarını vurgulayan Babacan, özellikle yolsuzlukla mücadelede tavizsiz bir çizgi izlediklerini bunu da aynen önümüzdeki dönemde devam ettireceklerini kaydetti.

Hiçbir yolsuzluğun üzerini örtmeyeceklerini anlatan Babacan, "Hiçbir yolsuzluğa da müsamaha göstermeyeceğiz. Uluslararası Şeffaflık Örgütünün yolsuzluk algısı ile yaptığı çalışmalar var. 2002 yılında Türkiye bu alanda 102 ülke arasında 65. sırada. En son 2012'de araştırmada 177 ülke arasında Türkiye 53. sırada. Yani artık en iyi 3'te 1'lik ülke grubu içine girmişiz ama hedef çok daha iyi bir noktaya gidebilmek" dedi.

YAŞANAN GELİŞMELER SON DERECE DÜŞÜNDÜRÜCÜ

Son 2-3 haftadır yaşanan gelişmelerin son derece düşündürücü olduğunu ifade eden Babacan, şöyle konuştu:

"Zamanlaması açısından baktığımızda, yöntemi ve içeriği itibariyle baktığımızda burada bir siyaset mühendisliği çabasını da maalesef görüyoruz. Hele hele ikinci dalgaya ve isimlere baktığınızda, konulara baktığınızda burada hedef her ne kadar hükümet olarak görülse de aslında piyasa sonuçlarına baktığımız zaman aslında hedefin tüm Türkiye. piyasalar, hedefin bir bakıma milletimizin kendisi olduğunu da görüyoruz. Biz hiçbir zaman yolsuzlukların üzerini örtmeyiz. Hatası olan mutlaka yargı karşısında en geç hesabını verir. Ama öte yandan Türkiye üzerinde de oyunlara izin vermememiz gerekir. Hele hele yargı içinde, emniyet içerisinde farklı yapılanmalarla bu işler gerçekleşiyorsa o noktada da çok çok dikkatli olmak zorundayız. İstikrar ve güven ortamı Türkiye'de kolay oluşmadı. Biz istikrar ve güven ortamını adeta bina inşa eder gibi tuğla tuğla, harcıyla demiriyle çimentosuyla inşa ettik. Bu güven ve istikrar ortamının elimizden alınmasına asla izin vermeyeceğiz, özel ve reel sektörümüzün de bu istikrar ortamının kolayca hedeflenmesine asla izin vermemesi gerektiğini düşünüyorum."

DÖVİZ PİYASASINDAN YABANCILARIN ÇIKIŞI

Bu dönemde döviz piyasalarından yabancıların çıkışının 764 milyon dolar olduğunu anlatan Babacan, ama pazartesi ve salı 427 milyon doların yeniden Türkiye'ye girdiğini söyledi.

Dolayısıyla ne kurda, ne hisse senedi fiyatlarında ne de faizde bu hareketlerin düşük işlem hacmiyle oluşan hareketler olduğu için kalıcı olmadığına inandıklarını ifade eden Babacan, "İnşallah birkaç gün, birkaç hafta, şöyle birazcık ortalık yatıştıktan sonra, yargı gerçek yargı gibi hareket ettikten sonra, emniyet gerçekten vazifesini yaptıktan sonra, her bir birimimiz kendi emir komuta zinciri içerisinde ama güçler ayrımı ilkesine de bağlı olarak çalıştıktan sonra, inşallah bunlar çok hızlı bir şekilde toparlanır. Biz de kuşkusuz devlet sisteminin problemsiz bir şekilde çalışması için her şeyi yapacağız. Asla asla hiç kimsenin, hiçbir grubun bu istikrara zarar vermesine izin vermeyeceğiz" dedi.

Son dönemde kamu bankalarının da gündeme geldiğini anımsatan Babacan, 2002'den bu yana bu bankaların 31,5 milyar liralık nakit, temettü ve vergi ödediğini bildirdi.

Kamu bankaların BDDK, Başbakanlık Teftiş Kurumu ve Sayıştayın denetiminde olduğuna dikkati çeken Babacan, en ufak bir şikayetin ilgili birimlere iletildiğini söyledi.

HALK BANKASININ TAKİPTEKİ ALACAK ORANI

Halk Bankasının 2002'de takipte olan alacaklarının toplam alacaklara oranının yüzde 48,8 olduğunu ifade eden Babacan, "En son geldiğimiz noktada Halk Bankasının takipte olan alacağı sadece yüzde 2,6. Bankacılık sektör ortalamamız yüzde 2,8. Yani sektör ortalamasından daha iyi. Bütün bunlar yönetim konusunda, yönetimin dirayeti konusunda bize önemli ipuçları veriyor" şeklinde konuştu.

Halk Bankasının en önemli özelliklerinden birinin de İran ile iş yapabilen tek banka olması olduğunu belirten Babacan, İran ile iş yapılabilmesi için uluslararası kurallara uygun çalışılması, İran'ın ve ABD'nin güveninin kazanılması gerektiğini bildirdi. Halk Bankasının her iki tarafın güvenini kazandığını vurgulayan Babacan, "Dolayısıyla biz Halk Bankasının önümüzdeki dönemde performansıyla ilgili son derece olumluyuz. Maalesef genel müdür üzerinden tüm bankanın yıpratılmasına yönelik bir çaba oldu. Ama önümüzdeki dönemde bu algı ve tablo hızla değişecektir ve gerçekler su yüzüne çıkacaktır" dedi.

TÜRKİYE EN HIZLI BÜYÜYECEK EKONOMİLERDEN BİRİ OLACAK

Büyüme oranlarına bakıldığında da Türkiye'nin, 2013'te Avrupa'nın en hızlı büyüyecek birkaç ülkesinden biri olduğuna işaret eden Babacan, "Tabii burada şunu da söyleyim, Biz her ne kadar 2013'ün büyümesini 3,6 oranında açıkladıysak da tahmin olarak 3,6'nın biraz üzerinde gelme ihtimali şu an için görünüyor. 3,6'nın biraz üzerinde bir rakam, sürpriz olmamalı" diye konuştu. 

Önümüzdeki 10 yılın beklentilerini de aktaran Babacan, şöyle devam etti:

"OECD diyor ki, önümüzdeki 10 yıl dünya ekonomisi ortalama yüzde 3,9 büyüyecek. Türkiye'nin büyümesini ise yüzde 5,3 bekliyor OECD. Tabii bunun içinde yüzde 3'lerin, yüzde 6,7'lerin olduğu yıllar olabilir ama üst üste ortalama yüzde 5,3. Bu, şu da demek, Çin, Hindistan gibi ülkeleri bir kenara bırakacak olursak, gelişmekte olan ülkeler de dahil Türkiye, önümüzdeki 10 yılın en hızlı büyüyecek ekonomilerinden biri olacak. Nereden bakarsak bakalım Türkiye, önümüzdeki dönemin en parlak, en hızlı ilerleyen ülkelerinden biri olacak."